Ziziro kadar olamadık…

Tayfun Çağra

Ağustos böceklerini (ziziro, cırlavık) birkaç kez konu etmişimdir….

Yine burada yazmak isterim çünkü isimleri Ağustos Böceği olmasına rağmen uzun bir süredir Ağustos ayında ötecek kadar yaşadıklarını hatırlamıyorum…

Belki de en az 5-10 yıldır Haziran ayında ötmeye başlayan Ağustos Böcekleri Ağustos ayı geldiğinde çoktan ölmüşler ama toprağın altına da yeni nesillerini bırakmışlardır.

Bu yıl öyle olmadı; Haziran ayında yine ötmeye başlayan zizirolar bu kez Ağustos ayının sonuna gelmemize rağmen ötmeye devam ediyorlar…

Herhalde diyorum isimleri Ağustos Böceği olduğu yıllarla aynı hava sıcaklığını yaşıyoruz bu yıl ki ötmeleri devam ediyor…

Bugünlerde ne kadar da “sıcaklar artarak devam edecek” dense de yaklaşan Eylül ayının etkilerini birazcık da olsa yaşamaya başladık gibi… O yüzden de böcekler arada bir “ötsem mi ötmesem mi, gitsem mi kalsam mı” ikilemini yaşasalar da onlar doğaları gereği doğanın gereklerini yerine getiriyorlar…

Yapmaları gerektiğini yapıyorlar, yapmamaları gerektiğini yapmıyorlar. Gelecekleri zamanı doğa gereği biliyorlar, gidecekleri zamanı da doğa gereği yine biliyorlar.

Doğa onlara yön veriyor.

***

Yine bu ziziroların yaptıklarını, yapmadıklarını bizim siyasetimize uyarlamaya çalışıyorum ama olmuyor.

Bizde siyasetin işlerliği bir kenara bırakılmış, siyaset olması gerektiği gibi siyasetin doğal işlerliğinde devam edemiyor, bir aile şirketi gibi ülke idare edilmeye çalışılıyor da diyemiyorum çünkü onun gibi de değil, aile şirketlerinin de belli kuralları, yasalara uygunluğu var, bizde siyaset bambaşka bir şekilde, anlaşılması güç veya belki de kabul edemeyeceğimiz, kesinlikle içimize yediremeyeceğimiz bir şekilde ters dönmüş  bir araba gibi, tekerlekleri yukarıda ama yolda gidiyormuş yanılgısında siyasetçilerin olduğu bir yerdeyiz.

***

Tekerlekleri yukarıda arabanın yöneticileri birşeyler yapmak için emirler bekliyor, o birşeyler de nedense toplum zararına olan gelişmeler olarak yansıyor hayatımıza…

Örneğin belediyelerle ilgili tasarı… Meclise geldi tasarı, dün meclis önü belediye çalışanları, belediye araçları, sendikalar, tasarıya karşı çıkanlar tarafından dolduruldu, meclise giden yollar kilitlendi.

Belediyelerin sayılarının azaltılması, birleştirilmesi aslında karşı çıkılacak bir durum değil ancak bu düşünce maaş ödeyemez, giderlerini karşılayamaz, vermesi gereken hizmeti veremez duruma gelen belediyelerin bu kötü durumdan çıkarılmalarını amaçlıyordu ve bunun için de önemli bir önçalışmaya ihtiyaç vardı.

Ancak ne oldu? Sadece belediye sayıları azaltıldı ama bu belediyelerin bu kötü durumdan çıkışları için hiçbir öneri, plan, proje tasarıda yer almadı. Tasarının bu halde geçmesi halinde enflasyonun getirdiği yük dışında halkın sırtına bir de yeni belediye vergileri veya olanların artırılması anlamına gelecektir. Yani sayıları azalan ve coğrafi olarak büyüyecek belediyelerin de yükü toplumun başına binecektir. Tasarıdaki yanlışların görüşülmesi ve komiteye geri gönderilebilir mi düşüncesiyle 2.5 saat kadar ara verilen mecliste herhalde ÜstEL’in abilerine “komiteye geri gönderelim mi?” sorusuna “hayır” cevabı verilmiş olmalı ki meclis genel kurulu devam etti.

Yani sonuçsuz, anlamsız ve istenileni veremeyen bir tasarı ortada duruyor veya dün akşam tasarı meclisten geçmiştir, öyleyse de bu haliyle Anayasa Mahkemesi’nden geçmesi pek mümkün görülmüyor.

***

Bunun gibi gelişmeler oluyorken Silihtar’a gönderilen ve kendisine Külliye yapılacak olan Ersin Tatar, köpeğiyle Bella Pais sırtlarında gezerken bir kez daha paylaştı sosyal medyada fotoğrafını… Hep ilginç olan giyim tarzını bu kez şort mu, pantolan mu belli olmayan dizden aşağıya kadar kapalı bir şeyle yansıttı Tatar… Bu dizden aşağı olan giysiler bildiğim kadarıyla dindar kesimin giydiği veya öyle öğrenmiş, öyle görmüş kişilerin giydiği bir model… Çünkü islamiyette erkeğin dizinin görülmesinin günah olduğu söylenir, onun için serin almak istiyorsanız da dizinizi kapatan birşeyler giymelisiniz… Tatar da başka yerlerden hazırlanıp meclise gelen belediyelerle ilgili tasarı varken o yerlere böyle bir pozla mesaj vermek istemiştir;

“Bakın işte, giyimimle de sizinleyim” der gibi…

***

Dedim ya, Ağustos Böcekleri doğaya uygun geliyorlar gidiyorlar, ötüyorlar, ötmüyorlar, yapmaları gerekeni yapıyorlar veya yapmıyorlar ama bunların yaptıkları ne doğaya, ne yasalara, ne Anayasa’ya, ne de siyasete uygun. Bugün iktidar olduklarını zannedenler bir ziziro kadar istediği gibi özgür ötemiyor ve bir ziziro gibi ne gelecekleri ne de gidecekleri zamanı bilebiliyorlar…

Yazık!

Tam bir kulluk düzeni.