Her iki toplumdan da üyeleri bulunan ilerici, barışsever Yeni Kıbrıs Derneği, hayatlarını Kıbrıs’ta barış ve uzlaşma için mücadele içinde geçiren derneğin vefat etmiş kurucularını onore edecek...
Yeni Kıbrıs Derneği’nden yapılan açıklamaya göre derneğin genel kurulu 26 Ekim 2024 Cumartesi günü, saat 17.30’da, Lefkoşa’da Yeşil Hat üzerinde bulunan Ledra Palace oteli karşısındaki Dayanışma Evi’nde gerçekleştirilecek ve genel kurulun bitiminde vefat etmiş bulunan barışsever dernek kurucuları ve üyeleri onore edilecek.
Onore edilecek olan ve vefat etmiş bulunan derneğin kurucu üyeleri, Cus Bayada, Takis Konis, Hristos Neokleus, George Hristodulidis ve Spiros Hacıgregoriu olarak açıklandı. Her biri için dernek başkanı hayatlarına dair kısa bir konuşma yapacak.
Dernek tarafından yapılan açıklamada genel kurul bittikten sonra saat 19.30’da adamızın her iki tarafından konukların da katılımıyla Cus Bayada, Takis Konis, Hristos Neokleus, George Hristodulidis ve Spiros Hacıgregoriu’nun ailelerine teşekkür ve takdir plaketleri sunulacak. Ardından katılanlar için bir resepsiyon saat 20.30’da başlayacak...
YENİ KIBRIS DERNEĞİ’NİN MÜCADELE DOLU GEÇMİŞİ...
Yeni Kıbrıs Derneği, 1974’te savaşın ardından kuruldu ve üyeleri, özellikle o günlerde Kıbrıs’ın güneyinde zor durumda bulunan Kıbrıslıtürkler’e yardım etmek üzere seferber oldular. Sağlık ve eğitim sorunları olsun, günlük Türkçe gazetelerin Kıbrıslıtürkler’e ulaştırılması olsun, her konuda yardımsever ve insani konularda çaba harcayan Yeni Kıbrıs Derneği üyeleri arasında özellikle kurucularından Cus Bayada ve eşi Kleopatra Bayada, yıllarca Kıbrıslıtürkler’in görüşlerinin de duyurulması için mücadele ettiler. Bayada, 1974 sonrasında Kıbrıs bayrağının resmi dairelere çekilmesi ve kullanılması, maçlarda Kıbrıs bayrağı açılması, Kıbrıslılığın öne çıkarılması için büyük mücadeleler verdi ve bu yüzden tehditler aldı, güneydeki rejimin çeşitli tacizlerine ve kovuşturmalarına uğradı. Bayada’yla bu konuda verilen mücadeleye dair çok geniş röportajımızı bu sayfalarda yayımlamıştık.
Cus ve Kleopatra Bayada, her sene Aya Napa’daki yazlık evlerinde bir sosyal gece düzenliyorlar ve bu geceye Kıbrıslıtürk üyeleri de davet ediliyor, her sene barış için mücadele vermekte olan barışseverler onore ediliyordu bu özel gecede... Cus Bayada 2016 yılında vefat etmişti ve vefat etmeden önce değerli eşi Kleopatra’ya “Sofranda daima Kıbrıslıtürkler olsun” demişti...
Spiros Hacıgrigoriu’nun da Kıbrıslıtürkler’le ilişkileri ve temasları çok yaygındı... O da kendi evinde zaman zaman sosyal geceler düzenleyerek Kıbrıslıtürkler’i de davet etmekteydi... Aslen Yerolakkolu (şimdiki adı Alayköy) olan Spiros Hacıgrigoriu, vefat ettiği zaman köyüne defnedilmesi için pek çok girişimde bulunmuş ve kendisi gibi muhasebeci olan arkadaşı Ersin Tatar olmak üzere, aralarında Serdar Denktaş, Ferdi Sabit, Mehmet Ali Talat gibi politikacılardan da çok ricada bulunmuş ancak bu isteği gerçekleştirilememişti... Spiros Hacıgrigoriu, 2021 yılında vefat etmişti... Bu konuda Ulus Irkad arkadaşımızın çeşitli yazılarını ve Spiros Hacıgrigoriu’nun Baf’taki Kıbrıslıtürkler’e ve kendisine nasıl yardım etmeye çalıştığına ilişkin hatıralarını bu sayfalarda yayımlamıştık...
