Hâlâ “nüfusumuz kaç?” tartışması yapabilecek bir düzeydeyiz ne yazık ki!
800,000’di, 600,000’di, 300,000’di der farklı ağızlar…
“Ne 1000’i be, 1 milyon olduk” der başkaları…
En son 374 bin olarak açıklandı resmi ağızdan…
Bu rakamın 252 bini KKTC vatandaşı dendi.
Yine tatmin olmadı kamuoyu…
Nerde bunun öğrencisi, nerde askeri, nerde işçisi, nerde kaçağı diye soruldu.
Bunlar haklı sorular çünkü öğrenci sayısı üniversiteler tarafından 102 bin olarak açıklarken, Bakan bu sayıyı 59 bin olarak veriyor.
Böyle olunca verilen rakamlar da inandırıcı olmuyor tabii ki…
Biz yine tartışmaya devam ediyoruz.
Nüfusumuz tam olarak kaç yine bilmiyoruz.
***
Hâlâ döviz indiydi, çıktıydı, TL eridiydi telaşı yaşıyoruz.
TL’yi kullanıyoruz ama biz kontrol edemiyoruz.
Maaşlara biraz zam geliyor, hop döviz fırlıyor…
Verilen zam da eriyip gidiyor.
“Biraz rahatladım” demeye çalışırken, ağızdaki sözcük daha bitmeden TL eriyor.
Bütün gün neredeyse döviz hareketlerini takip ediyoruz, bankalarda kasalarımız para doluymuş gibi…
Oysa arabama benzini bugün kaç litre koyabilirim, eve tüp gazı bugün kaça alabilirim, markette çantamı kaça doldurabilirim takibi bu…
Zaman geçiyor, herkes eğitimini almadan ‘alaylı ekonomist’ oluyor!
***
Elektrik ne olacak, telefonlar nasıl çalışacak diye soruyoruz sürekli…
Elektriğe 3 zamanlı tarife geliyor.
Yetkililer artan maliyetlere çare arıyor…
Çare ararken vatandaş bundan etkileniyor…
1 Nisan’da başlayacak uygulama aslında çoğu gelişmiş ülkede de uygulanıyor.
Ancak alışılmışlık, yeni uygulamaları kabul etmeyecek düzeyde…
Ucuz saatlerde kullanım olabilir mi?
Yani saat 22.00’den sonra çamaşır, bulaşık makinelerinin kullanılma oranı artar mı?
Semaveri ısıtıp işten geldikten sonra duş alacak olanlar saat 22.00’yi bekleyebilir mi?
Bir apartmanda bir anda çalışacak makinelerin gürültüsü yaşamı olumsuz etkiler mi?
Ucuz tarife, alışkanlıkları değiştirir mi?
Peki ‘telefon’u özelleştirelim mi?
Yarı yarıya işletme verimli olur mu?
Cebimize, e-postamıza fatura gelir mi, internet hızlanır mı, yoksa hiçbir şey olmaz ama sadece ödeyeceğimiz para mı artar?
Şimdiki durumda vatandaş ‘telefon’un özelleştirilmesine ‘hayır’ demez ama ya çalışanlar!
Çalışanlar açısından sorun çıkmaz mı? Hükümet yeni bir ‘işsiz kalanlar’ sorunu yaşamaz mı?
Sorular çok.
***
Bu soruların ve sorunların olmadığı günler gelir mi?
Hiç sorunsuz bir memleket mümkün değil tabii ama birkaç kuruşluk vergi artışı için sokakları boş bırakmayan çalışanları, ülkeleri duydukça “biz kaşarlandık mı acaba!” diye sormadan duramıyorum.
Ne bir günde cepte eriyen para, ne on binlerce fazla vatandaşın nereden çıktığının belli olmaması, ne de başka bir şey…
Yorulduk galiba!