▶ YENİDÜZEN’e konuşan yurttaş, “Son zamanlarda birçok insan çare olarak elindekini satıp geçinmeye çalışıyor. Böyle bir zamanda çocuklarımız için para biriktiremeyiz. Onlar için endişeliyiz” dedi.
Hamit Manga: “Ben şimdiden çocuklarım için gelecek kaygısı yaşıyorum. Büyüklerimiz bizlere bir şeyler bırakabildi ancak böyle giderse bizim çocuklarımıza bırakacağımız tek şey borç olacak”
Mustafa Altınkalb: “Son zamanlarda birçok insan çare olarak elindekini satıp geçinmeye çalışıyor. İnsanlar çaresiz bir şekilde formül aramaya çalışıyor”
Mehmet Kadiri: “Ülkede orta sınıf diye bir şey kalmadı. Zengin süper yaşıyor, fakir ise dipte çırpınıyor. En kötüsü de umudumuzu yitirdik”
Mustafa Yaşın: “Hayat pahalılığı karşısında geçinemiyoruz, bu açık ve net. Nedeni de gelirimizle giderimizin dengesini kuramamak”
Emire Arseven: Hayat pahalılığı karşısında eziliyoruz. Geçmişte de bu tür zamanlar yaşandı ama asla bu kadar kötü hissedilmedi”
Turuğsan Tünay: “Ben kendi kazancımla hayatımı kurdum, uğraşıyorum, çocuklarım için de elimden geleni yapıyorum ama korkarım ki, bu ortamda çok da yardımcı olamıyorum”
Hüseyin ÖZBARIŞCI
Türk Lirası’nın döviz karşısındaki değer kaybıyla birlikte oluşan enflasyonist ortam, her geçen gün etkisini biraz daha fazla hissettiriyor.
Bir taraftan tüketilmesi zorunlu olan temel gıda maddeleri, bir taraftan da ödenmesi gereken faturalar, vatandaşın maaşını elinden alıyor. Yurttaş, geçinme sıkıntısının yaşandığı bu günlerde “günü kurtarmak” için uğraşırken, çocuklarının geleceği için de kaygı duyuyor.
YENİDÜZEN’e konuşan yurttaş, “Öyle bir dönemde yaşıyoruz ki, kenara bir birikim ayıramıyoruz. Sadece yaptığımız şey günü kurtarmak” dedi, yaşanan bu pahalılığa karşı artık bir şeyler yapılması gerektiğini söyledi.
Yalnızca günü kurtarmak için çalıştıklarının altını çizen yurttaşlar, “Böyle giderse çocuklarımıza sadece borç bırakabileceğiz” şeklinde konuştu.
Yurttaşlar ne dedi?
Hamit Manga: “Böyle giderse çocuklarımıza sadece borç bırakabileceğiz”
“Asgari ücretle geçinen biriyim ve okul çağında 3 çocuğum var. Çok zor geçiniyoruz. Ev kirası bir yandan, faturalar bir yandan, temel ihtiyaçlar bir yandan Allah insanların yardımcısı olsun. Şu an benim evimi geçindirebilmem için aybaşı minimum 25 bin TL maaşımın olması lazım. Böyle bir zamanda kesinlikle para biriktiremeyiz. Ben ekstra bir iş yapıyorum diye geçinebiliyorum. Ben şimdiden çocuklarım için gelecek kaygısı yaşıyorum. Büyüklerimiz bizlere bir şeyler bırakabildi ancak böyle giderse bizim sadece çocuklarımıza bırakacağımız tek şey borç olacak. Gidişat bunu gösteriyor.”
