“Zenginin parası, züğürdün çenesini yorar” derdi eskiler…
Biz, Eroğlu’nun bankalardaki parasını konuşurken; 17 Eylül’de başlayan Wall Street İşgalcileri Hareketi, kapitalizme karşı çığ gibi büyüyen bir harekete dönüşüyor…
Arkasında, büyük (petrol, silah vb.) ABD şirketlerinin parmağı olduğu su götürmeyen ve binlerce kişinin ölümüne yol açmasına karşın; “fare doğuran”, “Arap Baharı Hareketi”nin aksine; bu hareketin hedefi Kapitalizmin sembolü büyük şirketler…
İlk günlerde, bankalara ve dev şirketlere kafayı takmış birkaç işsiz-güçsüz, sol aktivist ve marjinal tipin eylemi olarak yansıtılan bu “geceli gündüzlü işgal eylemi”, kısa zamanda çığ gibi büyüdü. 2008 ekonomik krizinden paçasını bir türlü kurtaramayan Amerikan toplumunda Wall Street ve genel anlamda kapitalizmin aksaklıklarına yönelik öfke, her geçen gün büyüyor. İnternet üzerinden bir araya gelen genç yaşlı, emekli, işsiz, farklı kesimlerden gelen eylemciler, bir anda Arap Baharı’nı bile sollayarak dünya gündeminde yerini aldı.
‘Hakça dağılım, eşit ücret ve onurumuzu istiyoruz.” Belgileriyle direnişi yükselten binlerce insana her gün binlercesi daha katılıyor… Komiteler düzleminde biçimlenen harekete ülkenin ve dünyanın pek çok yerinden katılımlar başlıyor…
Beklenmedik bir gelişme olmazsa, bu kıvılcımın dünya çapında “kapitalizme karşı küresel bir isyan”a dönüşme potansiyeli taşıyor bu hareket…
Kendi yerelliği ve dar hedefleriyle etkisizce süren muhalif hareketleri düşününce ister istemez; “biz dünyanın neresindeyiz?” diye soruyorum kendime ve geçtiğimiz günlerde, bir avuç sanatçıyla Lokmacı’da gerçekleştirdiğimiz “Değişim İçin 100 Bin Şair” etkinliğine gösterilen ilgisizlik geliyor aklıma…
“Irkçılık, çevre sorunları, eşitsizlik, ayrımcılık” gibi dünyadaki problemlere dikkat çekmek için yüzden fazla ülkedeki beş yüzden fazla şehirde aynı anda gerçekleştirilen bu eyleme insanlarımız kadar sivil toplum kuruluşları ve basın da ilgisiz kalmış; etkinliğe katılan birkaç gazete muhabiri bu konudaki serzenişimizi algılayamayıp; “az sayıda sanatsever ve şairin dışında başka herhangi bir devlet büyüğünün ilgi göstermemesine üzüldüğümüz” gibi saçma satırlarla konuyu geçiştirmişlerdi…
Petrol/doğal gaz sondaj kavgalarının yeni arenası haline gelen küçücük adamızın tüm kaynakları uluslararası kapitalist şirketlere peşkeş çekilirken; muhalif güçler olarak ne yazık ki bütünsel bir kavgaya soyunmayı becerebilmiş değiliz…
Bırakınız dünya çapındaki hareketlere katılmayı; bırakınız ülkemizin geleceği için iki toplumun muhalif güçleri olarak ortak hareketler geliştirmeyi; kendi mandıramızda bile birlikte hareket edemiyoruz…
Gündelik, dar çıkar kavgalarını bırakıp; top yekün bir insanlık kavgasına soyunmadıkça; “yok oluyoruz, tükeniyoruz” sızlanmalarıyla daha çok ağlaşıp duracağız…
Kimse de gözümüzün yaşına bakmayacak…
Bir hatırlatma
İKİ TOPLUMLU ŞİİR YARIŞMASI’nın dördüncüsüne katılım için son 15 gün...
K.T. Sanatçı ve Yazarlar Birliği ile Kıbrıs Yazarlar Birliği’nin, ilk kez 2006 başında açtığı, Kıbrıslı gençlere (35 yaş altı) yönelik açtığı “Kısa Öykü ve Şiir Yarışması”nın dördüncüsü, değişik bir formatla katılımcılarını bekliyor...
Bu yıl, şiir (yayınlanmamış dosya ); dalında verilecek olan ödüller için son katılım tarihi 31 Ekim…
Bu yeni formatıyla açılan 2011 yılı Şiir Ödülü, “FİKRET DEMİRAĞ ŞİİR ÖDÜLÜ” adı altında gerçekleşecek ve seçici kurulun seçeceği bir eser; iki dili (Türkçe/Rumca) olarak kitaplaştırılacak…