Ayaklarımız ile tempo tutuyoruz salonunun zemininde, bildiğimiz ezgiler bunlar. Çocukluğumuzun 23 Nisan etkinliklerinin olmazsa olmazı folklör oyunlarımız. İlk gençlik yıllarımızda arkadaşlarımız ile bir araya gelebilmek için bulduğumuz en güzel bahane, dans çalışmaları! İlk flört girişimleri kimimizin, bir mendilin iki ucunda atan ürkek kalp atışları, nefesimizi tutarak izlediğimiz orak oyunları. Hepimizi farklı anılara sürüklüyor müzik, yaşadığımız nostalji duygusu ise ortak.
Karşılama dansı oynuyor ekranda gençler. Bir Kıbrıslı Türk, bir Kıbrıslı Rum dizilmişler, ortak danslarını sergiliyorlar Krakow’da kurulmuş bir sahnede. Festivale Kıbrıs’tan iki örgüt olarak katılmışlar, kuzeyi, güneyi, tüm bayrakları, yeşilhattı, kafalardaki sınırları bertaraf etmiş bu çocuklar. Kıbrıs olarak prova yapmış, Kıbrıs olarak dans etmiş, ortak kültürlerini, ortak müziklerini, figürlerini sergilemişler. Kıbrıs olarak alkış toplamışlar, gururlanmış aileleri onlarla.
Bu sorunu çözeceksek, ortak kültüre ihtiyacımız olacak diye açıyor ‘Karşılama Belgeseli’ gösterim gecesini, Kıbrıs Ticaret ve Sanayi Odası temsilcisi. Kıbrıs Türk Ticaret Odası yetkilisi ekliyor, bu kültürü hatırlamalıyız. İki Ticaret odası işbirliği örneklerini sergilemeye, çoğaltmaya çalışıyorlar. Gözterim gecesine bir Kıbrıslı Rum işinsanı Kıbrıslı Türk stajeri ile birlikte katılıyor.
FOLK-DER ve Kontea Mirası Derneği’nin 26 aylık birlikte çalışma macerasının öyküsünü dinliyoruz hep birlikte. ‘Hiç Kıbrıslı Türk görmemiştim neye benzediklerini bilmiyordum’ diyor bir Kıbrıslı Rum genç. Ailesi kuzeye geçmesine izin vermemiş hiç, yaşadığı köye gelen Kıbrıslı Türk ise pek yok. Projenin hayat bulması ile birbirlerinin salonlarında dans provaları yapmaya başlıyor iki dernek üyeleri, karşılıklı evlerini ziyaret ediyorlar. Üç günlük Krakow gezisi sonrası ağlayarak ayrılıyorlar.
Kıbrıslı Türk bir dansçı ‘Rumca biliyormuşum gibi konuşulanları anladığımı hissediyordum, konuşanın vücud dilini okuyordum. Birbirimize o kadar çok benziyoruz ki’ diyor. Farklı figürleri, dansa farklı yaklaşımları olduğunu anlatıyor bir başka katılımcı, ‘Birbirimizden çok şey öğrendik, ortak kültürümüzü birlikte yeniden harmanladık!’
Krakow, en büyük yahudi toplama kamplarından olan Auschwitz’in yakınlarında bulunan bir şehir. Tüm güzelliğine rağmen, bana hep savaşı, yıkımı, kötülüğü çağrıştırıp durmuş yıllardır. Bu kez, barışa, dostluğa, ortak şarkılara, dansa sahne oluyor, önyargılarım kırılıyor.
Gençlerin macerası burada son bulmuyor. Ortak oyunlarını sergilemek için başka ülkeler, başka sahneler arayışına giriyorlar. Birlikte yaratmanın, birlikte başarmanın, sorunları elele aşmanın öyküsünü anlattıkları belgesellerini film festivallerine taşıma planları yapıyorlar. Beraber çalıştığımız, ürettiğimiz, paylaştığımız sürece, bu adanın güzelim değerlerini Kıbrıslılar olarak çoğalttığımız sürece önümüzde hiç bir engel kalmayacağına inananlara umut oluyorlar, ayrılık çığırtkanlığı yapanlara inat.
Yüreğinize sağlık çocuklar!