Fema aktivistleri olarak her yıl hazırladığımız özel sayımızda ülkemizde bulunan ve özellikle köy ve kasabalarda faaliyet gösteren kadın örgütlerinin sesine de ses vermeye çalışıyoruz. Bu yılki sayımızda ülkemizin en eski kadın derneklerinden biri olan Yeniboğaziçi Kadınlar Derneği’nden Nazenin Taşçıoğlu Şahali ile sohbet ettik ve geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdikleri eylemi konuştuk.
FEMA: Derneğiniz ne kadar zamandır faaliyet gösteriyor? Ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz biraz anlatabilir misin?
Nazenin: Yeniboğaziçi Kadınlar Derneği 26/01/1979 yılında kurulmuş olup Kuzey Kıbrıs’ta kurulan en eski kadın derneklerinden biri... Kurulduğu ilk günden itibaren kadınlar başta olmak üzere, Yeniboğaziçi ve bölge halkına her alanda hizmet etmeye çalışıyor, bu yönde faaliyet gösteriyor.
Tüzüğümüzde de belirtilmiş olan kuruluş amaçlarına uygun olarak bölge halkının katılımıyla birlikte eğitim, öğretim, kültür ve sağlık alanlarında etkinlikler yapıyoruz. Özellikle kadın hakları, çocuk istismarı ile mücadele ve sağlık konularında eğitim ve seminerler düzenliyoruz, bölgede bu amaçla düzenlenen etkinliklere katılım sağlıyoruz. Dayanışma amaçlı konser, kermes, yemek organizasyonu ve kültürel geziler de yapıyoruz. Dernek, etkinliklerden elde ettiği gelirle Sosyal Riskleri Önleme Vakfı, Kıbrıs Türk Ortopedik Özürlüler Deneği, Yaşlılar Vakfı, Özel Eğitim Merkezi, Yeni Boğaziçi Doğan Spor Kulübü ve bölgedeki dezavanatjlı gruplarla kimselere dayanışma içinde bulunuyoruz. Derneğimiz, Slowfood birliğinin üyesi ve geleneksel tatların yok olmaması, nesilden nesile aktarılması amacıyla belirli zamanlarda köydeki yaşlılarla gençleri buluşturarak yöresel yemeklerin birlikte yapılmasına, öğretilmesine ve kayıt alına alınmasına imkân yaratıyor.
FEMA: Bir kadın derneği olarak hem ülke genelinde hem de bölgenizde kadınların en önemli sorunları sizce nelerdir?
Nazenin: Ülke genelinde kadınların en temel sorununun şiddet olduğunu düşünüyoruz. Bu sadece fiziksel değil, psikolojik, cinsel ve ekonomik şiddet olarak da kendini gösterebiliyor. En kötü tarafı ise bazı kadınlar yaşadıklarını evlilikte yaşanan normal durumlar olarak addederek yaşadıkları şiddeti fark edemeyebiliyor. Kadınlar her zaman evlilikte fedakârlık yapmak zorunda olan taraf olarak görülüyor. İstisnalar olsa da genelde hem evin hem çocukların tüm sorumluluğu kadınların omuzlarında oluyor. Örneğin derneğin düzenlediği bir etkinliğe ya da toplantıya katılmak için bile önce evdeki tüm işleri, yemeği, çocuklarla ilgili yapılacakları her şeyi yapmaları ve “eşlerini memnun ederek” evden çıkmaları gerekiyor. Özellikle köylerde yaşayan kadınların bazı işleri “erkek işi” olarak kanıksaması ve dolayısıyla bu işlere talip olmaması ve kendilerini her türlü işi yapabilen bir birey olarak görmemeleri de farkında olmadıkları sorunlar arasında. Çünkü bu onlara öğretilendir. Bunu değiştirmek için bizim gibi dernekler aracılığıyla farklı çalışmalara katılarak kendini geliştiren, ekonomik olarak gelir elde etmeye başlayan ve dolayısıyla kendine güveni ve toplum içerisinde kendini ifade etme yeteneği gelişen kadınlar olduğu gibi bunu değiştirmek istemeyen kadınlar da var.
