Zeka FINDIK
zeka.findik@gmail.com
Son günlerde Kıbrıs müzakerelerinde yine hızlı bir sürece girdiğimiz yönünde güçlü sinyaller gelmektedir. 2010 Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrası duraksama hatta gerileme dönemine giren çözüm müzakereleri geçtiğimiz Nisan ayında Sn. Akıncı’nın Cumhurbaşkanı seçilmesi ve Sn. Özdil Nami’nin baş müzakereci olarak atanması sonrası tekrardan ivme kazanmış ve hızlı bir şekilde sonuca doğru ilerlemeye başlamıştır. Gerek uluslararası çevrelerin son günlerde Kıbrıs sorununa artan ilgisi gerekse 2016 yılının ilk liderler zirvesinde alınan kararla tüm konuların artık masada olduğu yani toprak ve garantiler gibi son aşamada görüşülecek olan konu başlıklarının açılmış olması da 2016 yılında olası bir referandumu işaret etmektedir.
Tabii ki ilerleyen günlerde özellikle liderlerin Davos’ta Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri ile bir araya gelmelerinden sonra süreç daha da netleşecektir. Güney Kıbrıs’ta bulunan hidrokarbon yatakları ve Ortadoğu’nun durumunu da göz önünde bulunduracak olursak hem birleşmiş milletlerin hem garantör devletlerin hem de uluslararası aktörlerin Kıbrıs’ta olası bir çözümü sonuna kadar zorlayacağını düşünmek pek de zor değil.
Çözüm müzakereleri bu kadar hızlı ilerlerken adamızda yaşayan toplumların özellikle de gençlerin hızlıca bu sürece ayak uydurmaları gerekmektedir. 2000’lerin başlarında Annan planı döneminde ve daha öncesinde de gençler her zaman barış süreçlerinin bayrak taşıyıcısı olmuşlardır. CTP Gençlik Örgütü olarak bizler de kurulduğumuz günden bu yana yani 20 yıldır bu sürecin her zaman en kararlı öncüsü olduk. Siyasi hesap yapmaksızın bu yolda her zaman bütün olumlu gelişmeleri destekledik ve sahip çıktık. Gerek 2000’lerin başında Geleceğimizi Kurtarma Operasyonu adı altında Kıbrıs’ın kuzeyinde birçok siyasi partinin gençlik örgütleriyle ve sivil toplum örgütleriyle birlikte yer aldığımız barış platformunda gerekse son dönemde yer aldığımız Kıbrıs’ın kuzeyinden ve güneyinden siyasi partilerin ve sivil toplum örgütlerinin yer aldığı CYWECAN platformu gibi birçok platformda adamıza barışın gelmesi için çalışıyoruz.
Daha ilk toplumlararası görüşmelerden itibaren CTP olarak bizler her zaman siyasi eşitliğe dayalı iki bölgeli iki toplumlu bir federasyonu savunduk ve savunmaya da devam edeceğiz, fakat liderler arasında varılacak ve adanın her iki tarafında aynı anda referanduma sunulacak bir çözüm planının da ne kadar adil olursa olsun toplumlar arası bir barışma süreci yaşanmadığı sürece de kalıcı olamayacağının farkındayız.
Özellikle 1974 sonrası adamızın her iki tarafında da yetişen gençler kendi tarihlerini tek tarafın bakış açısıyla anlatılan tarih kitaplarından öğrenmek zorunda kalmışlardır. Bunun yanında onlarca yıl iki toplum da birbirinden uzak yaşamak zorunda bırakılmıştır. Bunları da göz önünde bulundurduğumuzda işimizin zor olduğunun farkındayız, fakat yaklaşık 13 yıldan beridir kapıların açık olması ve son yıllarda tarih kitaplarında yapılan iyileştirmeler ise az da olsa bir ilerleme sağlandığının göstergeleridir.
2003 yılının nisan ayından itibaren iki toplum arasında sınır geçişlerinin başlamasıyla birlikte toplumlar ortak aktiviteler yapmaya başladılar. Bu geçilen süreçte CTP Gençlik Örgütü olarak bizler de üzerimize düşeni yerine getirdiğimize inanıyoruz. Güney Kıbrıs’taki iki büyük partinin gençlik örgütü olan EDON ve NEDİSİ ile uygun olan her ortamda bir araya gelmeye çalışıyoruz. Geçtiğimiz Aralık ayı başında Girne’li geçtiğimiz hafta ise Lefkoşa’lı gençlerin düzenledikleri barış ateşi etkinliklerine her iki örgütten de temsilciler katılmışlardır. Bizler de hem CYWECAN platformunda NEDİSİ ile hem de EDON’un düzenlediği etkinliklere katılarak hali hazırda var olan iyi ilişkilerimizi artırmaya çalışıyoruz.
Kıbrıs müzakerelerinde son dönemlerde yakalanan bu olumlu hava devam ederken biz gençlere de sürece katkıda bulunmak adına hem adamızın geçmişiyle objektif olarak yüzleşip aynı olayların tekrardan yaşanmamasını sağlamak hem de barış kültürünü adamızda yeniden yeşertmek gibi çok önemli görevler üzerimize düşmektedir. İşte bu bağlamda adanın hem kuzeyinde hem de güneyinde yer alan çözüm güçleri olarak bizler daha çok çalışmak zorundayız, çünkü unutmamalıyız ki çözümü liderler masada yapacaklar ama biz gençler olarak barışmadığımız sürece bu çözümün sağlıklı olması beklenemez. O nedenle bu adanın her iki tarafında da yaşayan biz gençler olarak şimdiden bu topraklarda barış tohumlarının yeniden yeşermesi için el ele vermeliyiz. Unutmayın barış en çok gençlere lazımdır ve bu topraklara barış ancak ve ancak gençlerle gelebilir.