Efendim, en basit şekliyle bakarsak, DİSİ kısa adıyla bilinen siyasi parti, Güney’deki “UBP”dir…
Bu parti geçtiğimiz hafta sonu başkanını seçti…
Yani kurultay yaptı…
Bu kurultayda Annita Demetriou partinin ilk kadın genel başkanı oldu…
Demetriou, aynı zamanda ülkenin ilk kadın meclis başkanıydı…
37 yaşında…
-*-*-
Demetriou neredeyse partili seçmenlerin yüzde 70’inin desteğini aldı…
-*-*-
Derken, hala kim oldukları bilinmeyen Yunanistan’dan gelen iki ajan Demetriou’yu bir iki saatliğine kaçırdı…
İddialara göre Yunanistan Devlet Başkanı ve O’nun yardımcısı falan, kadının başkan olmasını istemiyordu…
-*-*-
Derken, kısa kesiyorum, Demetriou, kocasıyla arabasında seyahat ederken, gezerken, hava alırken, Yunanistan vatandaşı bir arkadaş, kullandığı aracı bodoslama üzerlerine sürdü!
-*-*-
Demetriou, temsilciler meclisinde el kaldırmaya döndü ve mesleği avukatlığa başladı…
-*-*-
Bu arada Yunanistan’dan görevlendirilen ve Nicos Hristodulidis’in de kendisinden talimat aldığı “Memedagi Gayagis” adlı görevli, DİSİ’ye yeni bir başkan bulma çalışmalarını başlattı.
-*-*-
Olabilir mi böyle bir şey?
Mümkün mü?
-*-*-
Nerede oldu bu anlattığımın tıpkısının aynısı?
KKTC’de!
UBP’de!
Bakınız: Faiz Sucuoğlu’nu adının dahi değiştirilmek istendiği darbeli matkaplı günler…
Sucuoğlu soyadı, “Boruoğlu” olarak değiştirilmek istenmişti ama gerek duyulmadı… Çünkü Faiz beyi doğrudan su borusu haline getirdiler ve ne acıdır, bir tek UBP’li de çıkıp, “auuuuuv, n’oluyor be ağalar?” diye sormadı! Demokrasiye saygı bu olsa gerekti!
Bizim akıl kesmedi!
-*-*-
Neyse, Demetriou’nun DİSİ’ye genel başkan seçilmiş olması, elbette parti içi çeşitli dengelerin ve kadının kalitesi ile alakalıdır ama Dünya’dan bakınca, şahane bir gençleşme, muhteşem bir demokrasi görüntüsü söz konusudur…
-*-*-
KKTC mi?
Eşit egemen devlet!
“Ağanızın eşitliği, ağanızın egemenliği!” diyeceğim ki ebenizle sorun yaşamayalım!
KKTC adı verilen “katakulli”nin bir “devlet” değil, “alelade bir müstemleke coğrafyası” olduğunu anlatabileceğimiz çok basit bir örnek vermek istemiştim de!
-*-*-
Ne diyor Ersin Tatar?
Oturmam da oturmam!
“Masaya oturmam” anlamında!
Eşit egemenliğimi kabul etmezlerse oturmam!
-*-*-
Fazla bağırma da Memedagi Gayagis huylanmasın canım Ersin Tatar’ım, yeğenim, annipşim, canım, ciğerim, ulusumuzun bombacısı, güzellerin şahı, başkanların hası, gralların alası, abilerin çikolatası…
Cumaları camiye şimdilik devam…
Ama anketler çok fena görünüyor…
Baktın da Mayıs’ın başına doğru anketler iyice Bay Kemal’den yana; “Atatürkçülük, Atatürk İlke ve Devrimleri” gibi derslere ağırlık ver…
Cuma namazı gösterişi işini önce 15’te bire, sonra da doğrudan meyhaneye çevir; 15 Mayıs sabahı “sizinle gurur duyuyoruz Sayın Kemal Kılıçdaroğlu” diye bir mesajı hazır tut…
“Endaxi annipşimu!”
Meffuasse, meffuasse, Memedagi Gayagis olmayacak…
Kormacitli Maria da der, “Korkma canim korkma caniiim”…
-*-*-
Eşit ve egemenmiş!
Zorlu’nun kedisi da der, “miyav miyav pisss.”
Almaz b’annem bu aplikeyşın KKTC’yi!
Covid 19 bizi Covid 23’te az kalsın yıkıyordu…
Gören da der, 1.90’lık, en az 115 kiloluk bir dev, bu kadar nazlı olmamalı!