FEMA: Geçtiğimiz günlerde Bedi’s Piknik alanının tellerle çevrilmesine karşı dernek olarak önemli bir eylem yaptınız. Bu eylemin nedenlerini biraz anlatır mısınız?
Nazenin: Derneğimiz Yeniboğaziçililerin ve çevre köylerin katılımıyla her yıl Bedi’s Piknik alanında geleneksel olarak Mart 9’u Pikniği - Bahar Bayramı Pikniğini organize eder. 1974 yılından önce güneyde Geçitkale ve Boğaziçi köylerinin birlikte düzenlediği geleneksel piknik etkinliğinin yaşatılması ve gelecek kuşaklara aktarılması amaçlanıyor. 9 Mart’tan sonraki ilk Pazar düzenlenen bu etkinlikte nor böreği, yalancı dolma, soğan kabuğuyla kaynatılarak renklendirilen yumurtalar gibi yöresel yemekler hazırlanıyor. Geleneksel müzik eşliğinde halk oyunları oynanmakta, çocuklara ayrı büyüklere ayrı yarışmalar düzenlenmekte, kuzu piyangosu çekilişi , sıcak lokma ve şamişi yapmak gibi etkinliklerle çok eğlenceli bir gün oluyor.Bu yıl da Mart 9’u Pikniğinin organizasyonu için Bedis Piknik alanına gittiğimizde Piknik yerinin büyük bir bölümünün tellendiğini, içerisine ahşap bir restoran inşa edildiğini ve pek çok ağacın kesilerek araç park yeri yaratıldığını gördük ve gördüklerimiz karşısında çok büyük bir hayal kırıklığı yaşadık. Bölge insanının nefes almak için yaz kış gittiği piknik alanının Turizm ve Çevre Bakanlığı tarafından iki kişiye kiralandığını ve özelleştirildiğini bizzat orayı kiralayan kişiden duyduk. “Ben buranın sahibiyim, diğer taraf halka açık ancak burası özelleştirildi” diyen birini dinlemek bize çok zor geldi. Ormanlar halka aitken kim hangi yetkiye dayanarak bir ormanı özelleştirebilir? Üstelik burası 1. Derece sit alanı, dolayısıyla ilgili mekânların izni olmadan bir çivi bile çakılamazken hangi yetki ve güçle orman beton dökülmek suretiyle ikiye bölünmüş ve içerisine inşaat yapılmıştır? Bizler o gün ilk kez bir eylem düzenleme kararı aldık ve bölge halkının katılımıyla eylem düzenledik. İlgili yasal yerlerden alınmış hiçbir izin olmadığını tespit ettik ve ilgili kurumlara bunun üzerine işlem yapılması taleplerimizi içeren dilekçeler verdik. Bakanlıktan gelecek yanıta göre bu duruma son verilmezse yasal süreç başlatacağız. “Çevre Katliamına Son! Bedi’s halkın malıdır, kapatılamaz” sloganıyla çıktığımız yolda aldığımız destekle inanıyoruz ki bu gayrı yasallığın ortadan kaldırılmasını sağlayacağız.
FEMA: Sizce ülkemizdeki ekolojik tahribatı durdurmak için kadın örgütleri olarak neler yapabiliriz?
Nazenin: Ülkemizdeki ekolojik tahribatın önlenmesi amacıyla kadın derneklerinin bu alana yönelik eğitimler düzenleyerek farkındalığın arttırması gerektiğine inanıyoruz. Bu eğitimin evde başlaması gerekir. Öncelikle ebeveynler olarak çocuklarımıza örnek olmalı ve çevreye duyarlı, zarar vermeyen bireyler yetiştirmeye çaba göstermeliyiz. Özellikle Bedi’sin özelleştirilmesi konusunda yapılan en büyük savunma bu alanın kirletilmesi ve temizlenmemsi oldu. Ne acıdır ki kirletenler tespit edilip caydırıcı cezalar verilmiyor. Ancak inanıyoruz ki eğitimle bunun önüne geçilebilir. Kadın dernekleri olarak her anlamda birlikte hareket ederek pek çok ilerleme kaydedilebileceğimize olan inancımız tamdır. Bu anlamda bize destek olan tüm kadınlar başta olmak üzere çevre duyarlılığı olan herkese teşekkür ederiz.