Doğal afetler her zaman acıyla yoğrulmuş insanları ardında bırakarak tarihimize acı bir gün olarak düşmektedir. Depremler, yangınlar yanında kasırgalar da bu acıyı yaratan doğal afetlerden biridir.
1943 yılının Kıbrısında böylesi bir acı yaşanmıştı. Baf’ın Arodez köyünü vuran kasırga, ardında ölümleri, acılı aileleri ve gözyaşlarını bırakmıştı.
2.Dünya savaşının hüküm sürdüğü o günlerde, bir İngiliz kolonisi olan Kıbrıs’taki yaşam, yoksulluğu da özellikle köy yerlerine dayatmaktaydı. Böylesi bir felaketin ardından ise, gerek köydeki insanların gerekse ada genelinde, felâkete uğramış insanlara yardım edebilmek için gönül birliği ortaya koymak büyük önem taşıyordu. Böylece basında yer alan bir haber-yorumla, Arodez köyündeki felâketzedelere dikkat çekilmek isteniyordu.
“Halkın Sesi, 15 Son Kanun (Ocak) 1943, syf:2
Muteber Halkın Sesi Çevirgenliğine
Muhterem okuyucuların dikkat nazarını Baf’ın Yukarı Arodez köyüne çekmek isterim. Sonkânun (Ocak ea) ayının 4’üncü Pazartesi gecesi sabaha doğru müthiş bir kasırga felâketine uğrıyan bu köyde 10 kadar ırkdaşımız kurban gittikten mada birkaç aile de tamamiyle perişan olmuşlardır. Felâkete uğrıyan bu ırkdaşlarımızın evleri tamamiyle bir taş yığını haline gelmiş ve içindeki eşya ve yiyecekleri dahi ya havaya savrılmış veyahut enkaz altında kalmıştır. Felâketten canlarını kurtarabilenler ise adeta çırılçıplak bir halde kurtulmuşlardır. Bu vaziyet karşısında bu çalışkan vatan ve millet mefhumunu kavrıyan din ve kan kardeşlerimize bir yardım eli uzatmak, onların elem ve acılarına ortak olmak hepimize düşen bir vazifedir. Hiç şüphe yoktur ki bu felâketzedeler bu yardım elini beklemektedirler.
Umarız ki Türk cemaati “devrilen dağları tekrar dikecektir.”
Hürmetlerimle
Ahmet Fehim
Kunduracı-Poli”
Ahmet Fehim bey bu içten yazısıyla toplum yüreğini ateşlemeyi başarmıştı. Yazıyı okuyanlar artık Arodez köyünde bir trajedinin yaşandığının farkına varmış, oradaki insanlarına nasıl yardım edebiliriz diye düşünmeye ve harekete geçmeye başlamıştı.
“Halkın Sesi, 17 Son Kanun (Ocak) 1943, syf:1
Halkın Sesi Müdürlüğüne
Sayın Bay;
15.1.43 tarihli kıymetli gazetenizde, kunduracı Bay Ahmet Fehim’in mektubu beni pek mütahassis etmiştir.
Maalesef bir teşkilâtımız olmadığından (Arodez) felâketzede kardeşlerimizin imdadına şimdiye kadar koşulmadığı pek acı bir hakikattir.
Değerli sütunlarınızda mümkün ise bu husus için bir yardım listesi açmanızı rica eder ve bu yardıma iştirak maksadıyle 1 lira gönderiyorum. Hürmetlerimi sunarım.
M. Seyfi Akdeniz
“Halkın Sesi”: Bir Türk köyünün uğradığı bu felâket karşısında bütün Kıbrıs Türklüğü Bay Seyfi Akdeniz’le hemefkârdır zannederiz.
Gazetemizin açtığı yardım listesi 6 Şubat 1943 tarihine kadar devam edecek ve alınacak ianeler bu sütunlarda neşredilecektir.
