Yerolakko’da olası gömü yeri…1

Sevgül Uludağ

 

1 Eylül Dünya Barış Günü’ydü dün… Dün sabah Kayıplar Komitesi yetkilileriyle ve bir Kıbrıslırum şahitle birlikte, Birleşmiş Milletler Barış Gücü eşliğinde, ara bölgede 63 “kaybı” bazı Kıbrıslıtürkler’in olası gömü yerini araştırmaya gidiyoruz...

Bize bu olası gömü yerini gösterecek olan Kıbrıslırum şahidin de kardeşi “kayıp”tı ve ondan geride kalanlar birkaç yıl önce  bulunduktan sonra aileye defnedilmek üzere verilmişti…

Vicdan sahibi bu Kıbrıslırum, 1964’te henüz küçük bir çocukken tanık olduğu bir olayı araştırıyor ve yıllar sonra parçacıkları birleştirerek olası bir gömü yerini bildiğini fark ediyor… Bir Kıbrıslırum gazeteci arıyor beni ve bizi temasa geçiriyor… Onunla bir kez Kayıplar Komitesi yetkilisi Ksenofon Kallis’in ofisinde buluşup konuşuyoruz… Göstermek istediği yer ara bölgede olduğu için hop diye gidemeyiz, bu yüzden izin ve organizasyon gerekiyor. Kayıplar Komitesi Üçüncü Üyesi’nin (Birleşmiş Milletler temsilcisi) Daimi Sekreteri Florian van König, gerekli izinleri Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nden aldıktan sonra dün sabah ara bölgeye gidiyoruz.

Bazı BM kontrol noktalarından geçiyoruz, Lefkoşa Uluslararası Havaalanı’nın eskiden giriş kapısı olan yerden geçiyoruz, herşey paslanmış, çürümüş – pistte kalmış Cyprus Airways’e ait yolcu uçağını görüyoruz. Hangarlar öylece duruyor - Lefkoşa Uluslararası Havaalanı’nı geride bırakıyoruz, eski Lefkoşa-Omorfo yolunda ilerliyoruz, ileriden bir noktadan sağa dönüyoruz ve aslında Yerolakko’ya (şimdiki adıyla Alayköy) aitken şimdi “no man’s land” tabir edilen “hiç kimseye ait olmayan topraklar”a dönüşmüş bu ıssız bölgede ilerliyoruz…

Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nden Major Fox karşılıyor bizi ve en arkadaki arabayla bize bir süre eşlik ediyor ama sonra herhalde bizden ayrılıp geri dönüyor çünkü sonra onu göremiyoruz. Birleşmiş Milletler’e ait bir araçtaki birkaç asker bize eşlik ediyor ancak önümüzden gitmiyorlar, arkamızdan geliyorlar… Daha önce de Kaymaklı bölgesinde bir olası gömü yerini görmeye gittiğimizde, bize eşlik eden Birleşmiş Milletler araçları arkamızdan gelmişler, öne geçmemişlerdi – belki de aldıkları talimat böyledir, kim bilir?

İlerliyoruz ve bize olası gömü yerini gösterecek olan Kıbrıslırum’un ailesine ait toprakları bulunca bir noktada duruyoruz. Araçlardan iniyoruz. Şahidimiz, ben, Kayıplar Komitesi yetkilileri Ksenofon Kallis, Murat Soysal, Okan Oktay, Kayıplar Komitesi Üçüncü Üyesi’nin Daimi Sekreteri Florian von König, olası gömü yerini görmek üzere bir tarlaya adım atıyoruz.  Bu tarla mayınlanmış olamaz çünkü sürülmüş – yani burada rahatlıkla yürüyebileceğimiz anlaşılıyor…

Tam karşıda bir tepecikte iki tane Türk askeri silahlarıyla duruyorlar.
Tarlaya adım attığımız anda düdük çalıyorlar.

1 Eylül Dünya Barış Günü’nde ara bölgedeyiz… Bir asker düdük çalıyor…

Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üye Yardımcısı Murat Soysal onlara sesleniyor ve “Kolordu’nun haberi var, onları bilgilendirdik, telefon edersanız öğrenebilirsiniz” diyor. Ama askerler telaşlanıyor ve kuşkuyla bizi izlemeye devam ediyorlar… Biz tarlada ilerleyip şahidin bize gösterdiği olası gömü yerine bakmaya gidiyoruz…

Tepeciklerin altında bir dere yatağı bu…

Şahidimiz küçükken, bu dere yatağında bir noktanın taze kazılmış olduğunu görmüş…

Büyüdükten sonra araştırmış… 1964’te Ayvasıl’daki toplu mezarlara gömülmüş olan bazı Kıbrıslıtürkler’in naaşlarının oradan çıkarılarak buraya getirilip gömüldüğünü öğrenmiş…

Yakınlardaki bir hurdacıdan bir şiro alıp kazmışlar bu yumuşak toprağı – zaten kazdıkları yerde bir şey bitmezmiş – yakınlarda kamışlıklar olsa da, gömü yapılan yerde kamış falan yokmuş…

Şirocu buraya bazı Kıbrıslıtürkler’in naaşlarını gömmüş olduğunu karısına anlatmış – şirocu hayatta değil ama şahidimiz epeyi ayrıntı toplamış, insanlarla konuşmuş, bir “puzzle”ı çözer gibi bulmacanın eksik parçalarını toparlamış…

Buraya 10-11 civarında “kayıp” Kıbrıslıtürk’ün defnedilmiş olduğu tahmin ediliyor…