“Türkiye’nin dayattığı ekonomik pakete karşı kitlesel bir tepki örgütleyen Kıbrıslı Türkler, tam da müzakerelerin sürdüğü bir noktada çözüm sürecini topyekûn imha etmekle de kalmayıp adayı büyük bir çatışmanın ortasında bırakacak kriz karşısında derin bir sessizlik içerisindeler. Sadece hidrokarbon meselesi de değil, olası bir Türkiye-Rum Yönetimi çatışmasından çok daha ürkütücü olan Türkiye-İsrail gerilimi de barış güçlerinin inisiyatif üstlenmek için harekete geçirmeye yetmiyor. Tuhaf!”
Yazarımız Sinan Dirlik son yazısında bunları söylüyor. Barış Güçleri’nin Kıbrıs’ta son gelişmeler karşısında tepkisiz kaldığına dikkat çekiyor ve şaşkınlığını belirtiyor. Sinan Dirlik’le köşelerden bir çatışma yaratmak için değil buraya alıntı yapmam… Aksine katılıyorum ama bu yoruma katılırken de biraz anlayış bekliyorum. Bu toplum artık ‘yorgun’. Bir yıllık, üç yıllık, beş yıllık bir mücadele değil bu toplumun verdiği… Ben doğduğumdan beri yani 1963’ten beri farklı mücadeleler içinde büyüdüm. Bu yılların önceleri de var. Biz ve bizim nesiller zamanla değişen farklı mücadeleler içinden geçerken şimdi çocuklarımız da bu mücadelenin içine doğdular ve bu keşmekeşin içinde büyüyorlar.
Böl ve yönet politikaları Kıbrıs’taki iki toplumu birbirine düşürdü, toplumlar arası savaşlarda bu toplumun bireyleri hep vardı. 74 oldu, ganimet düzeni içinde bu toplum savaş verdi. Ganimetin ardından işsizlikle, haksızlıkla, partizanlıkla uğraştı, uğraşmaya da devam ediyor. Bir kısım insan “bizden” oldu, bir kısım “bizden değilsin” oldu. Kültürünü korumaya çalıştı, emeğini, haklarını ama hepsi de törpülendi, budandı, kalmadı. Bir ağacı budama adı altında gövdesinin dibinden kesilmesi gibi bu toplumu da böyle budadılar. Derman mı kaldı tepki vermek için, savaşmak için, inisiyatif üstlenmek için… Ne yazık ki çoktan kaybettik bu gücü… Yerlerde sürünüyor mücadele azmi…
Bu toplum artık yorgun. 50 yıldır, 60 yıldır sürekli bir şeylere karşı durmak, tepki koymak, daha iyi bir yaşam için savaşmak yoruyor insanı… Bu süreci yaşayanlar çocukları için, torunları için sorunsuz bir yaşam kurmanın derdine düştüler artık. “Ama gelişen olaylara tepki koymadan sorunsuz hayat nasıl sağlanır” gibi bir soru haklı olarak hemen gelebilir bu anlatımın ardından… Artık bu soruyu da geçti bu toplum… Sormuyor artık. Sadece gününü yaşamaya çalışıyor. Ne yazık ki toplumun durumu bu.
Baksanız Türkiye’de devletin televizyonundaki dizilerde bile Kıbrıslılar kapıcı artık… Bize oralardan bakış bu. Kuzeyimizdeki güç ekonomisini, kültürünü, yaşamını, planlarını, nüfusunu buraya aktarırken artık bize Doğu Anadolu’nun bir bölgesindeki okumamış, cahil, bilgisiz, zavallı, yardıma muhtaç insanlar muamelesi yapılıyor. TRT’de başlayan diziyle ilgili Pazar gün adres kıbrıs’ta çıkan yazımdan sonra telefonum susmadı. Konuyla ilgili daha fazla yazmak, daha fazla tepki koymak gerektiği söylendi. Yazıyorum, bize layık görülen payeyi! anlatabilmek için… Tepki koyacak o kadar konu, o kadar dayatma, o kadar haksızlık var ki… Haklısın, sonuna kadar haklısın Sinan Dirlik. Tepki koymak gerek. Ama hangisine? Sıraya koyacak o kadar sorun var ki! Sıra bozuldu, bu toplum yoruldu artık.