Son dönemlerde yaşadığımız en büyük sorunlardan biri de yetkiyi elinde bulunduranların her şeyin en iyisini biliyor sanmaları, sadece kendilerini yetkin olarak görmeleridir. Ne var ki bu durum toplumsal aklı yok sayan tehlikeli bir özgüvenden başka bir şey değildir.
“Ortaokullar ve Ortaöğretim Kurumları İçinde ve Dışında Uyulacak Kurallar ve Disiplin Tüzüğü” tartışmaları, bilimsellikten yoksun yüzeysel bilgilerle hareket etmenin ne derece büyük tehlikeler yaratabileceğinin ispatıdır.
Gelen haberlere göre Bakanlar Kurulu; toplumsal sağduyuyu, pedagojiyi ve eğitim bilimi ilkelerini görmezden gelerek, siyasi kaygılarını giderecek yüzeyler bilgilerle yeni bir tüzük hazırlama ısrarını sürdürmektedir. Bu tür ısrarlar, sorunları çözmeyeceği gibi yaşanan kaosu daha da artıracaktır.
Eğitimin bir bilim olduğunu, alınacak her kararın, yazılacak her satırın eğitim bilimi ve pedagojik ilkeler çerçevesinde olması gerektiğini anlayın artık.
Bilimsel Eğitim Yönetimi, Sistemin Neresinde?
Eğitim Yönetimi, Dünya’da önemi günden güne artan bir alanken, bizde ise hiç yokmuş gibi davranılıyor. Eğitimi yönetmek sıradan bir iş olarak kabul ediliyor. Her siyasi eğitimi kendi bildiği, kendi istediği, kendi siyasi kaygılarına göre rahatlıkla yönetebiliyor. Daha anlaşılır söyleyeyim: Bilimsel eğitim yönetimini ara ki bulasın…
Eğitim sistemimin merkezinden öğrenci, öğrenciyi çevreleyen de eğitim bilimi ilkeleri olmalıdır. O halde akıllarda tutulması gereken en önemli şey; bilimsel eğitim yönetiminden taviz vermemektedir.
Eğitim yönetiminin en sade tanımı, yönetim biliminin kuramsal temellerinin eğitime uygulanmasıdır. Eğitimdeki tüm unsurlarının daha verimli, daha ekonomik ve daha iyi bir biçimde kullanabilmeyi sağlayan bilgiler bütünüdür.
19. yüzyılın sonlarında üniversitelerde bir çalışma alanı olarak ortaya çıkan eğitim yönetimi. Önce ABD’de çok kısa bir süre içerisinde de Dünyanın tüm saygın üniversitelerinde ana bilim dalı halini almıştır. Literatür binlerce, eğitim yönetimi araştırması sonuçları ile doludur.
Siz bu araştırmaların tek bir tanesini bile okumayın, bu konudaki bilimsel gelişmeleri takip etmeyin, eğitim yönetiminin ortaya koyduğu sistemsel bütünlüğün ne demek olduğunu anlamayın ama bir masa etrafına toplanıp sırf siyasi çıkar için çocuk istismarına varan akıl dışı yaklaşımlarla tüzük yapın!
Eğitim hizmetinin üretildiği yer okuldur. Başka bir ifadeyle eğitim yönetiminin uygulama alanı okuldur. Eğitimin belirlenmiş hedeflere ulaşma gerekliliği vardır. İşte bu hedeflerin yakalanması, sistemdeki okulun iyi örgütlenmesine ve iyi yönetilmesine bağlıdır. İşte bu nedenle;
Okulların yönetiminde uygulanacak kurallar; yüzeysel bilgilere hazırlanmış tüzüklerden oluşmamalıdır.
Aklınızda Bulunsun
Öğretmenlerin Kendilerini En Değerli Hissettikleri Ülkeler
Öğretmenler Dünya’daki en önemli işi yapıyor olabilirler. Çünkü öğretmen, geleceği şekillendirecek sisteminin sınıf içindeki lideri olmanın yanında, toplumsal gelişime yön verebilecek aydın bir bireydir. Bu yüzden öğretmenlerin kendilerini ne kadar önemli hissettikleri önemlidir ve dikkate alınmalıdır. OECD raporuna göre kendini en değerli hisseden öğretmenlerin bulunduğu o ülkeler:
- Malezya: Malezya’daki eğitimciler % 83.8 gibi şaşırtıcı bir oranda içinde yaşadıkları toplumun mesleklerine değer verdiğini düşünüyor.
- Singapur: Singapur’daki eğitimcilerin %67.6′sı takdir edildiklerini düşünüyorlar.
- Güney Kore: Yaptıkları işe toplum tarafından değer verildiğini söyleyen öğretmenlerin oranının %66.5
- Finlandiya: Finli öğretmenlerin %58.6′sı toplumun mesleklerine değer verdiğini düşünüyor. Bu oranla Avrupa’da en çok değer öğretmenler ülkesi olarak Finlandiya öne çıkıyor.
- Meksika: Meksikalı öğretmenlerin %49.5′i yaptıkları işe toplum tarafından değer verildiğini hissettiğini söylüyor.
- Hollanda: Hollanda’daki öğretmenlerin %40.4′ü öğretmenliğin toplum tarafından değer verilen bir meslek olduğunu düşünüyor.
- Avustralya: Avustralyalı öğretmenlerin %38.5′i öğretmenliğin toplum tarafından değer verilen bir meslek olduğunu düşünüyor.
- İngiltere: İngiltere’deki eğitimciler bolca mesleki gelişim desteği alıyor olsa da sadece %35′i İngiliz halkı tarafından kendilerine değer verildiğini düşünüyor.
- Romanya: Romanya’daki öğretmenlerin %34.7′si toplum tarafından kendilerine değer verildiğini söylüyor.
- ABD: ABD’de araştırmaya katılan öğretmenlerin sadece %34′ü kendisine değer verildiğini düşünüyor.
(Kaynak: http://www.takepart.com/photos/10-countries-where-teachers-feel-valued-most)
Anlayana - Gülmece
Çok Karakter
Temel, öfkeyle kitabevine gelir ve şikayetlerini sıralamaya başlar:
- "Geçen hafta sizden bir kitap aldım ama hiç beğenmedim. Öylesine uzun ve sıkıcıydı ki anlatamam. Üstelik kitapta o kadar çok karakter vardı ki hiçbirini aklımda tutamadım. Kitabın konusunu bile anlayamadım.”
Satıcı şöyle bir bakar ve yanıt verir:
- "Demek geçen hafta bizim Telefon Rehberimizi götüren sizdiniz."