“Bırakmak” tanımı yanlıştır.
Sigaradan “kurtulursunuz.”
O ne harika bir duygudur öyle!
Kendimden bilirim.
* * *
“Devlet” korsan ya!
Tam da “kur-ma-ca.”
Kanımıza işlemiş.
Hiçbir “kural” takmıyoruz.
Başımıza buyruk yaşıyoruz.
Mahcup da değiliz.
Hep haklıyız (!)
* * *
Kimse “cebinden” ya da “keyfinden” ödün vermiyor.
Önce bireyci menfaatimiz!
Ortalık “bencillik” kokuyor.
İnsanlar zehirlenebilir sorun değil, yeter ki, birileri “kazancımıza” el uzatmasın.
Çevreyi katlederken de aynıyız, bir ötekinin hakkını yerken de!
* * *
Hekimin, öğretmenin, yatırımcının, müdürün, vekilin yasalara uymadığı ülkede “meyhaneci” de uymuyor.
- İçelim o zaman, ülkeyi rehin alan hoyratlığımıza...
* * *
MECLİS’te sigara içildiğini biliyorum, hastanede de...
Biliyorum, okullarda da içiliyor.
Siz de biliyorsunuz.
Peki ne oluyor?
* * *
“Bırakmak” yanlış tanım.
“Kurtulmak” gerekiyor bu kör karanlık hayatımızdan...
* * *
“Kayıt dışı” bir ülkede yaşıyoruz.
O nedenle...
Kayıt dışında tutuyoruz, insana dair ne kadar medeni değer varsa...
Eşitliği de...
Adaleti de...
* * *
Dere yatağındaki binayı yıkmaz, sigara içilen mekanı kapatmaz, yasa dışı ikinci iş yapanı kamudan ayırmazsan eğer...
Yalancıyı, hilekârı, düzenbazı teşhir etmez, kulağından tutmazsan...
Böyle de “yüzsüzleşir” ahali...
* * *
Yüzsüzleşmek! Ne acı bir kelime...
Ada yarısına ne kadar da uyumlu...