Yol gösterici tavır ve bilmişlik

Cenk Mutluyakalı

Bir "hata" oldu.
Ya da örgütlü bir ihmal…
Cinsiyet kotası için “matematik” tutmadı!

***

Yüksek Mahkeme'nin yol gösterici olmasını beklerdim.
İlçe seçim memurlarının…
- Acaba ilk kim farkına vardı?-

Her başvuruda öyle değil mi?
Belgelerinizi toplarsınız, gidersiniz, birisi gözden geçirir ve sizi uyarır:
“Şu eksiğin var, tamamla gel!”

Hepimiz, özel hayatlarımızda defalarca yaşadık bunu...
Ortada bir “suç” yok!
Kimseyi yaralamıyor, kandırmıyor, çalmıyor, dolandırmıyor, sömürmüyorsunuz.
Ne olurdu, önceden bir uyarı yapılsa da "bir yanlış hesap yaptınız sanırım" denseydi...
“Bunu bir gözden geçiriniz” denseydi önceden…
Ya da…
“Bir yanlış hesap var, ne yapalım” diye çözüm üretilseydi…

Olmadı!
Yanlışa yanlış eklendi, doğruya öyle ulaşıldı böylece...
Siyasete yüklediğimiz sorumluluk bu değil mi?
“Sorun varsa, çöz.”
Çözdüler!

***

Siyasetimiz kurumsallaşmış değil, bunu da gördük.
Çünkü ülke öyle değil…
Öyle gelişmiş bir ülke değiliz biz…
Kendini "devlet" olarak takdim eden bir yapı var ama işler "rastgele" ilerliyor.
Kişilerin performansına, inisiyatifine, yeteneğine, iyi niyetine bakıyor.
Vasatlık teslim almış hayatlarımızı...

***

Ayrıca siyasetin "çokbilmişlik" yönü de malum!

Her nedense, birileri, bir makama seçilmiş ya da görevlendirilmişse, siyasi bir statü kazanıldığı andan itibaren o "bilmişlik" gömleği giyiliyor.
Siyaset belirlemek yerine pratik belirleme sevdası kabarıyor.

Her kararı onlar verecek.
Hukuktan da anlıyorlar, görsel tasarımdan da...
Mimariyi de biliyorlar, ziraatı da!
Hem uçak hem yol mühendisi olabiliyor çoğu!
Elbette istisnalar var ama bu "çokbilmişlik" halleri güç zehirlenmesinin birincil belirtisi olarak kendini gösteriyor.

***

Yine de bu krizde yol gösterici, iyileştirici, uyarıcı bir tavır olmalıydı diye düşünüyorum.