Dilara Topcan
Beslenme konusunun ne denli önemli olduğu fazlaca ön plana çıktığından beri konuyla ilgili birçok söylem ve tartışma da gündemi meşgul etmeye devam ediyor. Tabii bununla beraber ciddi bir bilgi kirliliği de oluşmuyor değil. Bilgi kirliliği ve sırf popülerlik oluşturmak adına yapılan işleri okuyup izlerken ise hepimizin zihin süzgecimizi ve mantığımızı devrede tutmamız gerektiğini unutmamamız gerekiyor. Aksi takdirde bugün goji berry meyvesinden, yarın ise goji berry meyvesini unutarak altın çilekten medet ummaya devam etmemiz kaçınılmaz olacaktır…
Beslenme konusunun popülaritesi dahilinde farklılık yaratmak ve ilgi çekebilmek adına dengeli beslenmeyi hiçe sayan, bilimsel olarak henüz kanıtlanmamış ya da henüz güvenilirliği ispat edilmemiş yalnızca ticari amaç güden birbirinden farklı söylemler ya da görüşlere rastlamak da pek tabii mümkün. İyice baktığımız zaman bu noktada çoğu zaman bütünsel değil bireysel çıkarların rol oynadığını görmemek ise kanımca pek de akıllıca olmayacaktır. Bu nedenle özellikle beslenme konusunda bilgi edinirken lütfen ‘farkındalığımızı’ ve ‘mantığımızı’ da yanımıza alalım. Gerekirse biraz da biz araştıralım ama araştırmalarımızı yaparken de lütfen işin uzmanlarına danışalım (yani bu konuda üniversitede eğitim almış ve aldığı eğitimi de hakkıyla yapan kişilere – beslenme uzmanları ve diyetisyenlere danışmamız gerektiğini hatırlayalım).
Doğanın sunduğu birçok şeyin muhakkak ki bizlere bir faydası dokunabilir. Yalnız zararı da dokunabileceğini öngörmek gerekir… Bu doğrultuda da tek bir şeyden sihirli bir etki beklemeden total fayda için dengenin kurulması gerektiğinin de bilincinde olmamız şarttır.
SORU 1: EKMEK SAĞLIKSIZ MI?
Evet beyaz ekmeğin sağlık adına faydadan ziyade zararı olduğunu artık hepimiz biliyoruz. Günümüzde de tam tahıl ya da çavdar unundan hazırlanmış ekmeklerin sağlık adına daha faydalı olduğu da bir gerçek. Ekmek, karbonhidrat içeriği bakımından zengin bir yiyecektir ve unutmayalım ki karbonhidratlar da sağlıklı beslenme pastasının en büyük dilimini oluşturmaktadır. Yani ekmek sağlıklı beslenme adına önemli bir besindir. Yalnız burada her zaman vurguladığımız gibi ‘sağlıklı karbonhidratların’ seçilmesi gerektiği ve ‘tüketim miktarının’ da muhakkak dengede tutulması gerektiği unutulmamalıdır. Ekmeğin de sağlıklısı sağlıklı beslenmenin ana elemanlarından biridir ve özellikle de kahvaltı gibi son derece önemli bir öğünün de baş kahramanıdır…
Unutmayın, sağlıklı ve gerçek ekmek (sahtekarlıkla hazırlanmayan ve tam tahıl/çavdar unu gibi kan şekerini dengede tutmaya yardımcı, posa ve besin bakımından zengin ekmek) uygun tüketim porsiyonları dahilinde son derece gerekli bir besindir. Yeter ki ekmeği doğru seçelim ve ne kadar tüketmemiz gerektiğini bilelim…
SORU 2: PROTEİNDEN ZENGİN BESLENİLMELİ Mİ?
Günümüzdeki ‘modalardan’ biri de ekmek dahil tüm tahıl grubunu neredeyse terkederek (makarna, bulgur, patates vb. yiyecekler) kırmızı et, tavuk, balık gibi et grubundan zengin beslenmeyi ‘sağlıklı beslenme’ zannetmektir. Sağlıklı beslenmede denge unsurunun ne denli önemli olduğu gerçeğinin bilincinde olan birisiyseniz zaten bu modaya uymuyorsunuzdur. Bunun yanısıra karbonhidrat bakımından zengin tahıl grubunun yanında meyve grubunu da sağlıklı beslenmeden dışlamak son derece talihsiz bir davranıştır. Günümüzde ne yazık ki meyveler de karalanmaktadır. İşin aslını yani sağlıklı beslenmenin ne olduğunu bilmeden yapılan bu tarz beslenme değişiklikleri ne yazık ki uzun vadede sağlığı negatif yönde etkileyebilmektedir. Unutulmamalıdır ki tahıl ve meyve grupları yalnızca karbonhidrat demek değil, vitamin, mineral ve posa da demektir. Ayrıca bu grupların dengeli tüketildikleri takdirde sağlık adına birçok olumlu katkıları olduğu da aşikardır. Tek istediğimiz ise bu ürünlerin soframıza en sağlıklı halleriyle gelmeleri ve bizlerin de ne kadar tüketeceğimizi bilmemiz meselesidir…
SORU 3: YOĞURT SAĞLIKLI MI?