George Hristodulidis, Takis Konis ve Hristos Neokleus, Yeni Kıbrıs Derneği’nin aktif üyelerindendi. Takis Konis çeşitli konularda barışa dair yazılar kaleme alıyordu, Hristos Neokleus bir kayıp yakınıydı ve aynı zamanda İki Toplumlu Kayıp Yakınları ve Savaş Mağdurları örgütü Birlikte Başarabiliriz’in kurucuları arasındaydı.
Ünlü şairimiz Neriman Cahit de, kendisi gibi öğretmen olan Cus Bayada’nın eşi ve Makarios’un yeğeni Kleopatra Bayada’ya hitaben bir şiir yazmış ve bu şiir bestelenmişti... Kleopatra ve Cus Bayada, Makarios vefat ettiği zaman Makarios’un tabutuna Kıbrıs Cumhuriyeti bayrağı da konulması için mücadele vermek zorunda bırakılmışladı...
Neriman Cahit’in Kleopatra’ya hitaben kaleme aldığı şiir şöyleydi:
ÇOOK GEÇ KALDIK KLEOPATRA…
Mesaryamın ekmeğine katık getir Kleopatra,
şarap getir Limasol’un bağlarından
içelim dostluğun ve barışın adına…
bana güneyden bir avuç toprak getir Kleopatra,
yıllardır boş duran saksılarımıza
barış çiçekleri ekelim seninle…
Çoook, çok geç kaldık Kleopatra,
oğullarımız bak yeniden silah başında
bir sizden bir bizden derken yıllardır
kimdir gerçekten kaybeden bir düşünelim
politikacıların yerine
artık biz analar konuşalım Kleopatra…
Gel, Yeşil Hat’a badem ağaçları dikelim
barışı aşılayalım dallarına
her bahar çiçeğe duracak…
ortak dostluk rüzgârları estirelim seninle
çocuklarımızın uçurtmalarını uçuracak…
Bizde bir türkü var, bilmem bilir misin?
"Beşparmak Dağı sıra
ot sarılmış mısıra…”
gel beraber söyleyelim Kleopatra
sazın ve buzukinin eşliğinde…
bugüne dek hep biz analar kaybettik
bari çocuklarımız kazansın Kleopatra
Neriman CAHİT
“Mitoloji, sanat ve tarihten Salamis Harabeleri’ne...”
Ulus Irkad
Geçtiğimiz günlerde Her Daim Doğa Dostları Grubu’nun Salamis Harabeleri’nde yaptığı etkinlikte yaptığım konuşmayı paylaşıyorum...
Mağusa, sadece Othello Sarayı’nda geçen Shekaspeare’in yazdığı Othello tiyatro klasiği ile değil daha birçok marka olan klasik eserler ve dünya edebiyatıyla bilimine ve de eğitiminden tutun sanatına kadar birçok tarihi eseriyle de adını duyurmuş bir kent. Kalesi’nde Leonardo Da Vinci’nin büyük katkıları ile dünyadaki muhteşemliğini ve eşsizliğini korurken, Truva şehri yıkıntılarından sonra gerek mitolojik gerekse dünya edebiyatında isminden söz ettirmiş Salamis şehrinin, evrensel bilime eşsiz katkılarını da gözardı edemeyiz. Daha ileride Karpaz Burnu’na giderken Urania-Pygmalion şehri, ismiyle,sanat, psikoloji ve eğitim bilimlerine katkıda bulunmuş.Bernard Shaw’ın bir eserine adını vermesine sebep olurken, Pygmalion ismi Eğitim Psikolojisinin konusu, eğitimde de motivasyonda bir terim olarak Batı ülkelerinde söz ediliyor. Tabi ki şehrin tarih ve mitolojik olarak dünya edebiyatına katkıları da unutulamaz.
