Çevre ve Doğal Kaynaklar Bakanı Hamit Bakırcı’nın, ‘Türkiye’den gelecek suyu yönetebilecek durumda değiliz, bu nedenle Türkiye’nin özelleştirme yönünde yaptığı öneriyi destekliyoruz’ mealindeki açıklamasına, CTP içerisinden yoğun biçimde tepki gelmeye devam ediyor.
Gerek Bakırcı’nın, ‘yönetecek durumda değiliz’ dediği kısma...
Gerekse bir yıldır sürdürdüğü görevi boyunca, suyun yönetimi konusunda gerekli hazırlığı ‘yapmamış olması’ noktasına.
Eleştirilere katılmakla beraber, CTP’nin son dönemde sıkça başvurduğu bu eleştiri ‘yöntemini’ yadırgadığımı da söyleme ve şu birkaç soruyu sorma ihtiyacındayım:
• CTP, bu hükümetin bir parçası mı, değil mi?
• CTP, bu hükümetin bir parçası olmakla kalmayıp, daha da önemlisi bu hükümetin büyük ortağı değil mi?
• İlgili bakanlık, Demokrat Parti’nin uhdesinde bir bakanlık olsa da, kabinenin başı olan Başbakan, özelde ayrı ayrı bütün bakanlıkların, genelde ise hükümetin icraatından birinci derecede sorumlu olan mevkiin sahibi değil mi ve bu mevki, CTP’nin uhdesinde değil mi?
Bütün bu soruların yanıtı ‘Evet’...
Oysa CTP, sanki bu hükümetin büyük ortağı değil de, hükümeti eleştiren ana muhalefet partisi!
Böylesi önemli bir konuda, hükümetin büyük ortağının hiçbir sorumluluğu, hiçbir yaptırımı yok mu?
CTP’nin, suyun yönetimi konusundaki tavrı, parti tüzüğünde yazan ‘temennilerden’ mi ibaret?
Kimse kusura bakmasın ama, yumurta kapıya dayanınca, toplumun önüne çıkıp da ilgili bakana ‘neden hazırlık yapmadın?’ diye sormak, popülizmdir.
Bu aşamada bu soruyu muhalefetteki UBP sorabilir...
Bu aşamada bu soruyu muhalefetteki TDP de sorabilir...
Ama iktidardaki CTP soramaz!
Çünkü Eylül 2013’te Cumhuriyet Meclisi’nde okunan hükümet programının ikinci maddesinde ‘kendi kendini yönetme’ vaadinde bulunan bir hükümetin bir bakanı olan Bakırcı’nın, ‘yönetemeyiz’ demesi ne kadar büyük bir siyasi gaf ise, CTP’nin bu ve benzeri olaylara bu kadar ‘dışardan’ yaklaşması da o kadar büyük bir yönetim sorunudur.
Eğer koalisyonlar, birbirinden tam bağımsız parçalardan oluşuyorsa, o zaman tek bir ‘Başbakan’ çok da anlamlı olmasa gerek.
Ve tam da bu noktada, ‘yönetemeyiz’ diyen Hamit Bakırcı’yı dün, “Yönetemeyiz diyen insanların yönetime gelmesinin ülke açısından bir felakettir. Sayın Bakırcı'nın yerinde olsam yönetmeyeceğim yerde olmazdım” sözleriyle eleştiren CTP Genel Sekreteri Kutlay Erk’e, ‘yönetemeyeceğiniz hükümette neden duruyorsunuz?’ diye sorma ihtiyacı ortaya çıkar.