İyiyi, güzeli, çirkini, doğruyu, yanlışı hep onlar biliyor, onlar biçimlendiriyor...
Kıbrıs'la ilgili rüyalarımızı onlar gördürüyor ve yorumluyor...
Siyasi, ekonomik, sosyal hastalıklarımızın adlarını onlar koyuyor...
Suyu, yeşili, betonarmeyi, trendi belirleyip, kentlerimizi düzenliyorlar...
Dert bizden, derman onlardan...
Tehdit ve zor; ezbere bildikleri anadil bu...
Bu anadili bilmedikçe, onlarla aynı dili konuşamadıkça artık bizimle hiçbir zaman iletişim kuramayacaklar...
Artık bizim bütün görevimiz, onların dilini onlardan iyi konuşmaktır...
Öğretmeni, memuru, işçiyi-emekçiyi, "kalkınma" adı altında ezmektir...
Zafer bu dilin arkasındadır...!
NÜFUS ÖLÇÜLEBİLİR OLMALI
Özel sektör, kendisi için uygun fikrin topluma genel getirisi ile değil, kendisi için ne kadar değere sahip olduğuyla ilgilenir!.
Artık burada düşenin, ayağı tökezleyenin, işleri kötü gidenin varlığı,
Sistemin örgütlediği insanlar tarafından birkaç dakika içinde talan edilecek...
Bu ülkede değişim yolundaki en büyük engellerden biri, nüfusumuzun değişken olmasıdır...
Nüfus ölçülebilir değildir...
Ölçü olarak referans alabileceğimiz bir nüfus yok!
Peki! Ölçü olarak referans alabileceğimiz bir nüfus yoksa,
Ekonominin gelişmesinin dinamikleri nasıl hesaplanabilir?
Hesaplanamaz...
Ama ben nüfusun devamlı benim leyhime artmasını istiyorum;
O zaman ekonomik dinamikleri nasıl buna uygun hale sokarım?
Ne yapmaya yönelmeliyim?
DEVLETİN ROLÜ
Cevabı basittir:
Devletin ekonomideki rolünü sıfırlamaya ...
Çünkü özel sektör kendisi için uygun fikrin topluma genel getirisi ile değil,
Kendisi için ne kadar değere sahip olduğuyla ilgilenir...
Kâr-zarar muhasebesi ile ilgilenir...
Bu yüzdendir ki, önce Kıbrıs sorunu tamamen “denk bütçe” düzeyine indirilip,
Sonrasında piyasa ekonomisiyle birlikte,
Özelleştirme süreçleri başlatıldı...
Nüfus akıtıla dursun,
"Kendilerinden" olmayan, kendini Kıbrıs'lı olarak görenlere karşı,
Bir kimlik bildirimi var:
Rumcu, ateist, Kürtsever, çapulcu vs.
Motivasyonları bu:
Nefret ...!
Zafer de işte bu dilin arkasındadır...!