TRUVA SAVAŞI VE SALAMİS ŞEHRİ NASIL OLUŞTU
Truva Savaşı, MÖ 12. veya 13. yüzyıl civarında gerçekleşen Yunan mitolojisinde efsanevi bir çatışmadır . Savaş, Truvalı Paris'in, Sparta kralı Menelaus'tan karısı Helen'i kaçırmasının ardından Akalar (Yunanlılar) tarafından Truva şehrine karşı saldırıya neden olmuştur. Savaş, Yunan mitolojisindeki en önemli olaylardan biridir ve Yunan edebiyatının birçok eserinde , özellikle de Homeros'un İlyada'sında geçmektedir. İlyada'nın özü (II-XXIII. Kitaplar), on yıl süren Truva kuşatmasının onuncu yılında dört gün ve iki gecelik bir dönemi anlatır; Akalar şehri ancak bir tahta at içine yerleştirdikleri askerleriyle bir gece baskınıyla işgal edip halkının çoğunu da kılıçtan geçirirler. “Odysseia, savaşın kahramanlarından biri olan Odysseus'un evine yolculuğunu anlatır . Savaşın diğer bölümleri, parçalar halinde günümüze ulaşan bir dizi destansı şiirde anlatılır . Savaştan alınan bölümler , Yunan trajedisi ve diğer Yunan edebiyatı eserleri ile Virgil ve Ovid gibi Romalı şairler için malzeme sağlamıştır.” (kaynak;Wikipedia’dan)
EFSANEDE SALAMİS’TEN TANIDIĞIMIZ KAHRAMANLAR
Efsane
Geleneksel olarak, Truva Savaşı, Tanrılar arasında geçen bir kavgadan dolayı da çıkmıştır. Tanrıçalar Hera, Athena ve Afrodit arasındaki bir kavgayla başlayan bir dizi olaydan kaynaklanmıştır. Olay bir düğün kavgasıyla başlamaktadır;
“Uyuşmazlık tanrıçası Eris, Peleus ve Thetis'in düğününe davet edilmemiştir ve bu nedenle bir hediye ile gelmiştir: "en güzel" için yazılmış altın bir elma. Tanrıçaların her biri "en güzel" olduğunu ve elmanın hak sahibi olduğunu iddia etmiştir. Kararı, sürüsünü otlatan bir çobana sunmuşlardır. Tanrıçaların her biri, genç adama iyiliği karşılığında bir lütuf vaat etmiştir: güç, bilgelik veya aşk. Genç adam—aslında kırsalda yetişmiş bir Truva prensi olan Paris—aşkı seçmiş ve elmayı Afrodit'e vermiştir. Afrodit, ödülü olarak Sparta Kraliçesi ve tüm kadınların en güzeli olan Helen'in Paris'e aşık olmasına neden olmuştur. Paris'in yargısı hem Hera'nın hem de Athena'nın öfkesine yol açtı ve Helen, kocası Sparta Kralı Menelaus'u terk edip Truva Kralı Paris'e gittiğinde, Menelaus tüm Yunanistan krallarını ve prenslerini Truva'ya savaş açmaya çağırdı.”
TRUVA SEFERİ
“Menelaus'un kardeşi Miken kralı Agamemnon, Aka birliklerinden oluşan bir seferi Truva'ya götürdü ve Paris'in hakareti yüzünden şehri on yıl boyunca kuşattı. Akalar Akhilleus ve Aias ile Truvalılar Hektor ve Paris de dahil olmak üzere birçok kahramanın ölümünden sonra şehir Truva Atı'nın hilesine yenik düştü . Akalar, köle olarak tuttukları veya sattıkları bazı kadınlar ve çocuklar dışında Truvalıları katlettiler ve tapınakları kirlettiler, böylece tanrıların gazabını kazandılar. Akaların çok azı evlerine sağ salim döndü ve birçoğu uzak kıyılarda koloniler kurdu. Romalılar daha sonra kökenlerini, hayatta kalan Truvalıları İtalya'ya götürdüğü söylenen Afrodit'in oğlu ve Truvalılardan biri olan Aeneas'a dayandırdılar.” (Wikipedia’dan)
YUNAN ŞAİRİ EURIPIDES DE BİZE SALAMİS’TEN VE TEUCER’DEN BAHSEDİYOR
Euripides “Helen” adlı eserinde Teucer’i ve Truva şehrinin uğruna yakıldığı Helen’den bahsetmektedir:
“Helen-Söyle sen kimsin, ve hangi ülkeden gelmektesin?
Teucer-Yunanlı denen, o sefil ırktan birisi…
Helen-Eğer Ispartalı Helen’i sefil görüyorsan buna şaşmamak gerekir. Fakat bana söyle sen kimsin; ne vakit ve hangi babadan oldun?
Teucer- Adım Teucer’dir. Babam Telamon’dur. Beni yetiştiren toprak Salamis’tir.
