Toplumsal olarak eğitime büyük önem verdiğimiz ortada. Ne var ki günü kurtarmaya yönelik ve sık sık değişen kararlar bu önemi anlamsız kılıyor. Böylesi kararların önüne geçmek ve eğitim sistemini ileri götürmek için eğitim politikaları oluşturulurken veriye dayalı kararlar almak artık vazgeçilmez bir unsur olmalı.
Araştırmaya dolayısıyla da veriye dayalı eğitim politikaları oluşturulmak eğitime önemli bir ivme katacağı gibi sistemi ileriye götürecek anlamlı bir eğitim vizyonu ortaya kaymanın da ihmal edilemez adımıdır.
Lafı, geçtiğimiz hafta açıklanan iki farklı çalışmaya getirmek istiyorum. Bunlardan birincisi KEAB tarafından yayımlanan “2020 Eğitim Raporu”, diğeri de 19 Mayıs Türk Maarif Koleji’nin öğrencilerine yönelik olarak gerçekleştirdiği “Çevrimiçi Eğitim Değerlendirme Anketi” verileridir.
KEAB 2020 Eğitim Raporu
KEAB (Kıbrıs Eğitim Araştırmaları Birliği) tarafından yayımlanan “Covid-19 Pandemisinin Kuzey Kıbrıs Eğitim Sistemine Etkileri” başlıklı rapor, 729 katılımcı ile bugünü kadar ülkede yapılan en geniş katılı araştırma olmanın yanında ortaya çıkardığı bulgular açısından da eğitim sistemimizin nasıl ve ne şekilde etkilendiğini gözler önün seriyor. İşte o rapordan elde edilen bazı bulgular:
- Pandemi, KKTC eğitimini çok yüksek düzeyde olumsuz etkilemiştir.
- Bu etki, en az iki eğitim-öğretim yılında ciddi öğrenim kayıplarının yaşanmasına neden olacaktır.
- Ortaya çıkan olumsuz etkilenmenin temel nedeni, Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı’nın kriz yönetimine dair planlı bir süreci ya da prosedürü bulunmaması bu nedenle de krizi yönetme performansının düşük olmasıdır.
- Ortaya çıkan olumsuzlukların giderilmesine ve yeni bir krize karşı hazırlıklı olunması için ivedilikle değişim – döşünüm yaşanması gereken unsurlar şöyle sıralanmıştır:
• Okulların ve Bakanlık merkez örgütünün teknolojik alt yapısı,
• Rehberlik ve yönlendirme hizmetleri
• Öğrenme – öğretme yöntemleri,
• Bakanlığın insan kaynaklarının yeterlikleri,
• Eğitim denetimi
• Ölçme – değerlendirme yöntemleri
• Öğretim programları
• Eğitim yöneticilerinin yeterlikleri
• Öğretmenlerin yeterlikleri
• Kademeler arasında geçiş ve merkezi sınavlar
• Sınıf geçme, mezuniyet koşulları
19 Mayıs TMK “Çevrimiçi Eğitim Değerlendirme Anketi”
Geçtiğimiz hafta içerisinde 19 Mayıs Türk Maarif Koleji, “Çevrimiçi Eğitim Değerlendirme Anketi” sonuçlarını paylaştı. Öncelikle bu çalışmanın okul müdürü Ziya Tüzel’in vizyonuyla ortaya çıktığını düşünenlerdenim. Şüphesiz ki bir ekip çalışmasının ürünü olduğu kendini gösteriyor. Emek veren, katkı koyan herkese eğitim adına herkese teşekkür ederim.
492 katılımcının yer aldığı anketin değerlendirilmesinde ortaya çıkan bulguların bazıları aşağıdaki gibidir.
Ankete katılan öğrencilerin;
- %73,6’sı günün en az 5 saatini ekran karşısında geçiriyor.
- %84,4’ü uzaktan eğitimi etkili bir öğrenme modeli olarak görmüyor.
- %93,5’i uzaktan eğitim sayesinden dersleri daha hızlı bir şekilde öğrendiğini düşünmüyor.
- %88,6’sı uzaktan eğitim öğrenmeyi kolaylaştırmıyor.
- %78,7’si uzaktan eğitime devam etmek istemiyor.
- %87’si uzaktan eğitimi yüz yüze eğitimle eş değer olarak görmüyor.
Yukarıdaki bulgulardan da anlaşılacağı üzere öğrenciler günde en az 5 saat ekran karşısında geçiriyor olmalarına rağmen; uzaktan eğitimden memnun değiller, verimsiz olduğunu, daha zor öğrendiklerini düşüyorlar ve bu uygulamaya devam etmek istemiyorlar.
Daha da önemlisi çevrimiçi (online) eğitim-öğretim uygulamalarını en başarılı şekilde gerçekleştiren okullarından birisi olan 19 Mayıs Türk Maarif Koleji’nde bile durum böyle ise diğer okullardaki öğrencilerin algı ve tutumlarını siz düşünün!
Sonuç
Yukarıda, pandeminin Kıbrıs Türk Eğitim Sistemi’ni nasıl, neden ve ne şekilde etkilendiğini içeren bir rapor ile pandemi nedeniyle yüz yüze eğitimin yerine konulan uzaktan eğitim uygulamasının (ki bunu en iyi şekilde gerçekleştiren bir örnek okul) öğrenciler tarafından nasıl algılandığı ve içselleştirildiğine dair sonuçların özetlerini okudunuz.
Durum bu kadar açık. Artık gözlerimizi pedagojiye, bilime, eğitim araştırmalarına kapatmaktan vazgeçmenin zamanı gelmedi mi? Veriye dayalı eğitim politikalarını hayata geçirmenin, eğitim bilimini işe koşmanın zamanı gelmedi mi? Sözün özü; ya bunları hemen şimdi yapmaya başlayacağız ya da eğitimde tedavi edilemez yaralar açmaya devam edeceğiz…
Anlayana Gülmece
Yabancı Dil
İki erkek arkadaş, şehir meydanında bir banka oturmuş sohbet ediyorken, tanışmak isteyen iki turist kız, adres sormak bahanesiyle yanlarına yaklaşır… Önce İngilizce konuşmaya çalışmışlar bizimkilerden tık yok… Sonra Fransızca, yine kapı duvar… Almancayı denemiş, bizimkiler duvara bakar gibi bakıyor… İtalyanca tekrarlamış, hala aval aval bakıyorlar… Sonunda kızlar pes ederek geldikleri gibi oradan uzaklaşırken erklerden biri, diğerine dönerek:
- "Hiç olmazsa bir yancı dil bilseydik şimdiye kızları tavlamış olurduk..."
Diğeri gülümseyerek yanıt verir: - “Yok ya… Yabancı dil hiçbir işe yaramaz. Bak kız dört dil biliyor, işini halledebiliyor mu?”