Kıbrıs sorunu çözülemez bir sorun değil. İki tarafta da istek ve iyi niyet varsa bu sorun kısa sürede çözülebilir. Konu ile ilgili hemen herşey konuşuldu, tarafların talepleri biliniyor, bunların al-ver’le aşılabileceği de biliniyor.
Yabancı gözlemciler Kıbrıs sorununun dünyanın en rahat çözülebilecek konulardan biri olduğunu, asıl tehlikenin statükonun giderek kalıcılaşması olduğunu uzun zamandan bu yana tekrarlıyorlar.
5 yıllık Eroğlu döneminde niyet olmadığı için ilerleme de olmadı. Akıncı’nın cumhurbaşkanı seçilmesiyle birlikte kesilen görüşmeler de yeniden başladı.
Müzakereci olarak Talat döneminin müzakerecisi Özdil Nami’yi atayan Akıncı iyi bir başlangıç yaptı. Dahası Eroğlu döneminde imzalanan ortak açıklamanın arka plandaki mimarları olan Nami ile Mavroyannis’in müzakere masasına karşılıklı oturması tarama sürecinin erken bitirilmesini sağladı.
Peki ne aşamaya gelindi?
Benim derlediğim bilgilere göre;
1- Tarama süreci tamamlandı. Talat-Hristofyas döneminde hazırlanan 3 renkli rapor, yani uzlaşılan konular siyah kalemle, Türk tarafı önerileri kırmızı kalemle, Rum tarafı önerileri de mavi kalemle yazılmış olan rapor bu süreçte yeniden üzerinden geçilmiş oldu. Bu noktada ufak bir iki konu dışında hemen hemen tam uzlaşı sağlandı.
2- Mülkiyet başlığı Talat-Hristofyas döneminde kalınan yerden yeniden konuşuldu. Ana prensipte yani “mülkiyet sorununun Takas, Tazminat ve İade” yöntemleri ile çözülebileceği konusunda iki taraf uzlaştı. Detaylar önümüzdeki günlerde mülkiyet komiteleri oluşturularak görüşülecek.
3- Yönetim ve Güç Paylaşımı, AB ile ilişkiler, Ekonomi başlıklarında zaten önceden genel olarak tarafların görüşleri birbirine yakındı, bu yeniden teyit edildi.
4- Mülkiyet başlığı üzerinde yeterli ilerleme sağlanırsa geriye 2 başlık kalıyor. Toprak ve Garantiler.
5- Bu iki konu “Çok Taraflı bir Toplantıda” ele alınabilir. Çok taraflı toplantıdan kasıt, BM gözetiminde 3 garantör ülke, Kıbrıs Türk ve Rum tarafının katılımı ile gerçekleşecek bir toplantıdır.
6- Bu toplantı muhtemelen, eğer taraflar iyi çalışarak Eylül öncesi yeterli ilerlemeyi sağlayabilirse Eylül ayı BM genel kurulu sırasında bütün tarafların Newyork’ta olacağı nedeniyle Eylül’de olması planlanıyor.
7- Rum tarafı bu konuda biraz temkinli davranıyor. Anladığım kadarıyla Rum tarafı sürecin hızlı ilerlemesi konusunda sıkıntılıdır. Bu nedenle Eylül ayında böyle bir toplantı gerçekleşmeyebilir.
8- Bu durumda B planı bunun yılbaşından önce mutlaka gerçekleşmesidir. BM bu konuda çok isteklidir. Çünkü BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon’un görev süresi önümüzdeki yıl doluyor. Bu nedenle kendi hanesine Kıbrıs sorununu çözen lider, olmazsa çözüm aşamasına getiren kişi olarak yazılması elbette genel sekreteri mutlu eder.
9- Rum tarafı çözüm konusunda isteklidir. Sorunların çözümü için iyi niyetle çabalamaktadır. Ancak erken çözüm konusunda sıkıntılıdır. Özellikle Rum tarafında sesleri güçlerinden fazla çıkan küçük partiler Anastasiadis’i ve ekibini sıkıntıya sokuyor.
Bu bağlamda sürecin ilerlemesi büyük partilerin işbirliği ile sağlanabilir. Bu hem güneyde, hem de kuzeyde geçerlidir. Güneyde iki büyük parti Disi ile Akel, kuzeyde de CTP ile UBP’nin çözüm amacına dönük işbirliği çözümü yakınlaştırır.
Hatta bu 4 partinin biraraya gelerek görüşme masasındaki liderlere yardımcı olmaları da çözüm sürecini hızlandırır diye düşünüyorum. Böyle bir işbirliği özellikle erken çözüm konusunda sıkıntılı olan Rum tarafını ve Anastasiadis’i erken çözüme motive edebilir.