Helen-Ne sebeple Nil şehrinin yanından geçip bu çayırlarda dolaşıyorsun.
Teucer-Özyurdumdan kovuldum.
Helen-Sen mi, çok yazık! O adam çok kötü biri olmalı. Seni kim kovdu oradan?
Teucer-Babam Telamon!
Hangi arkadaşlarını sen içten buluyorsun?
Helen-Hangi nedenle sürülerek kaderine terkedildin? Senin durumun çok berbat.
Teucer-Truva’da ölen kardeşim Ajax, benim mahvolmamın sebebidir.
Helen- Nasıl? Hayattan senin kılıcınla mı göçtü?
Teucer-_ Kendi kılıcı üzerine düştü ve…can verdi…” (Atun, 3-4, 2005)
Bu şiirden Teucer’in nasıl babası tarafından Salamis adasından kovulduğunu ve kardeşi Ajax’ın ölüm sebebiyle, Salamis şehrinin kurulma nedenini de anlıyoruz.
Ve tabi ki Salamis bir evrensel felsefenin de ortaya çıkma yeri oluyor;
STOACILIK FELSEFESİ SALAMİS’TEN DÜNYAYA YAYILIYOR
Hukuk’un kurucusu olduğuna inanılan Solon’un da Salamisli olduğu bilinirken Stoacılık Felsefesi’nin de çıkış yeri Salamis;
Stoacılık Felsefesi, MÖ 3. yüzyılın başlarında Atina Agorası'nda Kıbrıslı Zenon tarafından kurulan bir Helenistik felsefe ekolüdür. Felsefesini Salamis’te geliştiren Zenon Bazı tarihçiler tarafından Efes veya Miletoslu olduğunu iddia etmelerine rağmen Salamisli olduğunu iddia eden birçok tarihçi de vardır. Zenon’un felsefesi Mantık sistemi ve doğal dünya hakkındaki görüşleriyle beslenen bir kişisel erdem etiği felsefesidir ve erdem pratiğinin eudaimonia'ya ulaşmak için hem gerekli hem de yeterli olduğunu savunur: kişi etik bir yaşam sürerek gelişir. Stoacılar “eudaimonia”ya giden yolu erdemi uygulayarak ve doğaya uygun yaşayarak geçirilen bir hayatla özdeşleştirmişlerdir. Bu felesefe mantık ve monistik fizik ve natüralist etik oluşurken bileşik bir dünya açıklaması getirmektedir. İnsan etiğine değer vermekte ve daha sonraları mantıksal terorileri birçok filozof’a da ilham kaynaği olmuştur. Stoacılık, yıkıcı duyguların üstesinden gelmenin bir yolu olarak özdenetim ve metanetin geliştirilmesini öğretmektedir.
SALAMİS’İN TARİHİ DE İSTİLALAR VE SAVAŞLAR TARİHİDİR
Üç bin yıl önce faaliyette olan Engomi’den sonra alüvyon topraklar üzerinde kurulmuş olan Salamis tarihi de istilalar ve savaşlar tarihidir. Şehir zaten M.Ö.12. Yüzyılda Orta Doğu ve Ege sahalarında oldukça isminden bahsedilen Truva şehri sonrasında kuruldu ve oradan gelen göçmenlerle Telamon’un oğlu Teucer Salamis’i kurdu. Helenler sonrası Romalılar, Persler ve İonyalılarla temaslarda bulundu. Kıbrıslı kral Onesilos’un Perslere isyanı İonyalıların yardıma gelişi ve kara savaşında Perslere yenilişleri tarihte örnektir. Daha sonraki yüzyıllarda depremler ve 647 yılında Arap akınlarıyla Salamis şehri ortadan kalktı ve Mağusa şehri eski Arsinoe şehri üzerinden yükseldi. Bizanslılar, Lüzinyanlar ve Venedikliler şehri yönettiler. Fakat Kıbrıs’ın kaderi hep savaşlar ve acılarla daha sonraki yüzyıllarda da sürüp gitti…
Ulus Irkad, Herdaim Doğa Dostları etkinliğinde konuşurken...
Kaynakça
Wikipedia, Google
Kojeve, A. (2021) Hegel Felesefesine Giriş, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul.
Atun, A. (2005) Milat Öncesinden Günümüze Kıbrıs Tarihi Üzerine Belgeler, Samtay, Mağusa.