Fehime ALASYA
Coronavirüs (COVID-19) pandemisinde yerel bulaş yine ürküten şekilde tırmanışa geçti, YENİDÜZEN Pandemi (Acil Durum) Hastanesi'ndeki doktor ve hemşirelerle görüştü. Uzmanlar vaka sayılarındaki artışın “üçüncü dalga” olabileceğine işaret etti, önlemlere dikkat çekti, Pandemi Hastanesi’nde yaşananları anlattı.
Hekimler, herkese aşı yaptırması ve aşıdan korkmaması için çağrıda bulundu: “Aşı olmaktan korkmayalım, bulduğumuz ilk aşıyı yapınalım.”
Pandemi Hastanesi kapılarını ilk kez YENİDÜZEN’e açtı, salgının ön saflarında pandemide görev yürüten sağlıkçılar süreci değerlendirerek, yaşadıklarını anlattı. YENİDÜZEN ekibi hastanenin belirli bölümlerine gerekli tüm hijyen tedbirlerini alarak sokuldu, bazı bölümleri görüntüleme şansı yakaladı, kimi alanlara ise tedbirler gereği alınmadı. Hekim ve hemşirelerle röportajlar ise hastaların olmadığı bölümlerde yapıldı.
Hekimler: “Vicdani sorumluluğa davet ediyoruz”
“Herkesi vicdani sorumluluğa ve kurallara uymaya” davet eden doktorlar, Panemi Hastanesi’nde özelde bire bir yaşadıkları, genelde topluma mal olmuş büyük acıların yaşandığını ifade etti…
Aşılanmanın da önemine değinen doktorlar, “Nasıl aşı bulursanız düşünmeden yaptırın” mesajı verdi.
Yoğun bakımdaki hasta sayısı bu günlerde 2 veya 4 kişi arasında değişkenlik gösteriyor.
16 yatak doluluk oranı ile görev başında olduğu günleri anlatan Yoğun Bakım Anestezi Uzmanı Şükrü Onbaşı, “Yoğun bakım sayılardan ibaret değil” diyerek unutamadığı anları anlattı. Kelimelerin boğazına dizildiği saniyelerde Onbaşı’nın dilinden dökülenler, sosyal mesafe, maske ve hijyen kuralına uymanın önemini bir kez daha gün yüzüne çıkardı.
Birçok doktor, vaka artışının süreceği konusunda hemfikir olurken, bazıları bunu ‘üçüncü dalgaya giriş başlayabilir’ olarak nitelendirdi.
Bazı doktorlar ise bu artışın bir uyarı niteliği taşıdığını, denetimler, tedbirler ile artık virüsle yaşamaya alışılması gerektiğinin altını çizdi.
Pozitif olan vakaların temaslılarını gizlememesi gerektiğinin de altını çizen doktorlar, “Bu iş toplumda başlayıp toplumda bitiyor, çok ama çok dikkatli olmalıyız.” mesajı verdi.
PANDEMİDE GÖREV YÜRÜTEN SAĞLIKÇILAR NE DEDİ?
Yoğun Bakım Hemşiresi Mustafa Salman:
“Böyle bir hastalık olmadığını iddia edenler var, gelsinler buradaki ciddiyeti gösterelim”
“Aşı geldi diye rahatlayıp rehavete kapılmamalıyız. Dışarıda gençleri maskesiz, çok yakın, temas içinde otururken görüyoruz”
“En az 7-8 saatlik nöbetlerde 3-4 kez tam donanımlı giyinerek görev başındayız. Yoğun olduğumuz günlerde bazen 2 saat hiç soyunmadığımız oluyor. Öncelikle herkes kendi ve yakınlarının sağlığı için korunsun, maske mesafe hijyen kurallarına uysun. Böyle bir hastalık olmadığını iddia edenler var, gelsinler buradaki ciddiyeti gösterelim. Herkes azami dikkat etmeli. Bu konu basite indirgenmemeli. Aşı geldi diye rahatlayıp rehavete kapılmamalıyız. Dışarıda gençleri maskesiz, çok yakın, temas içinde otururken görüyoruz, süreç bu şeklide yönetiliyor şu an ama herkes dikkatli olmalı.”
