Akaryakıta zam için çok bağırmıyorum ve hükümeti doğrudan suçlamıyorum.
Muhtemelen zorunludur.
Çünkü ne dünya petrol fiyatlarını kontrol şansı var, ne de Türk Lirası’nı…
Peki, akraba istihdamı, üst kademe yöneticisi atama doyumsuzluğu, kamusal kaynakları tüketme savurganlığı da zorunlu mu?
* * *
Asgari ücret artık hayata yetmiyor, sefalet ücretine dönüşüyor giderek.
Üstelik şu acı gerçeği görüyorum, eğer asgari ücret artarsa, muhtemelen çok sayıda işveren bu maaşı ödeyemez duruma gelecek.
İşsizlik de artacak.
Kamu maliyesine benzemiyor çünkü…
Üç ayda 257 milyon açık var kamu bütçesinde, ancak, “dipsiz kuyu” misali çekiliyor para!
O kuyunun dibinde yoksullar var.
* * *
O zaman hayatı ucuzlatmak gerekiyor.
Bunun için de ne kadar gereksiz yük varsa sırtımızdan atmak!
Kamu maliyesi açık veriyor ama buna rağmen istihdamlar sürüyor, üst kademe yöneticileri artıyor, emekli ikramiyeleri katmerleniyor, ek mesailer durmak bilmiyor, kimi özel işletmelere uygulanan imtiyazlara yenileri ekleniyor.
* * *
Bu devletin farklı makamlarını işgal edenler “para” mı basıyor?
Yok!
Evlerinde “darphane” olmadığına göre bu “zevki” yoksulların sırtından yapıyorlar.
Bakanın dünürü, başbakanın kız kardeşi, başkanın kızının arkadaşı, ilçe başkanının dayısının oğlunu aslında biz ödüyoruz.
İstihdam da istihdam…
Müdürlük de müdürlük…
Bunun acısı yeni doğan bebeklerin sırtında olacak.
* * *
İyi de dar gelirlinin alım gücü ne olacak?
Şu lanet, haksız ve adaletsiz vergi yükünden kurtulmak gündeme gelince derin bir sessizlikle yüzleşiyoruz.
Yoksulların sırtından genel bütçeyi tamamlıyor, ne vergi yüküne dokunuyorlar, ne de el atıyorlar, varlıklı insanların cebine!
* * *
Bir dolu hizmet üretmeyen, alın teri dökmeyen, aldığı paranın karşılığını asla vermeyen insanı doyurmak ve yine dünya kadar hatırlıya imtiyaz dağıtmak için binlerce yoksulun tepesine dolaylı vergilerle basılıyor.
Çocuğun okul çantasından bebeğin bezine, ayağındaki terlikten sofrandaki peynire kadar bir dolu dolaylı vergi var; yoksul, orta sınıf, varlıklı, zengin ayırmadan…
* * *
Peki zenginler ne oluyor?
İnatla ve ısrarla gizleniyor, bir milyon liranın üzerindeki mevduatlar kaç kişiye aittir.
Borçlar açıklanıyor ama varlıklar hakkında ses yok!
* * *
Bir de kendi gösterişli hayatlarını korumak pahasına, kamusal hizmet üretmeleri için vergilerimizle ödediğimiz, ancak, piyasada yasa dışı özel iş yapanlar var.
Yıllardır örgütlü bir ayrıcalık gösteriliyor bu insanlara!
Her biri, evine ‘asgari ücreti’ zorlukla götüren bir başkasının ekmeğine ortak olurken…
* * *
Petrol piyasasını dünya yönetiyor.
Ada yarısındaki haksızlık, eşitsizlik, adaletsizlik, riyakarlık, kaypaklık, arsızlık piyasasını ise siz!
O koltuklara baskıyla, talimatla, darbeyle gelenler!
Her defasında bir “yıkım” bırakarak gidenler!