Yerel seçimler sonucunda seçmen desteği ile seçilmiş tüm yerel yöneticilere başarılar… Sonuçlar itibarıyla, yerel yönetimlerde görev yapanlarda bu seçimlerle değişim oranı nerdeyse ihmal edilebilir düzeyde kalmış…
Bu seçimler CTP bağlamında çok önemli idi; CTP’nin başarılı olması ve büyümesi, Kuzey Kıbrıs’ın ve Kıbrıs adasının geleceği için önemli idi… Arzu edilen başarı düzeyine erişilemedi… CTP Başkanı ve Başbakan Tufan Erhürman kendi sosyal medya sayfasında seçim sonuçları ile ilgili şöyle bir paylaşımda bulundu:
“CTP 10 belediye başkanlığı kazandı. Ülke çapında belediye meclisi üyesi sayımız 94. Bu rakam tüm beldelerde belediye başkanı adayı gösterdiğimiz 2014 seçiminin sonuçlarına göre 111 idi. 2013 genel seçiminde % 38.37 oy almış, 2014 yerel yönetim seçimlerinde belediye meclisi üyeliklerinin % 40.8'ini kazanmıştık. 2018 genel seçimlerinde % 20.9 oy aldık ve yerel seçimlerde belediye meclisi üyeliklerinin % 33.57'sini kazandık. Rakamlar bunlar. Çok daha ayrıntılı değerlendirmeler yapacağız ve çok çalışmaya devam edeceğiz. Kazanmış olsunlar olmasınlar partimizden aday olan tüm arkadaşlarıma yürekten teşekkür ederim.”
Rakamlar böyle… Bazı başka rakamları daha irdelemekte fayda var… Örneğin, Lefkoşa’da seçime katılım oranı 55.2, geçersiz oy 4.16%%, Mağusa’da seçime katılım oranının %59.9, geçersiz oy %5.8; Girne’de katılım oranı %54.5, geçersiz oy %4.4… Yani net rakamlarla yorumlamak gerekiyorsa, Lefkoşa, Mağusa ve Girne’de seçmenin yarısının oyları ile sonuçlar alındı…
Lefkoşa rakamları özelinde söyle bir yorum yapmak da olası: Partisinin LTB Başkan adayı olmadığı için önemli sayıda CTP’li seçmen sandığa gitmedi, gidenlerin önemli kısmı parti yönetiminin desteklemeye karar verdiği başka bir partinin başkan adayına oy verdi, bir kısmı da oyunu geçersiz sayılacak şekilde kullandı ve başkan seçiminde başka partiye mühür vuran eller meclis üyeliğinde de partisinin dışındaki adaylara mühür veya karma oyla destek vermekte kendini mezun saydı… Harmancı, 2015 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunda CTP’nin de desteklediği Akıncı’nın aldığı oy düzeyine ulaşamadığı da dikkate alınırsa fark, sandığa gitmeyen veya bilinçli olarak geçersiz oy kullanan CTP’lilerle izah edilebilir.
CTP 2013 genel seçimlerinde 21 milletvekili kazandı, süreç içinde biri eksildi, 2018 seçimlerinde 8 daha eksildi… CTP 2014 yerel seçimlerinde 14 belediye başkanlığı kazandı, süreç içinde ikisi eksildi, seçimlerde iki tane daha eksildi… CTP Lefkoşa’da 3 meclis üyeliği kazandı… CTP’nin LTB’de bu kadar düşük oranda temsil edildiği bir seçim yoktur herhalde, boykot edilen seçimler hariç… Mağusa’da CTP’nin üçüncü sırada gelmesi de üzücü bir sonuçtur, hele ki UBP kaynaklı ve destekli iki aday var iken… Bu beldede 2014 seçim sonucunun günah keçileri hiddetle işaret edilmişti, 2018 seçim sonucunun günah keçileri?!.
Güzelyurt CTP için 2014 seçimleri gibi çok az bir farkla kaybedildi. Girne’de CTP’li genç adayın ikinci sırada çıkması önemli bir başarı idi, seçimi kaybetmenin günahı da yarışta üçüncü gelen adaya fatura edilebilir ama ne fayda… CTP’nin seçimlerde kazandığı tek ilçe belediyesi Lefke; Lefkeli CTP’liler bununla gurur duyabilir. İttifak konusunda çok istekli olan TDP’nin ittifaka katılmayıp doğrudan kendi adayını gösterdiği ikinci yer İskele idi; adayları %3’ü bulamadı… Niye CTP destekli bağımsız adaya destek vermek için ittifaka girmediler bilinir ama bilinmez sayılır; CTP destekli bağımsız aday da açık ara fark ile üçüncü geldi.
Bu seçimlerde görevde olup da yeniden aday olan 27 başkandan sadece 3 başkan seçimi kaybetti; yani mevcutlar büyük ölçüde devam ediyor… Bunun nedenini halen görevde olanların başarılı icraatları ile ifade etmek tam doğru olmayacaktır. Seçim süreci çok kısa idi, UBP adayları hariç diğer partilerin adayları nerdeyse İlçe Seçim Kurullarına listeleri teslim etme tarihine yakın belirlendi. Özellikle hükümet partileri ittifak arayışı ile çok kısıtlı olan zamanı verimsiz bir şekilde tüketti. Yeni adaylar için kalan süre, kendi projelerini yapmak ve halkla paylaşmak, sivil toplum örgütleri ile tartışmak açısından çok yetersizdi. Dolayısıyla, yeni adayları ve projelerini tam tanıyamadan sandığa giden seçmen, “Bildiğim başkan evladır” düşüncesi ile oy kullanmıştır. Yani kısa ve kısıtlı süreç, görevde olan başkanlar için yarış açısından önemli bir fırsat oldu; bir çeşit haksız rekabet…
Şimdi artık seçimler bitti; bir erken genel seçim olmazsa, diğer seçim Nisan 2020’de cumhurbaşkanlığı seçimi… Yani seçimle göreve gelenlerin sorumluluklarını kafa rahatlığı ile yerine getirmek için iki yıl kadar süresi var. Cumhurbaşkanı’nın çözmesi gereken Kıbrıs sorunu var. Hükümet ve meclisin çözmesi gereken dünya kadar sorun var, en başta gelen de ekonomi ile ilgili sorunlar… Belediye yönetimlerinin, beldelerindeki yurttaşın günlük yaşam kalitesini artırmak için çözmesi gereken sorunlar yumağı var, en başta da belediyelerin sürdürülebilir mali yapısını kurgulamak… Seçmenin de tüm seçtiklerini izlemek, gözlemek, değerlendirmek ve sonrası için çetele tutmak görevi var.
Mütevazi olmak gerek, abartmamak gerek, beklentileri asgaride tutmak gerek; şu siyaset mevcut sorun stokunu en azından artırmasa yeter… Kuzey Kıbrıs insanı sorunlar çetelesine yeni kertikler açmak durumunda kalmazsa kendini biraz mutlu hissedecek…