Mustafa Öngün
m.ongun85@gmail.com
“İnsan piyano tuşu değildir” der Dostoyevski’nin yeraltı adamı. İnsan seçim yapar. Bu seçim de iki şekilde vuku bulur. Ya özgür, ya da belirlenmiş bir şekilde. En azından yeraltı adamına göre insanı insan yapan özgür seçimleridir. İnsan, seçimleri belirlendiği zaman, başka bir iradeye bağımlı olarak ses çıkaran bir piyano tuşuna dönüşür. Ancak özünde bir piyano tuşu olmadığı için bu kuşatılmışlıktan kurtulmaya çalışır. Çünkü yine yeraltı adamının bize hatırlattığı gibi, insan için en değerli şey özgür seçimleridir. Yeraltı adamı, insanın özgür bir şekilde karar verebildiği için insan olduğunu düşünür. İnsan, doğa kuralları, hayat, kader ve hatta günlük hayatı karşısında irade gösterebildiği için insandır.
Dostoyevski’nin Yeraltından Notlar’ı, insana özgürlük vadeden ama aynı zamanda da insanı bir piyano tuşuna çevirme potansiyeli olan modern toplumun çelişkisini ortaya koyan önemli bir eserdir. Modern toplum insana özgürlük vadetmiş ve bir ölçüde de bu vaadini yerine getirmiştir. Ancak ortaya bir de çelişki çıkarmıştır: özgürlüğü getirecek olan sistem, insanı seçim şansı olmayan, doğadan kopuk bir makinenin parçası haline getirme riskini de doğurmuştur. Modern toplumda depresyona giren, tatminsizlik yaşayan, kendini değersiz hisseden insanların sayısı gittikçe artmıştır. Demokratik sistemlerde insanların iradesini yansıtması beklenen politik partilere olan inanç azalmış; gelişmiş ülkelerde oy verme oranları gittikçe düşmüş, partilerin üye sayısı azalmıştır. Bütün bunlar aslında insanın kendini bir piyano tuşu gibi hissetmesinin birer göstergesi haline gelmiştir.
TOMA’ya gelecek olursak
Belki şimdi TOMA’nın bütün bunlarla ne alakası var diyeceksiniz ancak TOMA meselesine buradan bakmak önemlidir. TOMA’ya verilen tepki, göreceli olarak modernleşen toplumun irade istenci olarak okunmalıdır. TOMA’ya karşı çıkanlar aslında bir piyano tuşu olmak istemeyen insanlardır. Tabi ki de meselenin başka boyutları da vardır. TOMA toplumda eylem ve hak arayışı içinde olan insanlara karşı kullanılacaktır. TOMA’nın bir şiddet aracı olması vs. gibi konular da insanların tepki vermesini sağlamış olduğu doğrudur. Ancak benim görebildiğim kadarıyla TOMA’ya karşı verilen tepki özünde piyano tuşu olmayı reddetmektir.
Görünen o ki, merkez soldan belli bir kesim TOMA olayının bu boyutunu görmekte zorlanmakta ve yanlış çıkarımlarda bulunmaktadır. Bu kesim için TOMA olayı partiye çamur atmak için kullanılan ve içi boşaltılmış bir tepki halini almıştır. Çok kısıtlı bir kesim böyle bir tavır içinde olsa dahi çoğunluğun farklı bir gailesi vardır ve bu gaileyi anlamak CTP’nin geleceği için oldukça önemlidir. Yukarda dediğim gibi benim görebildiğim kadarıyla TOMA’ya verilern tepki modern toplumun bir krizi, piyano tuşu olmama isteğidir.
Peki TOMA meselesi nasıl piyano tuşu sorununa dönüştü?
CTP kurumsal olarak TOMA ihalesini iptal edeceğiz gibi bir ifade kullanmamış olsa dahi, parti içinde önemli yetki sahibi bireyler TOMA’ya karşı olduklarını ve bu aracı adaya sokmayacaklarını açıklamışlardı. Bütün bu tavırlar, oy veren insanların, CTP’nin ortaya bir irade koyarak TOMA’nın gelmesini engelleyeceğini düşündürtmüştü. Tabii ki de CTP sadece bu sebeple oy almamıştır veya TOMA meselesi oy vermek için tek neden değildi. Ancak yine de belli bir kesim oy verirken CTP’nin TOMA ile ilgili keskin bir tavır sergileyeceğini düşünmesine rağmen konu geçen hafta ilk kez gündeme geldiğinde durum farklı bir yol izledi. TOMA’nın halka karşı kullanılmayacağı açıklandı ve bunun ötesinde nasıl bir yol izleneceği ile ilgili ilk aşamada net bir tavır ortaya konulmadı. TOMA alımına engel olmak için neler yapılabileceği veya yapıldığı ile ilgili şeffaflık ilk aşamada sağlanamadı. Bu noktada verilen tek bilgi anayasal ve yasal değişikliklerle birlikte bu problemin çözüleceği ve bunun da doğal olarak zaman alacağı oldu. Yasal değişiklikler sağlandığı zaman TOMA geri gönderilebilecek mi veya kullanımı tamamen engellenebilecek mi gibi konularla ilgili net bir tavır hemen ortaya çıkmadı.
