Yürürken Sakız Çiğneme Zamanı

Yürürken Sakız Çiğneme Zamanı

Tufan Erhürman


Kıbrıs sorunu elbette bu ülkenin en önemli sorunudur. Ülkede başka pek çok sorun bu sorunla doğrudan ilintilidir ve ana sorun çözülmedikçe diğer sorunlara kalıcı çözümler üretmek çok zor, hatta pek çok durumda imkansızdır. Amenna! Ama bizim temel sorunlarımızdan birinin de aynı anda birden çok meseleyi ele alıp çözümlemeye çalışmak konusundaki basiretsizliğimiz olduğu asla unutulmamalıdır.

Ortak metnin açıklanmasıyla birlikte doğal olarak başta medya olmak üzere tüm kamuoyunun gözü yeniden Kıbrıs sorununa dönmüştür. Ama bu arada ülkenin, başta ekonomik sorunlar ve insanların günlük yaşamlarını sürdürmek konusunda karşılaştıkları engeller olmak üzere pek çok sorunu da vardır. İşin bir başka yanı da, Ortak Açıklama’dan sonra artık herkes tarafından kabul edilmesi gereken federasyon formülünde Kıbrıslı Türklerin, kendi yasama, yürütme ve yargı organları olan bir Kıbrıs Türk Devleti’ne sahip olacakları gerçeğidir. Dolayısıyla, Kıbrıs sorunu çözülse dahi, Kıbrıs Türk Devleti’nin, işleyen, pahalı olmayan, adil ve makul sürede yargılama yapan bir yargı organına, disiplinli ve yasa üretme kapasitesine sahip bir yasama organına ve yasaları ülkede insanları müreffeh ve huzurlu bir biçimde yaşatacak bir biçimde yürütebilen bir yürütme organına ihtiyacı olacaktır. Dahası, Kıbrıs Türk Devleti’nin, federasyonun ve modern hukuk devletinin gereklerine uygun bir anayasası da olacaktır, olmalıdır. Dolayısıyla, bir yandan “Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti”nin kurulması için çabalar en yoğun bir biçimde sürdürülürken, diğer yandan, anayasanın ve yasaların değişmesi ve ülkede yaşayan insanların mutluluğunu ve huzurunu sağlamaya yönelik çalışmaların devam etmesi gerekir.

Bu yazının başlığı işte tam da bu konuyla ilgilidir. Eğer daha önce defalarca yapıldığı gibi, bu kez de önümüzdeki süreç tamamen Kıbrıs sorununun çözümüyle ilgili tartışmalara ve çalışmalara odaklanılarak geçirilir ve diğer sorunların tümü Kıbrıs sorununun çözümünden sonraya ertelenirse, sorun çözülse de, çözülmese de, kaybeden Kıbrıs Türk halkı olacaktır. Sorun çözülemezse, ertelenen diğer sorunlar daha da büyümüş bir halde başımıza üşüşecek ve bir kez daha başarısız olunmasının yaratacağı moral kırıklığına eklemlenerek içinden çıkılmaz hale gelebilecektir. Sorunun çözülmesi halinde de durum pek fazla değişmeyecek, bu kez de “çözüme hazırlıksız yakalandık” (bunca yıldan sonra nasıl olup da hala hazırlıksız olabiliyorsak!) şikayetleri dillendirilmeye başlayacak ve çözümün yaratacağı enerji ve dinamik bu şikayetlerin oluşturacağı moralsizlik ortamının da etkisiyle ciddi biçimde aşınacaktır.

Hülasa, başlıkta vurgulamaya çalıştığım gibi, zaman yürürken sakız çiğnemeyi becerme, yani Kıbrıs sorununun çözümü için en üstün gayret gösterilirken, içeride de anayasayı ve yasaları günümüz modern hukuk devletlerinde var olan düzeye taşımayı, halkın mutluluğunu, refahını ve huzurunu artıracak uygulamaları sırayla devreye sokmayı becerme zamanıdır. Bunun anlamı, bugün ülkeyi yönetenlerin, bugüne kadar bu işi yapanların harcadıklarının iki katı efor harcamak zorunda olmasıdır.

Bu dönemde gösterilecek atalet, daha önceki dönemlerde gösterilenden çok daha zararlı olma potansiyelini taşır. Dileğim ve umudum, daha önce beceremediğimiz işi bu kez becerebilmemiz, yürürken sakız çiğneme basiretini gösterebilmemizdir

Dergiler Haberleri