Düşününüz ki felâkete uğrayanlar kendi kardeşlerimizdir. Bunların acılarını dindirmek hepimize düşen millî bir borçtur. Toplanacak meblâğ yerinde bu felâkletzedelere tevzi edilecek ve sayın halkımız gazete ile haberdar edilecektir.
İanelerin “Halkın Sesi” müdürüyetine adres edilmesi rica olunur.
Bay Seyfi Akdeniz – 1 lira
Halkın Sesi müharriri Bay Yavuz – 1 lira
Halkın Sesi sahibi Dr. Fazıl Küçük – 1 lira.”
Kıbrıslı Türkleri bir araya getirecek, haklarını İngiliz yönetimine karşı koruyup, savunacak, birbirlerini desteklemek ve bir varlık-güç olabilecek nitelikte bir oluşuma maalesef daha o günlerde gidilememişti. Bundan dolayıdır ki Nisan 1943’te oluşmuna gidilen “Kıbrıs Adası Türk Azınlığı Kurumu, kısa adıyla KATAK, o günler için Kıbrıslı Türkler adına önemli bir adımdı.
Seyfi Akdeniz beyin başlattığı yardım fikrine hemen katılanlardan biri, Halkın Sesi gazetesi sahibi Dr. Küçük ve bir diğer ise gazete yazarlarından YAVUZ idi. Yavuz, konuyla ilgili yazısını, bu haberden iki gün sonra köşesinde okura sunuyordu...
“Halkın Sesi, 19 Son Kanun (Ocak) 1943, syf:2
Günün Cilveleri
Kasırga Felâketi!
Baf kazasının Yukarı Arodez köyünde kış ortalarının korkunç karanlıklar ve en soğuk anlarında sabaha yakın kopan müthiş bir kasırga, bütün köy halkını tatlı uykularından kaldırmış ve cehennemi bir felakete uğratmıştır. On kadar köylü kardeşlerimizin ölümünü, ve birkaç şen yuvanın çökmesini mucip olan, tabiatın bu insafsız kasırga denilen belâsı, elim eserini bırakıp homurdanarak gitmiş ve semanın boşluklarında kaybolmuştu. Fakat bir anda gelip geçmesiyle bıraktığı o müthiş eser çok korkunçtur.
Ölüleri başında ağlıyan insanların bugün birçoğu öksüz, dul, babasız veya kadeşsiz kalmış betbahtlardır. Ocağı yıkılmış, bütün eşyaları enkaz altında mahvolmuş bu köylü kardeşlerimizin boyunları bükük, gözleri elem dolu vaziyetleri, hiç şüphe yoktur ki evvela Tanrıdan, sonra da biz kardeşlerinden yardım beklediklerini ifham etmektedir.
Bu gibi tabi felâketlerde, din ve milliyet gözetmeksizin hemcinslerine yardım etmek, insaniyetin emrettiği en kudsi vazifelerden birisi olduğunu, vicdan denilen o ilâhi cevheri taşıyanlar takdir etmekte zerre kadar tereddüt göstermiyecekleri de pek tabiidir.
İşte bu insani maksat için gazetemizde bir yardım sevenler sütunu açılmıştır. Çok kıymetli Türk köylüsünün o felâket acılarını fazla uzatmamak ve kendilerine o meşum kasırganın korkularını bir an evvel unutturmak gayesiyle açtığımız bu sütuna kısa bir müddet konmuş ve bu müddetin 6 Şubat 943 tarihinde sona ereceğini geçen Pazar günkü nüshamızda sahibi imtiyazımız, bir yazısında bildirmişti. Bu müddeti daha fazla uzatmak, felâketzedelerin ıztırabını uzatmak demektir ki bunu hiç bir vicdan kabul etmiyeceğine eminiz.
Çok yüksek bir hamiyete ve temiz bir vicdana sahip olan bütün Kıbrıs Türklüğünü, adlarını yazdırmakla bu hamiyet sütununun şereflendirmelerini ve bu süratle bağrı yanık felâketzede kardeşlerimizin bir an evvel ıztıraplarına nihayet vermelerini insaniyet namına davet ederiz.
Y-Z.”