Karantina Hemşiresi Zülfiye Peköz:
“COVID-19 oldum… Hiç kimse yaşamadan bilemez…”
“Zor zamanlarım oldu, ateşimin çıktığı, nefes almakta zorlandığım günlerim de oldu ama iyileştim”
“Mart ayından, sürecin başından beri pandemide çalışıyorum. Ocak ayında COVID-19 oldum, tedavi gördüm ve iyileştim. Bu bölümde ben de hasta yatağında savaş verdim. Bu savaşa çalışan olarak da devam ediyorum. Bunu en derinimde hissedenlerdendim. Zor zamanlarım oldu, ateşimin çıktığı, nefes almakta zorlandığım günlerim de oldu ama iyileştim. Bu süreçte yaşadıklarımdan tecrübe ettiğim en büyük sıkıntı insanın ailesinden uzak kalıyor olmasıydı… Zaten Mart ayında işe başladık, 3 hafta hiç eve gitmedim, 3 hafta sonunda test yapıp, sonucunu alınca evime gittim ve ailemi gördüm. Ardından Ocak ayında COVID olunca yine ailemden uzak kaldım. Geçenlerde yine 15 günlük uzaklaşmam söz konusuydu. Bu süreci ailemden uzakta yaşıyorum diyebilirim. Bir şekilde bu süreci döndürüyoruz. Eşim çocuklarım en büyük destekçim ama yine de çok zor. İnsanların ise birçoğu bunun farkında değil. Bu salgının ciddiyetini anlamak için buraya mı girmek gerek? Bence kesinlikle girilmemesi gerek… Buraya girildiği zaman geriye dönüşü olmaya bilir de, bunu göz önünde tutmak lazım. Hiç kimse yaşamadan bilemez…
Aileme 3 aydır gitmiyorum, ev ziyaretlerini bir yıldır kestim. Biz bunları yaparken halkımızın da bunlara uyması gerek. Sağlık sadece bizim değil, halkındır, herkes bir birini korumalı. Öncelik sağlık, yani maske, mesafe ve hijyen olmalı… Kendimiz için bile değilse, çocuklarımız ve anne babamız için dikkat edelim.”
Pratisyen Hekim Cihan Tüccar:
“Sabah 8, akşam 8 buradayız, nöbetçi olduğumuz günlerde de 36 saat görev başındayız”
“Biz burada virüsle savaşmaya alıştık ama toplum bu virüsle yaşamaya alışmadı. Çok uzun saatlerce burada çalışıyoruz. Sabah 8, akşam 8 buradayız, nöbetçi olduğumuz günlerde de 36 saat görev başındayız. İster istemez yaşamımız da değişti. Sosyal yaşamımız kalmadı. Grup olarak gittiğimiz doğa yürüyüşlerimizi bile iptal ettik. Vatandaşlar da bunlara dikkat etmeli. Toplum sağlığı için, sevdiklerimiz için bunu yapmalıyız.”
Kardiyoloji Uzmanı Naciye Özbek:
“Sürecin getirdiklerine uyum sağladık, hayatımda ilk kez annem ve babamı 6 aydır görmüyorum”
“Bu süreçte evde ailemizle zaman geçirmeyi öğrendik, sürecin getirdiklerine uyum sağladık. Ben pandemiyi İstanbul’da da yaşadım. Buraya Temmuz ayında geldim. Hayatımda ilk kez annem ve babamı 6 aydır görmüyorum. Onlar da doktor, bu süreçte görüşmek imkansız bir hal aldı. Ama Kıbrıs’ta yaşam pandemide daha kolay, burada birçok evin bahçesi, geniş balkonları var. İnsanlar pandemiyle yaşamaya alışmalı.”