Mustafa Altınkalb: “Kenara bir birikim ayıramıyoruz, yaptığımız şey günü kurtarmak”
“Böyle bir dönemde geçinemiyoruz. Uzun zamandır bu böyle… Zamların ardı arkası kesilmiyor ve bugün alacağımızı, yarına alacağımızın garantisi yok. Öyle bir dönemde yaşıyoruz ki, kenara bir birikim ayıramıyoruz. Sadece yaptığımız şey günü kurtarmak. Bu gidişat gösteriyor ki, daha kötüye gideceğiz. Son zamanlarda birçok insan çare olarak elindekini satıp geçinmeye çalışıyor. İnsanlar çaresiz bir şekilde formül aramaya çalışıyor. Bu elbette herkes için geçerli değil ama böyle bir kesim de var. Bu dönemde zengin tam zengin oldu, fakir ise dibe vurdu.”
Mehmet Kadiri: “Umutsuz bir hastaya benzedik, sadece suni bir şekilde yaşatılıyoruz”
“Çok ciddi anlamda bir hayat pahalılığı var. Bunun yanında denetimsizlik de baş gösteriyor. Bir marketle diğer marketin fiyatları tutmuyor. Bu nasıl oluyor, Ben bunu bir türlü anlamadım. Daha önce de kötü dönemler yaşadığımız oldu ama şu anda en kötüsünü hissediyoruz. Kalabalık bir evde yaşıyorduk, bir ekmeği birçok kişi bölüşüyorduk ama huzur vardı, şimdi o huzur da yok. Ülkede orta sınıf diye bir şey kalmadı. Zengin süper yaşıyor, fakir ise dipte çırpınıyor. En kötü durum da umudumuzu yitirdik. Eskiden bir umut bekliyorduk, şimdi o da kalmadı. Umutsuz bir hastaya benzedik. Sadece suni bir şekilde yaşatılıyoruz. Günü kurtarmaya çalışıyoruz.”
Mustafa Yaşın: “Fiyatlarla gelirimiz aynı oranda artmıyor”
“Bu hayat pahalılığı karşısında geçinemiyoruz, bu açık ve net. Nedeni de gelirimizle giderimizin dengesini kuramamak. Fiyatlar artıyor ama gelirimiz aynı düzeyde artmıyor. Kısaca, enflasyon karşısında eziliyoruz. Benim geçmişte Avrupa’da da yaşama fırsatım oldu ve hep bir şeyi gözden kaçıyoruz. Avrupa da bizden iyi değil. O yüzden göç etmeye de karşıyım. Burada en büyük sıkıntı adaletsizliğin olmasıdır aslında. Adaletin olmadığı yerde her türlü yozlaşmışlık olur. Sadece ‘sistem kötü’, ‘ekonomi kötü’ diyerek kenara çekilmemiz gerekiyor. Biz de bir şeyler yapabilmeliyiz. Ben, hala daha bir şeyler yapabileceğimize inanıyorum.”
Emire Arseven: “Geçmişte de bu tür zamanlar yaşandı ama hiçbir zaman bu kadar kötü hissedilmedi”
“Ülkemizde ciddi anlamda bir hayat pahalılığı var ve bizler onun altında eziliyoruz. Geçmişte de bu tür zamanlar yaşandı ama hiçbir zaman bu kadar kötü hissedilmedi, bu bir gerçektir. Şu anda bir ayakkabı bile pahalı. Eskiden ayakkabı tarzı ürünler bu kadar pahalı olmazdı. Öyle bir duruma geldik ki çocuklarımızın geleceği tehlike altında, bu çok kötü bir durum.”
Turuğsan Tünay: “Şu anda sadece günü kurtarmaya uğraşıyoruz”
“Bu günlerde çok ciddi derecelere ulaşan bir hayat pahalılığı var ve insanlar bu hayat pahalılığı karşısında eziliyor. Babamdan bana bir şey kalmadı, ben kendi kazancımla hayatımı kurdum, uğraşıyorum, çocuklarım için de elimden geleni yapıyorum ama korkarım ki, bu ortamda çok da yardımcı olamıyorum. Çünkü şu anda tek yaptığımız şey günü kurtarmaktır.”