Zaman hızlıca ilerliyor. Yeni bir yıla girdik ve çoğumuzda (çocuklar hariç) nostalji duygusu daha da güçleniyor. Geri dönülmez zamanın akışında hiçbir şey eskisi gibi kalmıyor ve zamanın çarkları geriye dönmüyor.
Yunancada nostalgia “nostos” ve “algos” sözcüklerinden oluşur. “Nostos” yurda geri dönüş, “algos” ise acı anlamına gelir.
Türkçede buna “sıla hasreti” diyoruz. Fakat gerçekte “geri dönüş” mümkün olmadığı için nostaljiye mecburuz, hattamahkumuz...
Nitekim Fransız filozof Vlademir Jankelevitch, nostaljinin zamanın geri dönülmez akışından kaynaklandığını söyler.
Evet, geriye dönmek mümkün değildir. Sadece eskilerde kalmış bir yere, yurda, eve-barka, eşyalara, insanlara değil, kendimize bile geri dönüş söz konusu olamaz.
Çünkü her şey geri dönülmez zamanda kaybolup gitmiştir. Nostalji bu yüzden kaçınılmazdır. Sadece tanıdık bildik şeylerve yerler zamana karıştığı için değil, yani bir evi, aileyi, sevgiliyi kaybettiğimizden değil, bir zamanlar olduğumuz kişi olmadığımız için nostalji duygusuna kapılırız.
Eskiden olduğumuz kişi, dünya ile kurduğumuz ilişki, hatta o dünyanın kendisi artık yok olmuştur. Geriye ancak mekânız hayaletler olarak dönebilirler, dönebiliriz.
Geri döndüğümüzü zannettiğimizde bile geri dönmüş değiliz, çünkü ne döndüğümüz yer, ne de biz artık o yer, o kişi değiliz.
Zamana karışan o kişiyle, kendimizle bir daha buluşmamız mümkün değildir, çünkü her şey zamanla değişir. Ve “her şey akar...” Ve hiçbir şey eskisi gibi değildir...
Odisseas’ın uzun yolculuğundan sonra memleketi İtake’ye döndüğünde gözyaşlarını tutamaması, Truva savaşındaki kahramanlıklarını anlatan ozanı dinlerken gözyaşlarına boğulması, sadece İtake ve karısı Pinelopi’nin eskisi gibi olmamalarından değil. Artık, ozanın anlatısındaki Odisseas’ın da eski Odisseas olmaktan çıkmış olmasındandır.
Evet, nostalji zamanın akışından kaynaklanan varoluşsal bir duygu durumudur...
Kıbrıslıların Yurt Acısı
Fakat zamanın akışı içinde aşina olduğumuz yerlerin ve insanların, hatta kendimizin içsel-varoluşsal bir süreç sonucuzamana karışması başka bir şeydir, dışsal bir süreç olarak şiddetin birdenbire zamanı ve mekanı parçalaması bambaşka bir şeydir.
Kıbrıs, şiddetin zamanı ve mekanı parçaladığı bir diyardır. Bu yüzden, Kıbrıslıların tümünde farklı bir yurt acısı, sıla hasreti vardır. Örneğin Kıbrıslı Rumların “geri dönüşünü” zaman değil, şiddet engellemiştir, engellemeye da devam ediyor. Kıbrıslı Türklerin doğup büyüdükleri yerlerden koparılmaları da şiddet sonucu olmuştur. Daha sonraları ise “74-Sarhoşluğu” ve zımnen uygulanan “nostalji yasağı” sayesinde sıla hasretlerini bastırmışlardır.
Yerlerinden zorla koparılan insanların nostaljisi ile zamanın yarattığı nostalji aynı değildir. Şiddetin yol açtığı yurt kaybı insanların ruhunda büyük örselenmelere yol açar ve onları hınç duygusuna gark eder. Oysa genel anlamda nostalji insana mutluluk bile verebilir. Geçmişin anılarını hatırlayarak dudaklarımıza bir gülücük kondurabiliriz...
Kıbrıslıların parçalanmış mekanı büyük ve derin bir mutsuzluk kaynağıdır. Kıbrıs’ta yaşayan insanların büyük bir kısmı mekânız hayaletler gibidir.
Fakat şiddetin parçalamadan önce var olan ama artık eskilerde kalmış o yurda dönüş de söz konusu değildir.
Yurt acısını dindirmek için mekanı yeniden düzenleyerek yurdu gelecekte yaratmak lazımdır.
Bize yeni bir yurt lazımdır...
Yeni yılda herkese gelecekte mutlu bir gülümseyişle anacaklar nostaljik anların nasip olması dileğiyle...