Yıl 1963: Makarios yönetiminin geçirmeye çalıştığı 13 maddelik Kıbrıs Türk tarafının haklarını budayan Anayasa değişikliği önerisini beğenmedik, protesto ettik, Kıbrıs Cumhuriyeti idaresinden çekildik. Kıbrıs Cumhuriyeti Kıbrıslı Türklerin gıyabında tek tanınmış otorite olarak yaşamaya devam etti. 40 yıl geçti, hâlâ ediyor.
Yıl 1983: Biz bize yeteriz, kendi Cumhuriyeti’mizi kurarız kimseyi de takmayız diyerek Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni kurduk. Sonuç ortada, 34 yıldır tanınmıyoruz, havanda su dövüyoruz.
Yıl 1994: Avrupa Birliği Adalet Divanı’nda açılan Kıbrıs Türk ürünlerinin KKTC mührü ile ihraç edilmesine karşı açılan davayı protesto ederek avukat göndermedik, davayı kaybettik. Kıbrıs Türk ürünlerinin Avrupa’ya girişi tercihli tarifeden çıkarıldı, üretim yerinde verilmediği gerekçesi ile bitki sağlığı belgeleri kabul edilmedi. Kıbrıs Türk ihracatı çok geriledi.
Yıl 1998: Avrupa Birliği ile Kıbrıs Cumhuriyeti üyelik müzakerelerine başladı. Kıbrıs Cumhuriyeti bizi temsil etmiyor diyerek, üyelik müzakerelerine katılmayı reddeddik, küstük, oynamadık. Müzakereler devam etti, Türkçe Avrupa lisanı olamadı. Avrupa Birliği kurumlarına temsiliyetimiz çok kısıtlı kaldı.
Yıl 2003: Kıbrıs Cumhuriyeti diğer 9 aday ülke ile birlikte Atina’da üyelik antlaşmasını imzaladı, biz uzaktan baktık, yutkunduk. Kıbrıs adası bütün olarak Avrupa Birliği toprağı olurken 10. Protokol uyarınca kuzey Kıbrıs’ta AB müktesebatı askıya alındı. Kendi ülkesinde hakları olmayan Avrupa Vatandaşları olarak tarihe geçtik.
Yıl 2004: Kıbrıs’ta ilk Avrupa Parlamentosu seçimleri yapıldı. Kıbrıs için ayrılan 6 sandalye Kıbrıslı Türkler ile Kıbrıslı Rumlar arasında dörde iki oranında bölüştürüldü. Yine oynamadık, bir çözüm olana kadar bu sandalyelere de Kıbrıslı Rumlar oturdu.
Yıl 2005: KT. Ticaret Odası Avrupa Komisyonu’nun ortağı olarak Yeşilhat tüzüğünü ağır aksak uygulamaya çalışırken, türlü bürokratik engel çıkardık, çalışmaması için elimizden geleni ardımıza koymadık. Ticaret Odası Mali Yardım Tüzüğü diye tutturdu, etkisizleştirdik.
Yıl 2006: Limasol limanından Avrupa’ya narenciye, patates satma imkânı yakaladık. Direk Ticaret Tüzüğü yoksa biz de yokuz dedik, narenciye dalında kalmaya devam etti. Kıbrıs patatesini Avrupa pazarına gönderen üreticiler sadece Kıbrıslı Rumlar olarak kaldı.
Yıl 2009: İkinci Avrupa Parlamentosu seçimleri yapıldı, yine Avrupa Parlamentosu’na temsilci gönderemedik, yerimizde saydık, biz küstük, dağın haberi oldu mu bilemedik.
Yıl 2014: Üçüncü Avrupa Parlamentosu seçimlerinde ilk kez bir grup Kıbrıslı, ortak liste ile seçime girdi. Kıbrıslı Rumlar haklarını Kıbrıslı Türklere teslim ederken, Kıbrıslı Türkler cesaretle biz de varız dedi. Yıllardır ilk kez ortak bir kavga verildi. Kıbrıslı Türkler sandığa gitmedi, yaratılan bürokratik engellerin de etkisi ile %44 olan Kıbrıs’taki oy kullanma oranının sadece 3’ünü Kıbrıslı Türkler oluşturdu. Yine kendimiz söyledik kendimiz dinledik. Sesimizi Avrupa’ya gönderemedik.
Bu yıl Avrupa Parlamentosu seçimlerine katılan 7 tane Kıbrıslı Türk aday var. Bu adayların yanı sıra eşitliğe, özgürlüğe, federal çözüme inanan Kıbrıslı Rum adaylar var. Bu adayları desteklemenin Kıbrıslı Türkler ile Kıbrıslı Rumların bir araya gelerek seçim kazanabileceğini, aynı adaylara oy verebileceğini, geçmiş acıları sarabileceğini, birlikte bir gelecek kurabileceğini göstermenin zamanı gelmedi mi?
En temel haklarımızı talep etmenin, Avrupa ailesinde yerimizi almanın zamanı çoktan gelmişti zaten!