Yunanistan’da 25 Ocak’ta yapılacak erken genel seçime geri sayım sürüyor.
Kamuoyu yoklamalarına göre, Troyka’nın Yunanistan’da uyguladığı mali krizden ‘kurtarma’ programına, yani kemer sıkma politikalarına ve ağır tasarruf tedbirlerine karşı çıkan Radikal Sol İttifakı SYRIZA hâlâ lider.
Olası SYRIZA iktidarının öngördüğü yeni ekonomi politikaları Yunanistan’ı kurtarır mı bilinmez ancak halihazırda devam etmekte olan siyasi belirsizlik, ekonomik olarak ülkeyi daha da beter bir duruma sokmak üzere.
Halk son derece tedirgin.
Giderek artan bu tedirginlik nedeniyle insanlar, bir anlamda kendi geleceklerini garantiye alabilmek amacıyla, son dönemde yoğun biçimde bankalarda bulunan mevduatlarını çekmeye başladılar.
Ve bu da, zaten sıkıntıda olan pek çok bankayı, daha da zora sokmuş durumda.
Yunanistan’ın dört büyük bankasından ikisi, üçüncü ve dördüncü büyük bankalar olan Alfa Bank ve Eurobank, Avrupa Birliği Merkez Bankası’ndan acil olarak para yardımı talebinde bulundu.
Ancak Yunanistan Merkez Bankası, olası likidite sıkıntısı nedeniyle, diğer iki banka adına da Avrupa Birliği Merkez Bankası’ndan yardım talep etti.
Yunan medyasına göre son iki ayda bankalardan toplam 3 milyar Euro tutarında bir mevduat çekilmiş durumda.
Belirsizlik nedeniyle bu miktarın daha da artmasından endişe ediliyor.
Bu endişe geçtiğimiz günlerde Yunanistan Merkez Bankası’nın, ‘durumun kontrolden çıktığı’ şeklinde bir açıklama yapmasına dahi yol açtı.
Avrupa Birliği Merkez Bankası, Yunan bankalarının acil yardım talebiyle ilgili kararını vermek üzere bugün toplanacak.
Büyük ihtimalle, talep edilen yardım onaylanacak.
Ancak tabii mesele şu ki, değirmen, taşıma suyla daha ne kadar dönebilecek?
Bir ülkede bankacılık sektörünün ayakta kalabilmesi için, bankaların, halkın parasını elinde tutup, işletebilmesi gerekiyor.
Oysa belirsizlik nedeniyle halk, bankalara para yatırmaya çekindiği gibi, var olan mevduatlarını da birer ikişer çekiyor.
Böyle giderse, Yunanistan’da bankacılık sektörü yakın gelecekte iflas bayrağını çekmek zorunda kalabilir.
Ve bu, Yunanistan devletini de iflasa sürükleyebilir.
Çünkü şu anda ciddi bir borç batağında olan devletin de, borçlarını döndürebilmek için ihtiyaç duyduğu finansmanı mütemadiyen AB’den sağlaması mümkün değil.
Yani devletin, bankalara ve bankalar aracılığıyla sağlayacağı finansmana ciddi şekilde ihtiyacı var.
Bankacılık sektörünün iflası, yani devletin, ihtiyaç duyduğu parayı bankalardan temin edemeyecek duruma gelmesi de günün sonunda devletin iflasını tetikleyecek bir ekonomik realiteye dönüşebilir.
Önümüzdeki dönemde ekonomik göstergelerde kayda değer bir olumlu seyir olmaması halinde, Yunanistan’ın işi gerçekten de çok zor.
Yunanistan, gerek siyasi, gerekse ekonomik anlamda, çok önemli bir dönemden geçiyor.
25 Ocak, ülkenin geleceği açısından önemli bir eşik olacak.
Ve AB yetkilileri her ne kadar bunu kabul etmek istemese de, 25 Ocak’ı takip eden gelişmeler, Avrupa’nın geleceği açısından da belirleyici olacak.