Süt grubundan yoğurt ve kefir gibi ürünlerin sağlığa ve özellikle de kilo kaybına destekleri tartışılmazken son dönemlerde yine gıda güvenliğindeki soru işaretlerinden ötürü bu besinlerle ilgili de aklımızda soru işaretleri oluşabilmektedir. Bu noktada sağlıklı beslenme örüntüsünden bu değerli grubun çıkarılması uygun olmadığından bizlere düşen şey en güvenilir kaynaklardan elde edilen yoğurt, süt, kefir gibi süt grubu alternatiflerini tüketmek olacaktır.
SORU 4: HANGİ SUYU TERCİH ETMELİYİZ?
Su tüketim konusunda da pH seviyesi yüksek (alkali seviyesi yüksek) olan suları tüketmek özellikle kan pH dengesinin kurulabilmesi adına tercih edilebilir. Burada dikkat etmemiz gereken diğer nokta ise hem analizine güvendiğimiz su markalarını tercih etmek hem de gün içerisinde ne kadar su tüketmemiz gerektiğini bilmektir. Su tüketiminin de azı ya da fazlası vücuda zarar verebileceğinden ‘denge’ kelimesi burada da önem taşımaktadır.
SORU 5: YOĞUN BİR ŞEKİLDE SPOR YAPMAK HEPİMİZ İÇİN UYGUN MU?
Hepimizin vücut yapısı farklılık gösterebileceğinden her spor çeşidi ya da her egzersiz yoğunluğunun bizlere göre olmadığının farkında da olmamız gerekir. Bu nedenle hangi sporu yapacağımız ve ne sıklıkta yapmamız gerektiği konusunda da yine işin uzmanıyla bilgi alışverişinde bulunmamız şarttır.
SORU 6: NEDEN KİLO KAYBEDEMİYORUM?
Fazlaca sorulan ‘neden kilo kaybedemiyorum’ sorusunu cevaplayabilmek adına ilk etapta kendimize dürüst olarak şu soruyu sormalıyız: ‘acaba ben kilo kaybetmek için yapmam gerekenleri (diyet ve egzersiz) en doğru şekilde yapıyor muyum?’. Genellikle diyetteyken ucundan tükettiğimiz pastalar, yağı diyet ölçülerine göre fazla olan ana öğün menüleri, diyetisyenin yazdığı ölçüden biraz daha fazla besin tüketimi gibi birçok ufacıkmış gibi görünen yanlışlar günün sonunda kilo kaybını da bloklayabiliyor. Ayrıca eşzamanlı olarak hekim kontrolünde genel kontrollerimizi de ne zaman yaptırdığımıza dönüp bir bakmamız ve kilo kaybedememe şikayetimizi hekimimizle de paylaşmamız şart.
Tüm bu soruları fazlaca artırmamız mümkün, artıralım da tabii… Sorgulayalım ki bizler için en doğrusunu seçebilelim… Yalnız şu kısıtlı ömrümüzde dengeyi kurarak yaşamanın da ne denli önemli olduğunu unutmayalım… Sağlıklı beslenmeye haddiden fazla kafa yorarken ve bu konuda endişe katsayımızı artırırken sağlığa yaklaşmıyor, tam tersine sağlıktan uzaklaşıyor olduğumuzun da farkına varalım… Vücudunuza bu konuyu düşünürken yaşattığınız stresi ve tabii stresin de olası zararlarını bir düşünün… Sağlığa odaklanmaya çalışırken stresten ötürü sağlığınızı bozuyor olabileceğinizin de bilincinde olarak hareket edin. Özetle sağlığınız adına elinizden geleni yaparken ruhunuzun huzurunu bozmamaya da gayret etmeye çalışın…
Hepimiz için güzellikler ve sağlıkla dolu bir gün olsun… Sevgiyle kalın…