Aralık 2022 yerel seçimleri sivil toplumun yerel direnişine sahne oldu.
Bu direnişin yeni olmadığı, kendini öteden beri hissettirdiği, bazen çok somut eylemlerde veya sandıkta, bazan da sokakta açığa çıktığı söylenebilir.
Bu direniş, günlük-sıradan bir tepkinin ötesine bakarak anlamlandırabileceğimiz toplumsal bir olgudur.
KıbrıslıTürkler için, kimliğini hedef alan ve bu nedenle yaşamsal tehlikenin algılandığı her durumda, bu toplumsal olgu kendini direniş şeklinde ortaya koymakta ve somut sonuçlar içermektedir.
Bu nedenle, yerel seçimlerde kimin neyi kazanıp, neyi kaybettiğinin tartışılmasının pek fazla bir anlam taşıdığı söylenemez.
Böyle bir tartışma, hem gerçekçi olmayacağı hem de KıbrıslıTürklerin çoğunluğunun beklentilerinin anlaşılmasını zorlaştıracağı için tehlikelidir.
Olağanüstü durumları, olağan nedenlere dayanarak açıklayamayız.
KıbrıslıTürk toplumu, kimliğinin inkar edildiğini, iradesinin baskı altına alındığını ve toplumsal varlığını yıkmaya dönük bir saldırı olduğunu güçlü bir şekilde izlemekte ve algılamaktadır.
Bu nedenle, yerel seçimlerde yarışan tarafların, sadece siyasal partiler ya da onların adaylarının olduğunun varsayılması, bu seçim sonuçlarını değerlendirenleri yanıltıcı yönlere sürükleyecektir
Sivil toplumun etkisiyle, KıbrıslıTürkler olağanüstü bir durumda bulunduğumuzu kavramakta ve bu duruma uygun bir davranışı yaygın bir şekilde benimsemektedir.
Yerel seçimler bu kavrayışın açığa vurulmasına imkan tanıyan bir fırsat gibi görülmüş ve değerlendirilmiştir.
Ortaya çıkan sonuçlar, sivil toplumun direnişinin örgütlü siyasal partilerin sunmakta olduğu hedeflerin önünde ve ötesinde olduğunu göstermektedir.
Aynen Annan Planı tartışmalarında ve referandumunda, 2015 ve 2020 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde olduğu gibi, bu yerel seçimler de toplumsal tepkinin ve çoğunluğun beklentilerinin ifadesidir.
Annan Planı tartışmaları ve referandumu ile bunu izleyen yakın dönemde yapılan seçimler, 2015 cumhurbaşkanlığı seçimi ve Aralık 2022 yerel seçimleri, KıbrslıTürklerin çoğunluğunun geleneksel sağ-sol kutuplaşmasını, partisel ve grupsal çıkarları, geçici bir süreliğine bir yana bırakarak toplumsal kimliğinin önemini vurguladığı dönüm noktalarıdır.
2020 cumhurbaşkanlığı seçimlerinin farklı bir şekilde sonuçlanmasının nedeni, sadece dıştan yapılan müdahaleler değildi. Ayni zamanda sivil toplumun ortak direnişini yayıflatmayı amaçlayan ve para-pul harcamadan yapılan ‘diğer’ gizli-kapaklı manipülasyonlardı. KıbrıslıTürk kimliğine sahip çıkan adayların, ikinci turda birbirlerini destekleyeceklerini önceden açıklamaktan kaçınması bu manipülasyonlara çanak tutmuştu.
Aralık 2022 yerel seçim sonuçlarına bakıldığı zaman büyük kentlerde etkili olan sivil toplumun, siyasal partiler arasındaki örgütsel ayrımı etkisiz kılacak şekilde hareket ettiği ve KıbrıslıTürk kimliğini korumanın aracı olacağını düşündüğü seçeneklere odaklaştığı anlaşılmaktadır.
Sağ partilerin neredeyse blok halinde yarıştığı, sol partilerin ise 2-3 parça halinde katıldığı bu seçim yarışı ve sonuçları sağ ya da sol programlar arasında bir yarışı temsil etmekten oldukça uzaktır.
