Yunanistan’da Almanya Tufanı

Yunanistan’da Almanya Tufanı

 

Niyazi Kızılyürek
niyazi@ucy.ac.cy

Geçen hafta yazdığım yazının başlığını “Avrupa’da Yunanistan Fırtınası” koymuştum. Yunan halkının büyük bir çoğunluğunun Almanya’nın kemer sıkma politikalarına referandum yoluyla “hayır” demesinin ardından kaleme aldığım yazıda, Avro-Bölgesinin Siriza ve Tsipras’a karşı ideolojik bir mücadele verdiğini ve içten içe Siriza hükümetini aşağılamak ve iktidardan düşürmek istediğini belirtmiştim. Tsipras, bu durum karşısında halkının iradesine başvurmuştu ve direncini halkının desteğiyle sürdürmeye devam etmişti. Bu durum, AB içinde yüzeyde de olsa bir çatlağa yol açmıştı ve Almanya’nın başını çektiği tasarruf politikaları ufak ufak tartışılmaya başlanmıştı.
Referandumdan sonra başlayan müzakerelerin kolay olmayacağı biliniyordu. Ne var ki, Almanya’nın “Grexit” tehdidi ile Siriza hükümetine bu kadar acımasızca yükleneceği kimsenin aklına gelmiyordu. Almanya, tam da izlediği politikanın tartışılmaya başladığı bir ortamda“en iyi savunma saldırıdır” dercesine taarruza kalktı ve Yunanistan’ın önüne her zamankinden daha ağır şartlar koydu. Merkel hükümeti ortaya bir B Planı atarak Yunanistan’ın “geçici olarak” Avro-Bölgesinden çıkarılmasını ve aslında Yunan halkının cezalandırılmasını önerdi. Almanya’nın “protektoratı” gibi davranan ve Rusya korkusu ile Berlin’e adeta gönüllü kulluk yapan Baltık ve Doğu Avrupa ülkelerini de yanına alan Almanya, Aleksis Tsipras’ı adeta duvara dayadı. Hiç çekinmeden şakağına tabanca dayadı ve önüne koyduğu ağır şartları “ya imzala ya da Avro-Bölgesini terk et” dedi.

Tarihin bir ironisi olsa gerek! Almanya Doğu Avrupa ülkelerini bütün zaaflarına rağmen AB’ye katmak için uğraşırken, o dönemde birçok kimse bunun AB’nin geleceği için hayırlı olmayacağını düşünüyordu. AB’nin genişlemeye değil, derinleşmeye ihtiyacı olduğu ileri sürülüyordu. Fakat sonunda Almanya’nın istediği oldu ve 2002 yılında Kopenhag Zirvesinde AB tarihinin en büyük genişlemesini gerçekleştirerek, Doğu Avrupa ülkelerini Birliğe kattı. O dönemde Yunanistan bu ülkelerin Birliğe katılmasını Kıbrıs’ın üyeliği şartına bağlamış ve adeta şantaj yapmıştı. Yunanistan açısından ne büyük talihsizlik! Son Avro-Bölgesi toplantısında Doğu Avrupa ülkeleri kraldan daha kralcı bir tavırla Yunanistan’ın üzerine çullanırken, Kıbrıs Cumhuriyeti hükümetinin liberal maliye bakanı da ne kokan ne tüten bir tavır takınacaktı...

Avro-Bölgesi toplantısı oldukça sert geçti. 17 saat süren toplantıda Almanya’nın Yunanistan üzerindeki baskısı zaman zaman dayanılmaz boyutlara ulaştı. Aleksis Tsipras ceketini savurarak, “bunu da alın” diye haykırma noktasına gelmişti. Almanya’nın Tsipras’ı bir panzer gibi ezmesini François Holland engelledi. Fransa’da başarısız olan Holland, Grexite ve Merkel’e karşı çıkarak biraz da olsa dirayetli lider görünümü çizdi ve bunda kısmen başarılı oldu. Nitekim liderler toplantısından sonra uzun bir basın konferansı düzenleyen Holland, Fransa’nın Almanya’ya karşı direnerek elde ettiği başarıyı anlatma ihtiyacını hissetti.