(6 ay kadar önce 135 kiloydum bu arada ve sevgili Ahmet Özyiğit doktorum artık 111…)
-*-*-
Covid sırasında sevgili eşime biraz naz yapmadım diyemem…
Doğrudur, özellikle Cuma, Cumartesi ve Pazar resmen keyifle yattım…
Çok hoştu azıcık nazlanmak…
Ama Çarşamba ve Perşembe, tam 48 saat, Covid denen beytambal, üzerimde her türlü korku filmini çevirdi!
Bir ara, “acaba kalkayım vasiyetimi yazayım?” diye düşünmedim dersem yalan olur!
Hatta kalktım, kağıt kalem aldım, ama vasiyetimde belirtecek menkul garyımenkul falan sıfır!
Bankada borç var; av tüfeğim, birkaç da bilgisayar…
Vazgeçtim…
-*-*-
Çorbayı, çayı bastı eşim…
Birkaç veya birkaç yüz ağrı kesici falan derken, tabiri caizse Cuma akşama doğru, halsizlik sürse de, İspanya'daki dünyanın en büyük boğa güreşi arenası Las Ventas’a “boğa” diye çıkabilecek durumdaydım… Matadorları, yedi gabileleriyle birlikte temizlerdim!
Sahi yasaklandı mı boğa güreşleri?
-*-*-
Neyse, Pazartesi televizyon programına başlayacağım, dedim ki “git PCR testi yap”…
Yazının bundan sonrası daha çok Ersin ve Tahsin abimlere ithaf olunur…
Evet, bir özel hastanemize gittim, 250 TL ödedim ve aylar sonra PCR keyfi yaşadım! O çubuk o burun deliğine girdi ve hatta beyne kadar sokuldu!
-*-*-
“Sonucu saat 19.00’da size bildireceğiz” dediler.
Saat 19.14 gibi başka bir özel hastaneden bir mesaj geldi…
“Telefonunuza KİB diye bir aplikasyon indirin” diyor.
“Kendine iyi bak” anlamındaymış…
İndirdik…
-*-*-
“Şimdi test sonucunuza ulaşabilirsiniz” dediği anda, “kimlik detaylarınızı giriniz” diye önünüze ekran çıkıyor…
-*-*-
Yan tarafta bir adet TC Bayracığı…
Ben KKTC Kimlik detaylarını girmeye çalışıyorum…
“Kabul edilmedi” diyor…
-*-*-
Karıştırıyorum, karıştırıyorum, bu uygulamada meğer Dünya’daki tüm ülkelerin bayrakları ve haliyle kimlikleri kabul ediliyor…
Bakıyorum, bakıyorum, bakıyorum!
KKTC Bayrağı veya KKTC’nin henüz değiştirilmemiş veya belki değiştirilmiştir da haberimiz yok diyebileceğim isim varyasyonları da yok!
-*-*-
Canım Ersin başkanım, değerli Tahsin abim; Allah sizi inandırsın, “Sağlık Bakanlığı’nın” bu uygulamasında “Kıbrıs” var!
Bayrağı ve Elence ismiyle birlikte!
Kıbrıs canım!
Egemen ve eşit olan, o taraf, o taraf… Düşmanlar be canım!
-*-*-
Neyse, çekine çekine hastaneyi arıyorum…
Görevli arkadaş, “sonucu almak çok kolay Serhat bey, kimlik detaylarınızı girin…”
Tamam da “bende o kimlikten yok”…
Vallahi İngiliz pasaportumla deniyorum, kabul etmiyor…
Ayıptır söylemesi Kıbrıs Cumhuriyeti kimlik kartımla deniyorum, yine kabul etmiyor…
-*-*-
Balım Tahsin abim ve canım Ersin abim, Allah sizi inandırsın (amin); telefondaki arkadaş bana “negatifsiniz, geçmiş olsun” diyor ve rahatlıyorum…
PCR sonucunu öğreniyorum, o var!
Ama KKTC yok!
KKTC’nin hastanesi de var!
Hatta iki tane, birinde test yaptım ötekinden sonuç gelecek!
Ama “bakanlık” KKTC’ninki değil, TC’ninki!
Ve TC’nin “bakanlığa” ait aplikasyon, KKTC’yi almıyor!
-*-*-
Nurlar içinde uyusun…
Dünya’nın en iyi kebapçılarından Anibal yaşasaydı, bu durumda, “almaz b’annem bu aplikeyşın KKTC’yi!” diyecekti!
-*-*-
Durum bu!
Yani, KKTC’nin durumu bu!
Kısacası, işimiz durumbodo!
En çok deprem bölgesinde görev yapanlar olmak üzere, tüm sağlık çalışanlarının 14 Mart Tıpı Bayramı kutlu olsun… Emeklerinizi selamlıyorum…