14 otobüs Hala Sultan’a gitti.
604 kişi.
Üç gün önce kuzeye gelememişlerdi.
Ay Mamas ayini yasaktı.
“Sonra geliniz” demiştik...
Dalga geçercesine!
“Kutsal Günleri Erteleme Bakanlığı” böylesine spastik bir tavır içerisine girmişti.
Herkes ayıpladı.
Kimseler üzerine almadı.
***
Dünyanın bir başka yerinde, Kıbrıs’ı gözlemleyen bir “yabancı” olsaydınız eğer...
Ne düşünürdünüz?
Plaj açıyorsunuz “barikat” var!
Barikattan geçmek için de şart:
“Ya TC kimliği göstereceksiniz, ya KKTC.”
Avrupa Birliği yurttaşı olsanız da nafile!
Ayin var, gidemiyorsunuz.
Mülkiyet hakkına saygı yok.
Din özgürlüğüne hürmet yok.
Plaja girerken dahi “ırk ayırımı” var.
Ortaçağ gibi!
Yontma “KKTC” devri (!)
***
Ne düşünürdünüz?
Dünyanın bir yerinde, bir “yabancı” olsanız.
Tüm bu gelişmeleri okuduğunuz zaman “Bu ülke işgal altında” deseler, tepkiniz ne olurdu?
- “Bunlar gerici.”
- “Bunların bağnaz.”
- “Bunlar medeniyetten uzak.”
Tüm bunlar aklınızdan geçerdi.
***
Kıbrıslı Türkler bu imajı hak etmiyor.
Ve Kıbrıs’ın kuzeyini “kötülemek” için de herhangi bir “düşman”a gerek kalmıyor.
Ada yarısını yönetenler o kadar “ustalıkla” yapıyorlar ki “karşıt propaganda”yı...
Bir başkasına ihtiyaç yok!
“Profesyonelce” didikliyorlar.
- “Öylesine kararlar al ki, dünya alemin gözünde rezil rüzva olalım.”
Bunu başarıyorlar.
***
“Biz sahte devlet değiliz” diyor, güneyden sesler!
Mesele gerçeklik veya sahtelikle ilgili değil.
İnsanlıkla ilgili.
İnsan haklarına, özgürlüklere, barış kültürüne, medeniyete ne kadar yakın ya da uzak olduğumuzu
gösteriyoruz.
“Hınç” için temel kazıyorlar.
“Ayrılık” için tuğla örüyorlar.
Tarihe ve boyunlarına “utanç” asıyorlar.
Hak etmiyoruz.