Fransız maliye bakanının kulislerde yaptığı çarpıcı bir değerlendirme Almanya’nın Yunanistan karşısındaki tutumunu birkaç kelimeyle özetliyordu: “1919 yılında Almanya’ya nasıl Versay antlaşması dayatılmışsa, Almanya da borç antlaşmasını Yunanistan’a öyle dayattı...” Varufakis’in de sık sık tekrar edeceği bu sözler her şeyi anlatmaya yetiyordu...Fakat şunu da hatırlatmak gerekiyor ki, Versay antlaşmasıyla aşağılanan Almanya kısa bir süre sonra Faşizmin kollarına yuvarlanmıştı... İktisat kuramları kadar tarih konusunda da maharetli olan Yanis Varufakis tam da bu noktaya parmak basıyor ve Almanya’nın tutumunun Yunanistan’ı faşizme sürükleyebileceği uyarısında bulunuyordu.

Yunanistan’a faşizm gelir mi bilinmez ama Almanya’nın Yunanistan’a karşı takındığı tavrın AB içinde giderek daha büyük sorunlara yol açtığı kesindir. Avrupa Birliği’nin “birliği” artık büyük bir soru işaretidir. Nitekim Nobelli İktisatçı Paul Krugman ve Joseph Stiglitz, Almanya’nın dayanışma göstermediğini, bunun da AB’nin birliğini tehlikeye atan bir yaklaşım olduğunu söylediler.

Şimdi Yunanistan’ın üzerinde Almanya tufanı esiyor ama...

Şimdi Yunanistan’ın üzerinde Almanya tufanı esiyor. Borç antlaşmasını kabul etmek zorunda bırakılan Aleksis Tsipras zor günler yaşıyor. Başta kendi partisi Siriza olmak üzere, çeşitli kesimlerden çok sert eleştiriler alıyor. Partisi Siriza’nın dağılma ihtimali büyük. Fakat bazı gözlemcilerin de belirttiği gibi, Almanya’nın “sembolik olarak boğduğu” ve nefessiz bıraktığı Tsipras, “oyunun henüz bitmediğini” açıkladı ve Yunanistan’ın AB’de yeni arayışlar için iyi bir “miras” bıraktığını söyledi. Tsipras, daha şimdiden tarihe geçen son Avro-Bölgesi toplantısından çıktıktan sonra şöyle diyordu: “son altı ayda çok sert bir mücadele verdik. AB içindeki en tutucu güçlerin en aşırı planlarını hayata geçirmelerini engelledik. AB politikalarının değişmesi yolunda önemli bir miras bıraktık. Halkın egemenliğini ve demokrasiyi koruduk ve herkese bir mesaj verdik. Şimdi milli egemenliğimizi geri kazanma mücadelesi vereceğiz. İçeride evimize çeki düzen vereceğiz. AB’de nasıl mücadele verdiysek, içerideki çıkar odaklarına ve oligarşiye karşı öyle mücadele vereceğiz. Bu kavga yarından itibaren başlayacak.”

Tsipras, uygulanması çok zor bir anlaşma imzalamakla beraber, Grexit’in artık geçmişte kaldığını, kalkınma hedefleri için 35 milyarlık bir bütçenin ayrıldığını, ülkeye mali yardım akışının garantilendiğini ve borçların yeniden düzenleneceğinisöyledi.

Bu yazı yazılırken borç antlaşması henüz Yunan parlamentosu tarafından onaylanmamıştı. Fakat anlaşmanın Nea Demokratia ve Potami milletvekillerinin desteği ile onaylanacağına kesin gözüyle bakılıyor. Siriza’da “Sol Platform” olarak bilinen ve başını Lafazanis’in çektiği grubun anlaşmaya “hayır” dediği biliniyor. (Lafazanis grubunun Kıbrıs’ta federal çözüme karşı çıktığını belirtmekte yarar var) Bunun yeni bir koalisyon hükümetinin kurulmasına yol açacağı kesin gibidir. Siriza açısından yaşamsal soru şudur: anlaşmaya karşı çıkan bakan ve milletvekilleri istifa edecek mi? İstifa edenler Siriza’dan ayrılıp ayrı bir parti kuracak mı? Bu soruların yanıtlarını önümüzdeki günlerde alacağız. Aleksis Tsipras, ERT televizyonuna verdiği mülakatta Sirizalı muhaliflere seslenerek, “ideolojik olarak pür kalmanın tadını tatmak için anlaşmaya hayır diyenlerin tarih karşısında sorumluluklarını yüklenmeye de hazır olmaları” gerektiğini söyledi.

Evet, Almanya tufanı Yunanistan’ı toz dumana kattı. Fakat Aleksis Tsipras her şeye rağmen ayakta kalmayı başardı. Bakalım, Atina’dan yükselen ve AB yurttaşlarının nefesiyle giderek daha da güçlenen kasırga Berlin’e ulaştığında, belli bir akımın sembolü haline gelen Schäuble ayakta kalabilecek mi?

Dergiler Haberleri