İşte bu durum TOMA’yı sadece bir TOMA meselesi olmaktan çıkardı. Artık TOMA meselesi piyano tuşu meselesine dönüştü. TOMA’nın gereksiz olduğunu, adaya girmemesi gerektiğini düşünenler (ki sayıca oldukça fazlalar) bu konuda iradesiz ve seçim yapma özgürlüğünden mahrum kalmış hissiyatı içine girdi. Kafaların içi “biz hangi seçimi yaparsak yapalım, ne düşünürsek düşünelim, olaylar bizim kontrolümüz dışında gelişiyor” gibi düşüncelerle doldu. Dostoyevski’nin yeraltı adamına anlattığı modernite krizi bir kez daha burada karşımıza çıktı. Sistem bizi yeraltı adamının bahsettiği piyano tuşuna çevirdi. Ancak burada not etmekte farda var ki Dostoyevski yeraltı adamına bir şey daha söyletiyordu ısrarla. Yeraltı adamı, insan gerçekten özgür olmasa bile, yani seçimleri önceden belirlense veya seçimi elinden alınmış olsa bile bu duruma isyan edeceğini söyler. İnsanlar kendilerini piyano tuşu gibi hissediyorsa, bu er ya da geç, şu veya bu şekilde bir isyana dönüşecektir. Bu isyan bilindik anlamda toplu bir eylem olabileceği gibi (örneğin Gezi Parkı), medyada (veya günümüzde sosyal medyada) daha farklı bir biçimde de hayat bulabilir. Bu isyan akılcı bir isyan olabileceği gibi saçma sapan bir isyan da olabilir. Ancak her ne olursa olsun, modernite, içinde piyano tuşu olmaya karşı isyan riski taşıyan bir çağdır. Kıbrıs’ın kuzeyine baktığımızda göreceli olarak modern dünyaya geçişimizle doğadan kopma, makineleşme vs. gibi sebeplerin dışında insan bir de vesayet rejimi nedeniyle kendini piyano tuşu gibi hissetmektedir. Tam da bu nedenle Kıbrıs’ın Kuzeyinde moderniteyi yaşamak aslında isyana daha da meyilli olmak anlamına gelir.
Bu tarihsel ve sosyal gerçeği görenler isyanlara ve eleştirilere daha farklı yaklaşacaklardır. Tarihsel ve sosyal dinamikleri anlayanlar kızmak, gücenmek, art niyet aramaktansa toplumun hislerini anlayacak ve onları piyano tuşu gibi hissetmekten kurtarmaya çalışacaktır. Bu süreçte de şeffaf olacaktır. Eğer bu iradeyi toplumun eline vermekte birileri engel çıkartırsa da bir şekilde kendileri de isyanın bir parçası olmaya hazır olacaklardır. Önümüzdeki süreçte toplumun bu hassasiyetini göremeyenler kavgaya tutuşacak, gerilecek ve günün sonunda kaybedeceklerdir. Çünkü TOMA olayı gibi olaylar daha da sıklaşacak ve insanlar özgürlüklerine düşkün olduklarını her fırsatta göstereceklerdir. Sola düşen görev bu düşkünlüğü anlamak ve insanları piyano tuşuna dönüştürmemek için elinden geleni yapmaktır.
Son olarak da şunu söylemek gerekiyor, TOMA ile ilgili yapılan son açıklamalar merkez solda modernitenin krizini ve insanları anlamayı seçenlerin ön plana çıktığını gösteriyor. CTP, "Toma'nın ülkeye girmemesi için gerekirse gümrükte bekleyeceğiz" demekle tarihsel ve insani olarak doğru olanı yapmış, insanları kısmen de olsa piyano tuşu olmaktan kurtarmıştır…