2006 yerel seçimlerinde eğer yanlış hatırlamıyorsam CTP Belediye Başkan Adayı Kutlay Erk sadece yüz küsur oyla kaybetmişti seçimi. Lefkoşa, Kuzey Kıbrıs’ın amiral gemisi pisi pisine sağın eline geçmiş, DP lideri Serdar Denktaş’ın sonraları itiraf ettiği gibi, satılık oylarla kaybedilmişti. Hoş, Serdar Bey’in itirafına da gerek kalmadan “kazanan” DP adayı, oyların gidip geldiği gerilimli dakikalarda öfkesini kontrol edemediğinden, Surlariçi halkına verip veriştirmişti canlı yayında.
Kıbrıs tarihinin en “derin”, en karanlık operasyonlarından biriydi CTP’yi “hadsizliğinden” ötürü cezalandırmak. Öyle ya, yıllarca itilip kakılan, ötekileştirilen, işsizliğe, açlığa mahkûm edilen CTP kadroları canlarını dişlerine takıp, biraz da konjonktürün yardımıyla hükümet olma şansını elde etmişlerdi. Küfür gibi bir şeydi bu Kıbrıs’ın Kuzeyindeki ve Türkiye’deki sağcılar için.
CTP’nin koalisyonun büyük ortağı olarak hükümet etmeye çalıştığı dönemin faturası öde öde bitmiyor. Nasıl bir yağlı kara operasyonsa bu, toplumun hafızası nasıl formatlandıysa, 40 yıla yakın adanın bölünmesine, kuzeyde diktatörlük rejimi kurulmasına, ilericilerin ağır bedeller ödemesine yol açan UBP iktidarının bütün günahları temize çekildi CTP’nin hepi topu 5 yıllık hükümet döneminde.
Evet, hükümet olmakla iktidar olmak arasında bir çizgi çekiyorum cümleleri sıralarken. Zira bütün zamanların en işbirlikçi kadrolarından oluşturulan UBP, sırtını Türkiye’ye ve Türkiye’nin adadaki silahlı güçlerine dayayarak “iktidar” oldu ve bu, neredeyse 1974’ten 2013’e “KKTC” tarihinin tamamına ve toplumun bütün hücrelerine yayılı bir örümcek ağına dönüştü. CTP ise tek başına gelemediği “hükümette” iktidarını kuramadan 5 yıl gibi kısa bir sürenin sonunda “derdest” edildi.
Ben hep Şili’yi hatırlarım CTP deneyimi üzerinde düşünürken. Demokratik Sosyalist Allende yönetimini devirmek için ne kumpaslar çevirmişlerdi. Allende bir biri ardınca ekonomik, sosyal iyileştirmeler yapmaya çalıştıkça şer mekanizması bütün aygıtlarıyla devreye girmiş, halkı Allende’den nefret ettirmeye çalışıyordu. Faşist unsurlar neyse neydi de, herhalde en ağırı sendikaların bitmek bilmeyen grevleri ve kitlesel eylemleriydi Allende’yi mahveden. Kıbrıslı her ilerici, Allende ve Şili deneyimini dikkatle okumalı. Çok ortak payda bulacaklarından eminim.
Sözü çok dolandırmayacağım. Yarın Lefkoşalılar sandık başına gidecek. Bu gece ve yarın sabah, vicdanı olan, kendine ve yaşadığı topluma saygısı olan her Lefkoşalı 2006 seçimlerini hatırlamalı. Sadece yüz küsur oyun nelere mal olduğunu, sadece yüz küsur oy ile nasıl bir sürecin başladığını hatırlamalı.
Yüz küsur oyun bedeli, tüm kurumlarıyla tahrip olmuş bir kent, bir ülkedir.
Yüz küsur oyun bedeli, milyonlarca liralık borçtur.
Yüz küsur oyun bedeli Kıbrıslı Türklere ait olan bir kentin, bir ülkenin teslim bayrağını çekmesidir.
Yüz küsur oyun bedeli, yitirilmiş 9 yıldır.
Yüz küsur oyun bedeli, DP ve UBP eliyle bir kentin, bir ülkenin geleceğinin karartılmasıdır.
“Karar sizin” demiyorum… Lefkoşa’yı çok seven, özleyen bir kardeşiniz, bir dostunuz olarak sizden talep ediyorum: Lefkoşa’yı bir kez daha teslim etmeyin. Lefkoşa’ya sahip çıkın.
Şuna ya da buna kızıp, küsüp sandık başına gitmemeyi düşünen her Lefkoşalı o yüz küsur oyu hatırlamalı.
Şuna ya da buna kızıp, oyların bölünmesine yol açacak her Lefkoşalı o yüz küsur oyu hatırlamalı.
UBP ve DP, tehlikeyi sezdiğinde oylarını birleştirme iştah ve kapasitesine sahiptir. Çıkar ikizleri, çıkarlarının tehlikeye girdiği anda aynı arabaya binmeyi iyi bilirler. Lefkoşa’yı kaybetmemek için birleşip binecekleri arabada, düze çıkana kadar kavgayı husumeti unutacak kadar akıllıdırlar.
Çıkar ikizlerinin hesabını bozacak tek güç Lefkoşa’nın yüreği, vicdanı, ahlâkı, ruhudur.
Yarın sabah uyandığınızda sorun kendinize: Siz Lefkoşa’nın vicdanı mısınız yoksa çıkar ikizlerinin arabasına omuz verenlerden misiniz?
Biliyorsunuz, Kıbrıslı değilim ben. Ama eğer oy verme hakkı olan bir Lefkoşalı olsaydım, yarın sabah gözümü açar açmaz gider oyumu kullanır, sonra sevgili Kadri Fellahoğlu’nun yanına gidip onu kutlardım… Çıkar ikizlerinin karşısına yiğitçe çıktığı, tertemiz bir kampanya yürüttüğü ve her Lefkoşalının onurunu savunduğu için…