Yoğun Bakım Anestezi Uzmanı Şükrü Onbaşı:
“Yoğun bakım sayılardan ibaret değil, yatakların ardında ağır acılar, büyük dramlar yatıyor”
“Burada yan yana iki çiftin yattığını biliyorum, kadınlar yaşama tutunurken erkekleri kaybettik… Burada büyük bir dram var…”
“Yoğunluğumuza göre rotamız azalıyor veya artıyor. Şu an yoğun bakımda 2 hastamız var. Bilinmesini istiyorum ki yoğun bakım sayılardan ibaret değil… Burası sürekli rakamlarla telaffuz ediliyor ama bu kapılar ardında çok büyük hikayeler var. Burada yan yana iki çiftin yattığını biliyorum, kadınlar yaşama tutunurken erkekleri kaybettik… Burada büyük bir dram var…
Bir doktor arkadaşım Türkiye’de kardeşini COVID-19’dan kaybetti. Burada ise babasını biz yoğun bakıma aldık. Babası gece kötüleşti, müdahale ederken annesi yoğun bakıma geldi. Akabinde babasını da yoğun bakımda kaybetti. Bu sayıların olduğu yatakların ardında ağır acılar yatıyor. En son kaybettiğim hastalarımdan birisinin ailesiyle konuştum, kronik hatalıkları olduğu için korkup aşı yaptırmamışlar. Aşı yaptırmaktan korkmayalım, bulduğumuz ilk aşıyı yapınalım. Birçok söylemler var ama emin olun Voltaren daha çok insan öldürmüştür ama bundan yine de korkmayalım.
Tüm dünyanın salgına yabancı olduğu günlerde, yeni Pandemi Hastanesi’ne ilk girdiğim günü hatırlıyorum. Yoğun bakıma adımımı attım ve ‘Şimdi ne yapacağım?’ diye düşündüm. İlk gün hastalarla birlikte yoğun bakıma ilk girişim, bu beni çok etkilemişti. Bu insanlar nasıl yardımcı olacağım diye düşünüyordum, bir takım ilaçlar vardı henüz çok yeniydi, bizim elimizde yoktu, zaten etkinlikleri bile kesin bilinmiyordu. Bu süreçte en önemli tecrübem ise oksijenin hayati önemi olduğu, hangi hastaya ne kadar, nasıl verilmesi gerektiğini deneyimlemem oldu. Farklı solunum destek cihazlarımız oldu, süreçte çok ilerledik. Kılavuzları izleyerek, diğer ülkeleri takip ederek bu günlere geldik. Ben burada görev başındayken görevden çıkan arkadaşlarım evde makaleler okuyordu ve bize bilgi veriyordu. Saatlerce fikir birliği yapıp, kanıtlanmış tedavi yöntemlerinden, yeni gelişmelerle, kendi kılavuzumuzu çıkarmaya çalışıyorduk.”
Karantina ve Yoğun Bakım Sorumlu Hemşiresi Ömer Kara:
“Üçüncü dalga geliyor gibi hissediyoruz, lütfen herkes vicdani sorumluluğuna uysun”
“Herkes kendini ve ailesini düşünsün. Bu artık herkesin vicdani sorumluluğuna kalmış. Sokakta maskesiz iç içe insanlar görüyorum. Buna çok üzülüyorum. Üçüncü dalga geliyor gibi hissediyoruz. Bu vaka artışları bizleri korkutuyor. Lütfen herkes vicdani sorumluluğuna uysun. Bu süreci zamanla atlatalım.”
“Sürecin başında bilinmezlikten ötürü tedirgindik ve korkuyorduk, evlerimize 2 ay gitmedik, bir yurtta kaldık. Temmuz ayındaki ikinci dalgada yine kapandık. Burada yine yayılım olmuştu ve hiç evimize gitmez olmuştuk. Depresyona girenler bile olmuştu. İnsanlara sadece çekirdek ailenizle görüşün diyorlar ama buna uyulmuyor. Bu hepimizin sağlığı için önemli. Eylül, Ekim ve Kasım aylarını herhalde hiçbirimiz unutamaz. Sürekli kendi kendimizi ve personelimizi motive edici olmak zorundaydık. İnsanlar karantina otellerinden kaçınıyor ama sayılı gün çabuk geçiyor, sağlık için izole olmaya değer. Herkes kendini ve ailesini düşünsün. Bu artık herkesin vicdani sorumluluğuna kalmış. Çok bunalmışsak açık havada maskeli ve mesafeli görüşebiliriz. Ama buna uyan çok az. Sokakta maskesiz iç içe insanlar görüyorum. Buna çok üzülüyorum. Üçüncü dalga geliyor gibi hissediyoruz. Bu vaka artışları bizleri korkutuyor. Lütfen herkes vicdani sorumluluğuna uysun. Bu süreci zamanla atlatalım.”
Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Yağmur Aldağ:
“Önceki gün gelen hastaların birçoğu çoğu 50, 60 yaş üstüydü ve aşılıydı, bu nedenle sorun yaşamadılar, semptomsuzdular…”
“Bu artış sürebilir, bu ciddi bir uyarıdır aslında, tedbirli olarak, denetimlerle, normal yaşantımıza devam etmemiz gerektiği uyarısıdır. Bunu dikkate almalıyız.”