Tam tersine, yerel seçim yarışı, KıbrıslıTürk kimliğine sahip çıkanlarla, onu aşağılayan girişim ve eylemlere ses çıkarmayanlar arasında olmuştur.
İşte bu nedenle, sivil toplumun güçlü olduğu görece büyük yerleşim yerleri olan Lefkoşa, Mağusa, Girne, Lefke ve Omorfo’da sol oylar ile liberal sağ oyların önemli bir bölümü KıbrıslıTürk kimliğine sahip çıkan adayların yanında yer almıştır.
Omorfo’da seçim sonucunun farklı olması bu durumu değiştirmemektedir. Omorfo’da ve sol adayların kaybettiği diğer birkaç yerel yönetimde de yarış yukarıda belirttiğimiz iki grup arasında olmuştur. KıbrıslıTürk kimliğine yapılan saldırılara karşı gelen adayların toplam oyu, seçimin kaybedildiği yerler de dahil olmak üzere, genellikle % 55 ile % 75 arasında değişmektedir.
Iktidardaki UBP’nin, AB projelerine ısrarla vurgu yapan adayının kazandığı Gönyeli istisna oluşturmak üzere, büyük yerleşim yerlerinin neredeyse tümünde gerilemesinin, sadece ‘hükümetin ekonomik performansıyla’ açıklanabileceği söylenemez.
Seçim sonuçları, sivil toplumun güçlü bir şekilde var olduğu yerlerde, KıbrıslıTürk kimliğine önem veren ve KıbrıslıTürk toplumunu çağdaş-demokratik değerlerden uzaklaştırmaya çalışanlara karşı çıkan sol partilerin adaylarının yaygın destek bulduklarını gösteriyor.
Yani, KıbrıslıTürkler’in büyük bir çoğunluğu, Aralık 2022 yerel seçimlerini, siyasi bir makam ya da partisel çıkar için yapılan bir seçim olmaktan çok, toplumsal geleceğiyle ilgili olarak öne sürülen farklı tasarımlar arasında bir yarış olarak algılamış ve kimliğini korumaya odaklanan bir tercihte bulunmuştur.
O nedenle, genel başkanını demokratik yollarla belirlemekten alıkonulduğu zaman bile, buna gerekli tepkiyi gösteremeyen, yani KıbrıslıTürkler’in varoluş sorununu umursamayan UBP ve sağ kanat siyasetçiler cezalandırılmıştır.
Aynen 2002-2004 Annan Planı ve çözüme destek sunmak amaçlıyla yapılan mitinglerde olduğu gibi!
Aynen 2004 Annan Planı referandumunda olduğu gibi!
Aynen 2015 Cumhurbaşkanlığı seçiminde olduğu gibi!
Hem 2004 ve 2015’te hem de Aralık 2022’de sandıktan çıkan sonuçların, solun toplam oylarının çok ötesine ulaşması, KıbrıslıTürk kimliğine sahip çıkanlara verilen bir destektir.
Ama bunun sadece bir destekten ibaret olduğu söylenemez.
Bu destek, ayni zamanda güçlü bir beklentiyi de ifade etmektedir!
Çoğunluğunun temel beklentisi, sandıktan çıkardıkları kişilerin, hangi düzeyde makam sahibi olursa olsun, KıbrıslıTürk kimliğine dönük her türlü saldırılara karşı direnmesidir.
Siyasal yelpazenin çok geniş bir kesiminden destek alarak seçilenlere ve onların mensup olduğu partilere verilen görev çok açıktır.
Oy ve makam hesabı yapmayın!
KıbrıslıTürklerin toplumsal varlığına ve kimliğine sahip çıkın, bu amaca ihanet etmeyin!
Aksi olsaydı bu seçim sonuçlarının daha farklı olması beklenebilirdi.
Seçim sonuçlarına bu mercekle bakıldığında, ortada şaşılacak bir durumun olmadığı anlaşılacaktır.