Yerolakko’da olası gömü yeri… 2

Sevgül Uludağ

Biz bu yeri incelerken, tepecikteki iki askere birkaç asker daha katılıyor ve tepecik boyunca yürüyüp ilerliyorlar…

Biz işimizi tamamlayıp arabalara dönerken bir asker “Biyo! Biyo!” diye bize sesleniyor.
“Biyo!” hayvanlara hitap şeklidir Kıbrıslılar’ın – eşeciklere çağırır gibi çağırıyor bize ya da bizi oradan kaçırmaya çalışıyor… Sonuçta Kayıplar Komitesi yetkilisi Murat Soysal ona doğru giderek tekrar izah ediyor bazı “kayıplar”ın olası gömü yerini araştırmaya geldiğimizi, Türk askeri makamlarına bu konuda önceden bilgi vermiş olduğunu…

Fakat belli ki, üst makamlardan bu mevzilere bu bilgi ulaşmamış o nedenle askerlerin heyecanı yatışmıyor… Bir asker “Burası ara bölgedir, burada duramazsınız!” diyor Murat Soysal’a… “Burada mayınlar da vardır” diyor…

Sonra nöbet noktalarının bulunduğu yerde sıralanıp yüksek sesle “Yavruvatan’ı koruyacakları” üstüne bir tür and içiyorlar… “Vatan, bayrak, millet”ten bahsediyorlar…

Bereket versin “kayıp” Kıbrıslıtürkler’in nerede gömülmüş olduğunu aramaktayız! 1963 “kaybı” Kıbrıslıtürkler’in… Ayvasıl toplu mezarlarına gömülüp sonra oradan çıkarılıp bu bölgeye getirilmiş “kayıp” Kıbrıslıtürkler’in izini sürüyoruz… Ya bir de Kıbrıslırum “kayıplar”ı arıyor olsaydık buralarda!!!
İşimiz bittiği için bu olası gömü yerinden ayrılıyoruz…

Gazeteye dönüp de ara bölgede yaşadıklarımızı anlatınca, sevgili arkadaşımız Mert Özdağ “O duyduğunuz and, hudut tekmilidir” diyor. “Türkiye’nin bütün sınır bölgelerinde da, Kıbrıs’ta da aynı tekmili verir askerler, eğer komutanları bulundukları nöbet yerine gelirsa, yüzlerini düşmana dönüp bu tekmili verirler… İstersan sana sözlerini bulabilirim” diyor…
“Lütfen boş vaktinde bul” diyorum…

Aslında orada bulunan askerlerin bu şekilde davranmaları, onların buraya gideceğimiz konusunda üst makamlarca bilgilendirilmemiş olmasından kaynaklanıyor… Üst makamlar, bu bölgedeki nöbet noktalarına Kayıplar Komitesi’nin BM Barış Gücü eşliğinde bu bölgede “kayıplar”la ilgili araştırma yapmaya geleceği hakkında bilgi vermiş olsaydı, bu askerler bize eşeciklere seslenirmiş gibi “Biyo! Biyo!” diye seslenmezlerdi eminim…

Bu sayfalarda yazdıklarımı okuyanlar, Ayvasıl’daki toplu mezarların açılarak içinden 10 ya da 11 “kayıp” Kıbrıslıtürk’ün naaşının alınarak başka bir yere götürülüp gömüldükleri hakkındaki araştırmamı okumuşlardır. Tekke Bahçesi’ne defnedilen “kayıp” Kıbrıslıtürkler’le ilgili araştırmamda ortaya çıkarmıştık neler olduğunu…
Bir hatırlatma yapalım: 21 Aralık 1963 çatışmaları başladıktan sonra, çeşitli noktalarda öldürülen bazı Kıbrıslıtürkler’in naaşları Lefkoşa Genel Hastanesi morguna kaldırılmış, bunlardan üstünde kimlik olup da tanımlanabilenler tanımlanmaya çalışılmış ve Kıbrıslırum yetkililer tarafından bir liste yapılarak – 21 ya da 22 kişilik bir listeydi bu – Kızılhaç’a verilmişti. Kızılhaç 4 Ocak 1964 tarihinde Kıbrıslıtürk yetkililere bu listeyi vermiş ve “Ölüleriniz morgtadır, lütfen gidip alın” demişti. Fakat Kıbrıslıtürk yetkililer, Lefkoşa Genel Hastanesi morgunda bulunan Kıbrıslıtürkler’in naaşlarını aramamışlar ya da arayamamışlardı. Kıbrıslırum yetkililer de bir süre sonra bu naaşları alarak Ayvasıl Kıbrıslıtürk mezarlığı dışına onları topluca gömmüşlerdi. Bundan önce Ayvasıl’da öldürülmüş olan bazı Kıbrıslıtürkler’in bulunduğu bir toplu mezarın üstüne morgtan getirdikleri bu Kıbrıslıtürkler’i de defnetmişlerdi. Ardından birkaç kez daha buraya bazı Kıbrıslıtürkler’in naaşlarının getirilip defnedildiğini öğrendik. Ayvasıl Kıbrıslıtürk mezarlığı dışındaki toplu mezarlara, birkaç kez yapılan gömülerde toplam 30-35 “kayıp” Kıbrıslıtürk’ün defnedildiği anlatılıyor.

Bir süre sonra Kıbrıslıtürk tarafının İngiliz askerleri eşliğinde 15 Şubat 1964’te bu toplu mezarları kazmaya girişeceği anlaşılınca, hastane morgundan verilen liste 21 ya da 22 kişi olduğundan ve Ayvasıl’da öldürülen 10 civarında Kıbrıslıtürk’le bunlar aynı yere defnedilmiş olduğundan Kıbrıslırumlar paniklemişti… Toplu mezarlar açılınca, hastaneden göndermiş oldukları 21-22 kişilik listeden on-onbir fazla naaş çıkacağı için toplu mezarlar açılmadan bir gece önce buraya birilerini gönderip en üstteki 10-11 “kayıp” Kıbrıslıtürk’ün naaşını  aldırtmışlardı – böylece toplu mezar açıldığında toplam sayı 21 ya da 22 olacaktı…

Türk tarafı bu 21-22 kişilik toplu mezarları açtığı zaman bunların tümünün Ayvasıllı olmadığını anladığı halde herhangi ciddi bir kimlik tanımlaması yapmadan, “kayıp” yakınlarını bilgilendirmeden bunları alel acele Tekke Bahçesi’ne “Ayvasıl 1”, “Ayvasıl 2” diye defnetmişti…

Kıbrıslırum şahidin bize Yerolakko’da gösterdiği bölge bu açıdan önem taşıyor çünkü Ayvasıl toplu mezarından geceleyip çıkarılıp bu bölgeye getirildiği anlaşılan 10-11 “kayıp” Kıbrıslıtürk’ten geride kalanları bulabilmemiz için çok büyük bir adım bu… Yeter ki onları bulabilelim, “Biyo! Biyo!” diye bağırmalarına razıyım ben!