Yeşildik, karardık

Tayfun Çağra

Bir hafta içinde iki silahlı saldırı…

İlkinde ayağından vurdular Akacan’ı, diğerinde Falyalı ve şoförü Demirtaş can verdi…

Çapraz ateş deniyor, boş kovanlar 31 adet var deniyor, arka arkaya giden üç araçtan Falyalı’nın hangi arabada olduğu biliniyordu, ona ateş açtılar deniyor…

Akacan’a ateş edenler yargılanırken ama azmettirenler bilinmezken, Falyalı cinayetiyle ilgili bir kişinin tutuklandığı, onun da faillere araç kiralayan kişi olduğu söyleniyor…

Yani olayla ilgisi (belki bilgisi dışında) sadece araç kiralama…

Yani ateş açanlar henüz bulunamadı ve tabii tetikçiler ortada yokken azmettirenlerin ortaya çıkması da ne yazık ki çok mümkün değil.

Olmayacak da.

Bu gibi olaylarda azmettirenlerin ortaya çıktığını, ceza aldıklarını göreniniz, hatırlayanınız var mı bilmiyorum.

***

İddialar çok tabii.

Suç örgütü lideri Sedat Peker’in iddialarıyla gündeme taşınmıştı Halil Falyalı…

Yine Peker’in paylaşımlarında adı geçenlerden iki kişinin farklı biçimlerde öldükleri/öldürüldükleri belirtiliyor, Falyalı’nın da bu bağlamda üçüncü kişi olduğu öne sürülüyor…

Türkiye’de gazeteci Timur Soykan’ın yazdığı gibi üç ana olasılık yani Türkiye’deki 100 milyar TL’lik yasa dışı bahis pazarı, Falyalı’nın şantaj arşivi ve uyuşturucu kaçakçılığı bu ölümün arkasındaki konular olabilir.

***

Bu karanlık konuların araştırılması, ortaya çıkması bir yana, ülkemizin geldiği durumu elimizden bir şey gelmeden izlemenin verdiği öfke ve üzüntü ve de korku sanki de gerçek değilmiş gibi geliyor ama maalesef gerçek. Bir film izliyormuşuz gibi gelirken şu da bir gerçek ki her an her yerde biz olabiliyorken, belinde silahla dolaşanlar da bizim olduğumuz yerlerde…

Falyalı’ya açılan çapraz ateş herhangi bir yerde herhangi birimizi bulabilir ne yazık ki!

Mafya hesaplaşmaları yanı başımızda, içimizde oluyor, bu gibi karanlık olaylar her gün her an karşılaşabileceğimiz rutin olaylar gibi olmaya başladı.

İşte böyle bir ortamda seçimlere giriyoruz, hükümet bozuyor, hükümet kuruyoruz…

Pazarlıklar yapıyor, şu bakanlık, şu daire derken bir yandan, öte yandan silahlar ateşlenmeye devam ediyor…

Devlet-mafya-siyaset üçgeninde her şey yolunda gibi görülebilir ama halk nezdinde bunu kabullenmek mümkün değil.

Kabullenmememiz gerekiyor…

Falyalı özelinde söylemiyorum… Görünen bir işin arkasında gizli başka işlerin döndüğü durumlarda bazen halka iyi gelen, göze hoş görünen işlerin de yapılması insana sevimli görülebiliyor… “Yardımsever, iyi insan” deniyor ama o işlerin zaten o görülmeyen işleri kamufle etmek için yapıldığını belki görüyor ama görmemezlikten geliyoruz işimize öyle geldiği için… Ucu bize dokunana kadar…

***

Yeşildik, huzur içinde bir Ada’ydık önceleri… Bilmiyorduk, tanımıyorduk mafyayı, silahı, kalaşnikofu, kumarı, bahsi, uyuşturucuyu…

Türkiye’de bunlar yasak dendi ama yasak olmayan yer bulundu, belki de yaratıldı.

Tanınmayan, uluslararası etiketi olmayan bir yer. Böyle bir yerde işlenen uluslararası suçların da olamayacağı! bir yer.

KKTC.

Tam bir cennet.

Suç cenneti.

Tanıştırdılar.

Kalkınma modelimiz ise sanal bahis, uyuşturucu ve kasetler oldu!