Yeni Kıbrıs Partisi (YKP) Parti Meclisi, seçim sürecindeki tavrını belirledi, “Kıbrıslı Türklerin toplumsal varlığının devamı tehlike altındadır ve bu süreç Türkiye’nin, adanın kuzeyinde İslamcı bir rejimi yerleştirmekle ilgili müdahaleleriyle birlikte yol almaktadır.” görüşü öne çıktı.
Seçim süreçlerini rejimin deşifre edildiği bir araç olarak kullandıklarını belirten YKP, “Ortak yurdumuza barışın gelmesi ve etnik değil, Kıbrıs yurttaşlığı kimliği ile hukukun üstünlüğünün egemen olduğu, demokratik laik bir yaşam için birlikte mücadele etmenin zorunlu olduğu bu sürecin gerçekleri ile hareket edilmesi gerektiğinin” altını çizdi.
YKP doğrudan bir adayın ismini işaret etmedi, “TC yönetimleri Kıbrıs’ın kuzeyini kuşatma altına almış ve bu hedefe ulaşmak için tüm tedbirleri geliştirmiş, geliştirmeye de devam etmektedirler” iddiasını ortaya koydu.
YKP Parti Meclisi açıklamasında, “Her seçimi kendi koşulları içerisinde değerlendiren YKP, Kıbrıslı Türk solunun demokratların, barış talebi olanların örgütlenme kapasitesi, halkın beklentileri ve Kıbrıs sorununun acil çözümü için ortak bir mücadelenin oluşturulması gereğinden hareket eder” dendi.
YKP Parti Meclisi şu 8 kararı aldı:
1. BM Genel Sekreteri Guterres’in de açıkladığı gibi, Kıbrıs’ta günümüze kadar varılan mutabakatlar da göstermektedir ki masada yalnızca federal çözüm konuşulmaktadır. Bu nedenle YKP sol bir parti olarak, Kıbrıs sorununda kısa dönemde federal bir Kıbrıs, uzun dönemde sosyalist ortak yurt lehine bir çözümün önemine vurgu yapar. YKP, garantörlüğün kaldırılacağı, yeni bir iç güvenlik sisteminin kurulacağı, duvarlarla, tel örgülerle çevrilmiş değil kağıt üzerinde idari sınırı olan iki bölgeli, etnik ayrımları derinleştirmeyen anlayışı, çok kültürlülüğü, yurttaşlık temelli demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü ön plana çıkaran, sayısal değil siyasal eşitlik temelinde iki toplumlu federal devlete giderken Guterres Belgesi temelinde bir çerçeve antlaşmasının imzalanmasının çözüm sürecine yapacağı katkının altını çizer… Nihai bir çözüme ulaşıncaya kadar mutabakata varılacak ara antlaşmalarla Kıbrıslıların yaşamını kolaylaştırıcı yeni geçiş noktaları, asker çekilmesi, ortak araç sigortası gibi güven artırıcı önlemlerin hayata geçirilmesi için de mücadelenin önemine vurgu yapar.
2. Erdoğan ve AKP kurmaylarının federasyondan vazgeçip alternatif olarak öne sürmeye çalıştıkları adanın kalıcı bölünmesine yol açacak “iki devletli çözüm” alternatifi hiçbir şekilde BM’nin gündeminde değildir. Ankara’nın da talimatıyla önerilen iki devletliliği savunan adaylar adanın taksiminden ve Türkiye’ye bağlanmasından başka bir amaca hizmet etmezler ve bu nedenle de YKP halkı bu adaylara oy vermemeye çağırır. YKP, Türkiye’den gelen insanların geliş yerlerini temel alarak ırkçı, ayrımcı, faşist politika izleyen TC elçiliği destekli siyasi partilerin de aday göstermesinin tehlikesinin altını çizer, anti-faşist mücadelenin önemine vurgu yapar.
