İyisi mi bu “Acil Durum Hastanesi”ni yıkalım biz!
Kimse o hastaneye "taşınmak" istemiyor.
Sonra eylem, bağırma, gösteri: “Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi'ne sığmıyoruz.”
***
“Çoğu zaman hastaların dakikalar içerisinde ameliyata alınması ve çok kısa bir süre içerisinde müdahale edilmesi gerekebilir” diyor hekimler, imza topluyor; “Yoğun Bakım Ünitesi olmayan bir hastaneye taşınmayız” diyor servisler…
Şunu anlamıyorum.
Her gün, yüzlerce hekim, Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi'nden özel kliniklere, hastanelere, merkezlere koşa koşa gidiyor, ameliyat da yapıyor, hasta da bakıyor.
Buralarda “Yoğun Bakın Ünitesi” var mı?
Devlet hastanesinin hemen "dibindeki" merkeze taşınmak sorun oluyor.
‘Acil Durum Hastanesi’nde yoğun bakım ünitesi, ileri tanı cihazları ve ameliyathaneler de ayrıca mevcut…
Ne yok?
Doktor yok!
“Yeterli sayıda uzman yok” denen bildirinin altına aynı branştan on uzman imza atıyor.
***
Kardiyoloji doktorları istemez, kadın doğumcular istemez, kimse kendi düzenini değiştirmek ve taşınmak istemez ama tümü, her gün, kendi özel kliniklerine, kendi özel hastanelerine taşınır, dururlar.
"Acil Durum Hastanesi"nde doğum yapılamıyor ama yolun karşısındaki özel hastanede yapılabiliyor örneğin!
Devlet Hastanesi'ndeki aynı doktor, yolun karşısına geçiyor, doğum da yapıyor, ameliyat da ve o zaman "yoğun bakım" sorgulamıyor.
İş halka ücretsiz hizmet sunan kamu hastanelerine geldi mi başka bir gözle bakılıyor.
***
Yıllardır ama yıllardır, ortak bir "oyun"u yazıyor, yönetiyor, oynuyor, bağırıyor hekimi de vekili de bakanı da sendikacısı da… İktidarı da muhalifi de... İtiraz ederseniz eğer dışlanıyorsunuz hemen…
Hepsi hepsi kamusal ve ücretsiz sağlık hakkını savunuyorum, ticarileşmeye ve ikiyüzlülüğe karşı ama nafile...
Sağlık statükosu siyaseti de kuşatmış, sivil toplumu da!
Maalesef yüzünü "hastalara" dönmeyen bir anlayış var.
***
Kamusal hekimlerin özelde hasta bakmasını yasaklayan Anayasa Mahkemesi kararını atlamak için Kamu Sağlık Kurumları Ücretler Tarifesi’ni düzenlediler.
Güya tüm klinikler "devlet hastanesi" oldu (!)
O zaman kimse de imza toplamadı...
Aman ha, yoğun bakım, anestezi, acil!
Hepsi de uzlaştı, bakanı, hekimi, vekili, sendikacısı...
Kamuda görevli hekimlerin devlet hastanelerinde veya özel klinik ve hastanelerde görev yapması için tüzük yapılırken kimse "bilimsel kriter" tartışmadı.
Ne hasta sayısı, ne yoğun bakım, ne altyapı…
Hem de "mesai saati" dışında değil sadece...
Mesai saati içinde de...
***
Bu tartışmadan haklı çıkma ihtimalim yoktur çünkü canınızı avuçlarına emanet ettiğiniz insanlar size milyon gerekçe sıralayabilir. Dr. Burhan Nalbantoğlu Hastanesi’nin kendimizi en güvende hissedeceğimiz yer olması gereği de ayrıca ortada durur.
***
Geçenlerde kamuda 60 yeni hekim kadrolandı, ne de iyi oldu.
"Tam Gün Sağlık" konuşuluyor mu peki?
"En azından tam mesai..."
Yani biri hasta öğlen saat 3 ya da 4 gibi de "randevu" ile poliklinik hizmetini alabilmeli...
İllaki sabah dokuzdan öğlen on iki buçuğa sıkışmadan...
Acil'e gitmek zorunda kalmadan...
Doktorla yüz yüze konuşacak zamanı bulabilmeli hasta…
“Senin ameliyatını dışarıda yapmamız gerekiyor, bunun karşılığı da beş bin euro’dur” diyen bir hekime bunun nedenlerini sorabilmeli…
***
Güneyde ne oldu?
Tüm devlet hastanelerinin çalışma saatleri öğleden sonrayı da kapsayacak şekilde uzatıldı.
Yurttaşlar 07.30-15.00 ve 15.30-18.30 saatleri arasında telefonla veya internet yoluyla uzman doktorlardan randevu alabilecekler.
Tüm uzman doktorların çalışma çizelgeleri de haftalık olarak internet üzerinden duyurulabilecek.
Bu!