İnsanlar bir şeyleri kolay kolay bırakamazlar,
Eski yaşantılarından bir türlü vazgeçemezler...
Kendilerine davranıldığı ve hissettirildiği bir biçimde de kendilerini tanırlar...
Sadece savaş durumunda kendilerini sarsan değişiklikler yaşarlar,
Kamu alanında,
Toplumsal düzende,
Üstlendikleri rollerde,
Statülerinde,
Hayat tarzlarında,
Artık geri dönüşü olmayan köklü değişimler olur...
RASYONEL TERCİH TEORİSİ
"Toplumsalı anlamak ve açıklamak için sosyolojide kullanılmaya başlanan rasyonel tercih teorisi, insan ilişkilerinin birbirine eşit değerlerin karşılıklı değişimi ile anlaşılabileceği kabulüne dayanır...
Toplumsal yapı içinde, bireyin rolünün yeniden göz önüne alınmasına yönelik bir çabayı temsil eden ve daha ziyade insan davranışlarının anlaşılmasına önem veren alışveriş kuramı, aktivite, etkileşim, duygu, ödül, ceza, statü, iktidar, güç gibi kavramları sıkça kullanmaktadır...
Bu kuramın varsayımları arasında insan davranışının akılcı oluşu;
Azalan marjinal yarar yasası ve toplumsal değişim durumunda insanlar verdikleri ile aldıkları arasında bir denge beklentisi içinde oluşu sayılabilir..." (Mehmet Ali Kirman; Din Sosyolojisi Terimleri Sözlüğü, İstanbul, Rağbet Yayınları, 2004, 159-160).
KKTC BENLİĞİ!
Daha önceki birçok yazımda ifade ettiğim üzere:
Bizim siyaset dediğimiz şey,
Aslında bazı insanların kişisel çıkarları üzerine inşa edilmiş, ”pazar” adlı kutsal bir kitapla örülmüştür.
“KKTC Benliği” de, bu “pazar ağları ve kriterler”i içerisine gömülmüş bir benlik durumundadır!
"KKTC pazarında" hemen her birey, her grup veya her cemaat, elde edecekleri maddi ve manevi menfaati maksimum düzeye çıkarmak için gayret ederler...
Yani KKTC'nin arka plânı “kendi kendisinin” amacını tayin etmiştir;
Ve bir KKTC BENLİĞİ’ni ortaya çıkartmıştır...
EVRENSEL HUKUKA BAĞLILIK
Yeni CTP’nin ufku, bu yaklaşımlarla sınırlı olmamalıdır!
Yoksa! Dünün partisi durumunda kalır ve toplumun gerçek ihtiyaçları doğrultusunda değişim ve dönüşümü gerçekleştiremeyiz...
Barış süreci, demokratikleşme ve kalkınma birbirinin alternatifi değildir...
Barış süreci, demokratikleşme ve kalkınma, bir arada yürümesi gereken ve birbirlerini destekleyen süreçlerdir...
Eğitim, sağlık, çevre ve sosyal boyutlu GYÖ ve işbirliğine dayanan modeller ile sinerji sağlamak elzemdir.
Ama belki de hepsinden daha önemlisi:
İdarenin evrensel hukuka bağlılığının sağlanması ve temel değer olarak hayata geçirilmesidir...
Artık, siyasi iktidarı halkın talep ve beklentileri doğrultusunda kullanmak;
Devleti bireyin hak ve özgürlüklerini üstün tutan,
Çoğulcu ve katılımcı demokrasiyi esas alan,
Demokratik hukuk devleti anlayışına taşımak,
Barış ve çözüm yolunda yapılabilecek en önemli “yeniden yapılanma ” eksenidir...