3. YKP, Doğu Akdeniz’deki doğal gaz yataklarının, “adadaki çözümsüzlüğün suçunu karşı tarafa yükleme bahanesine ve savaş gerilimini artıran demeçlere dönüştürülmesine” karşı çıkar, doğalgaz haklarının uluslararası hukuka ve komşu devletlerin haklarına uygun çözümünü destekler, ekolojik felakete neden olmayacak, çevresel olarak da sürdürülebilir bir üretim ve paylaşım modelini savunur.
4. 1949 Cenevre Konvansiyonun 49. maddesine aykırı bir biçimde 1974’ten beridir adaya taşınan nüfusla değiştirilmekte olan demografik yapı ve tapu kayıtlarının yanı sıra, YKP, şu ana kadar mecliste hiçbir siyasal partinin dert edip de üzerine gitmediği nüfus ve insan envanteri üzerine açıklama yapılmasını talep eder. YKP, uluslararası gözlemciler nezdinde nüfus sayımı talebini bir kez daha dile getirir. YKP, nüfus taşınması ve sonrasında vatandaşlık verilmesi ile demografik yapının geri dönülemeyecek şekilde değiştirilmesine hizmet eden TC’nin toplum mühendisliğine karşı mücadele edilmesini öncelikle hedefleri arasında görür.
5. YKP, kuruluşundan hemen sonraki dönemde seçime katılarak tavrını ortaya koymuş, “talimatla yönetilmeye hayır”, “bu memleket bizim, biz yöneteceğiz” temel ilkesi ile adaylar göstermiştir. Daha sonraki süreçte TC’nin asker sivil kurumlarının her şeye müdahaleleri, ağırlaşan koşullar içinde ise ikinci dönemde halkı, tepkilerini ortaya koyması için sandığa gitmemeye, seçimleri boykot etmeye çağırmıştı. Böylesi süreçlerde YKP, demografik yapının değiştirilmemesi, demokratikleşme ve sivilleşme için Anayasa’nın geçici 10. Maddesinin de yürürlükten kaldırılması gibi taleplerini de sürekli olarak gündeme taşımıştır. YKP, seçimlerde aday göstererek taraf olsun ya da seçimleri boykot etsin, her iki halde de seçim süreçlerini rejimin deşifre edildiği bir araç olarak kullanmıştır. Bugün yeni bir aşama içindeyiz. YKP, ortak yurdumuza barışın gelmesi ve etnik değil, Kıbrıs yurttaşlığı kimliği ile hukukun üstünlüğünün egemen olduğu, demokratik laik bir yaşam için birlikte mücadele etmenin zorunlu olduğu bu sürecin gerçekleri ile hareket edilmesi gerektiğinin altını çizer.
6. Bir Afrika Atasözü der ki; “Aslan, ceylan, sırtlan, zebra yan yana koşuyorsa, orman yanıyor demektir!” Artık net olarak herkesin de gördüğü gibi Kıbrıslı Türklerin toplumsal varlığının devamı tehlike altındadır ve bu süreç Türkiye’nin, adanın kuzeyinde İslamcı bir rejimi yerleştirmekle ilgili müdahaleleriyle birlikte yol almaktadır.
7. YKP, Kıbrıs’ta çözüme ancak ve ancak tüm Kıbrıslıların kolektif mücadele ve dayanışması ile ulaşılabileceğine vurgu yapar. YKP, halkın katılmadığı, sahip çıkmadığı ve şeffaf bir biçimde bilgilendirilmediği bir çözüm sürecinde hem çözümün hem de barışın kalıcılığına inanmaz. Çözüm sürecinin gücünü ve yetkisini halktan almasına, toplum liderlerinin de halkla birlikte çözüme hazırlanması gerektiğine inanır…
8. Türkiye’deki siyasal İslam’ın son yıllarda adanın kuzeyinde yaşamın pek çok alanında artan müdahalelerine ve Ortadoğu’daki savaş gerginliğine bağlı olarak da Kıbrıslıların, Türkiye ve Yunanistan halklarıyla dayanışması gerektiğinin altını çizer.