YILDIZLAR HİZAYA GELMİŞSE...

Dr Filiz Besim

Yine bilmem kaçıncı kez Akdeniz’in bu güzel adası simalarında gagasındaki zeytin dalıyla barış güvercinleri uçuyor.

Umut güvercin olmuş, zeytin dallarından yollar örülmüş Cenevre’ye...

Bir garip beklemedeyiz yine...

Kah korkarak kulak kabartıyoruz yağan haberlere,

Kah heyecanlanarak göz gezdiriyoruz mesajlara...

 

Bundan çok yıllar önceydi, tam 57 yıl önce Türkiye Başbakanı Menderes'le Yunan Başbakanı Karamanlis 11.2.1959'da Zürich'te Kıbrıs’ta Kıbrıslıtürklerle, Kıbrıslırumlar arasında ortak bir Cumhuriyet kurmak için bir araya gelirler. İki ülke arasında anlaşma sağlanır. Eksik olan İngiltere’nin onayıdır. Bir hafta sonra İngiltere'de İngiliz Başbakanı Mc Millan, Kıbrıs Türk ve Rum Temsilcilerinin de katılacağı bir toplantı daha yapmaya karar verilir.

Ne gariptir bu adaya ve adalılara dair son yüzyıldaki çoğu önemli toplantı hep uzak diyarlarda yapıldı. Adanın tarihini bilenler için bu durum hiç de garip değildir. Çünkü bu adada hiç bir zaman adalılar egemen olmamıştır.

Üçlü zirve Londra'da 18.02.1959'da yapılacaktır. İşte bu toplantı Türkiye Başbakanı Menderes’in de uçağının düşmesine vesile olan toplantıdır. Başbakan Adnan Menderes ve heyeti toplantı için uçakla Londra'ya gidiyordu. İngiltere'de aşırı sis vardı, görüş mesafesi gittikçe azalıyordu ve 'TC-SEV' uçağı düştü. Ters dönüp ortadan ikiye bölündü. Londra Surrey bölgesindeki ormana düşen uçaktan Adnan Menderes hafif yaralarla kurtuldu. Aynı uçak kazasında tam 14 ölü vardı. Olay tam bir mucizeydi. Kazanın ardından hastaneye kaldırılan Türkiye Başbakanı ve diğer yaralılar büyük bir şok yaşıyordu. Böyle bir olayın ardından görüşmelerin askıya alınacağı düşünülüyordu ancak öyle olmadı. Kaza nedeniyle bir gün ertelenen toplantı 19.2.1959’da Menderes’in hastane odasında Menderes yatakta olduğu halde imzalandı. Menderes anlaşma metnini okuyabilmek için uçak kazasında kırılan gözlüğü yerine başka bir yakın gözlüğü talep etmişti. İşte Mc Milan, Karamanlis ve Menderes o günlerde Kıbrıs Cumhuriyeti antlaşmasını böylesine ilginç şartlarda imzalamışlardı.

Yani yıldızlar aynı hizaya gelmişse ve kader ağlarını örmüşse olmaması için geriye hiç bir neden kalmaz.

1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nden sonra adada çok sular ve kanlar aktı. İki toplum da bol miktarda kin ve nefret biriktirdi. Hem adada hem de ada hariçlerinde yüzlerce masalar kuruldu, bozuldu. Yine de barış güvercini ada simalarında hep kendini gösterdi.

Şimdi barışı özlediğimiz ve beklediğimiz bir başka kıştayız. Akıncı ve Anastasiadis iki Kıbrıslı toplumun bağrından çıkan, toplumlarının arzu ve isteklerini en iyi bilebilecek olan iki Kıbrıslı lider. Ama biz Kıbrıslılar çok iyi biliyoruz ki; bu adadaki savaşın da barışın da aktörleri hiç bir zaman Kıbrıslılar olmamıştır. Tıpkı hiç bir zaman egemenleri olamadıkları gibi...

Yine de umut edelim ki yıldızlar bir kez daha adalılar için yan yana gelsin...

Barış güvercinleri gagalarındaki zeytin dallarını ada üzerine salıversin...

İki toplumun da geleceğini aydınlatacak güneş Afrodit’in adasında hiç solmayacak şekilde doğsun.