“Bu şekilde yaşamaya alışmak zorundayız. Hastane veya sağlık altyapımız şu an itibariyle gelen vakaları karşılıyor ama tedbirleri elden bırakmamalı. Aşılanmaya odaklanmalıyız. Bu sayede kapanmadan yaşamaya devam edebiliriz. Dün (önceki gün) gelen hastaların birçoğu çoğu 50, 60 yaş üstüydü ve aşılıydı, bu nedenle sorun yaşamadılar, semptomsuzdular hatta… Bu da bize aşının önemini gösteriyor. Aşılma artmalı, tedbirli olmalıyız. Şu an için kapanma söz konusu olmaz ama tedbirli olmalıyız. Bu artış sürebilir, bu ciddi bir uyarıdır aslında, tedbirli olarak, denetimlerle, normal yaşantımıza devam etmemiz gerektiği uyarısıdır. Bunu dikkate almalıyız.”
Pandemi Hastanesi Hemşirelerinden Oğuz Köse:
“43 yaşındayım, 40 yaşındaki birinin gözümün önünde hayatını kaybettiğini gördüğüm gün aşı yapma kararı aldım”
“Geldiğimiz süreç bizi de herkesi de ürkütüyor. Herkes üç altın kuralı iyi bir şekilde uygulamalı, aksi halde yeniden kapanmayı kaldırabilecek pozisyonda değiliz. Açılımdan konuşurken halk olarak çok daha dikkatli olmalıyız”
“Şu an çıkan vaka aysısı bizi çok tedirgin ediyor. Birkaç vaka nedeniyle uzun süre kapalı kaldık, sırf bu günlere taşınmayalım, 100’lü vakalara çıkmayalım diye. Ama geldiğimiz süreç bizi de herkesi de ürkütüyor. Herkes üç altın kuralı iyi bir şekilde uygulamalı, aksi halde yeniden kapanmayı kaldırabilecek pozisyonda değiliz. Açılımdan konuşurken halk olarak çok daha dikkatli olmalıyız. İlk zamandan bu yana pandemiyle mücadelemizde hastanede çok yol kat ettik. Birçok çalışma oturtuldu. Ama hala dışarıda COVID-19’a inanmadığını açıklayanlar var. Biz bile kime nasıl bir etki yapacağını bilmiyoruz. 40 yaşında genç bir arkadaşımızı kaybettik, inanıp inanmama meselesi değil. İlk aşımı inanmadığım için yaptırmadım. 43 yaşındayım, 40 yaşındaki birinin gözümün önünde hayatını kaybettiğini gördüğüm gün aşı yapma kararı aldım. Bu rehaveti şöyle örneklendiriyorum; Çocuğunuz büyüyene dek uyarıyorsunuz, reşit oluyor. Şu an öyle bir noktadayız ki herkes reşit, artık herkesin kendi sağlığını koruması gereken zamandayız. Dünyadaki süper güç olarak bilinen Amerika’da bile bunlar yaşandıysa biz de aşabiliriz… Herkes kendi sağlığını korursa bunu aşabileceğiz.”
Enfeksiyon ve Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Emre Vudalı:
“Üçüncü dalgaya girmek üzereyiz”
“Vakalardaki artış yavaş yavaş artıyor ama devam ediyor, toplumun kurallara çok iyi uyması gerek, 3.dalgaya girilmek üzere… Bu iş toplumda başlayıp toplumda bitiyor.”
“15 aydır artarak devam eden hastalık ile mücadele ediyoruz. Türkiye ve diğer ülkelerde olduğu gibi bizde de 3.dalgaya girilmek üzere. Vakalardaki artış yavaş yavaş artıyor ama devam ediyor, bu bağlamda toplumun kurallara çok iyi uyması gerek. Pozitif olanlar temaslılarını bildirmeli. Üst solunum yolu enfeksiyonu olan herkes mutlaka PCR yapmalı. Salgındaki seyrin kontrolünün büyük ölçüde toplumun elinde. Bu iş toplumda başlayıp toplumda bitiyor. Çok ama çok dikkatli olmalıyız.”
Fotoğraflar Burçin Aybars