10 Ağustos 2022 Çarşamba sabahı saat 09.00’da Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üye Ofisi’nde Araştırmalar Koordinatörü olan Antropolog Okan Oktay ile Kayıplar Komitesi araştırma görevlilerinden Onur Yarkın beni Lefkoşa’daki evimden alıyor ve birlikte Omorfo bölgesinden bir okurumla buluşmaya gidiyoruz...
Önceden tanımadığım bu okurum beni birkaç gün önce aramış ve gerek babacığından, gerekse komşularından duyduğu bir hikayeyi aktarmak istediğini belirtmişti.
Babası ona, Zodya bölgesinden bir Türk komutan ya da subayın kendisine evlerinde saklanmakta olan iki Kıbrıslırum’u bulduklarını, onları yakalayıp öldürdüklerini ve evin dışında bir noktaya gömdüklerini anlattığını söylemişti... Belki de evin içinde değilllerdi saklananlar ve bölgedeydiler... Bunu henüz bilmiyoruz... Okurum bana bazı Kıbrıslırumlar’ın gömüldüğü söylenen yerin boş bir arazi olduğunu da aktarıyor... Bu olası gömü yerini bana ve Kayıplar Komitesi yetkililerine gösterip göstermeyeceğini sorduğumda, göstermeyi kabul ediyor ve hepsimize de uyan bir gün için organizasyon yapmaya girişiyorum...
İşte bu nedenle 10 Ağustos 2022 Çarşamba sabahı Zodya’ya (şimdiki adı Bostancı) gidiyoruz...
Onunla buluşuyoruz, arabasını takip ediyoruz ve bize göstermek istediği yere varıyoruz...
“Komutan babama evde iki Kıbrıslırum bulduklarını, onları öldürdüklerini ve evin dışındaki bölgeye gömdüklerini anlattıydı” diyor bize.
Bize ayrıca bu alanda bir tür çukurlaşmış yer olduğunu ve annesinin ve komşuların o çukurca yerin içinde çöpleri yaktıklarını hatırladığını da anlatıyor... Okurumuza göre bu çukurca yer, orasının sanki önceden kazılmış bir yer olduğunu ve zaman içerisinde hafif bir çökme yaşanması nedeniyle çukurlaşmış olduğunu düşündürdüğünü de aktarıyor. Bu çukur yer de, durduğumuz alan içerisinde bulunmaktaymış...
Evde yakalanan ve öldürülen Kıbrıslırumlar’a ilişkin hikayeyi, komşularının da bildiğini aktarıyor bize okurum. Ondan gidip komşulara bizimle konuşup konuşmayacaklarını lütfen sormasını rica ediyoruz, o da gidip soruyor. Komşuları evet deyince, bu kez de komşunun evine gidiyoruz...
Bizi yaşlıca bir hanım karşılıyor... Kendi yapmış olduğu mandarin leymonaddası ağırlıyor bizi... Asmaların altında oturup olası gömü yeri hakkında konuşmaya başlıyoruz...
“Bizim evin sahibi olan Kıbrıslırum” diye anlatıyor, “bir kamyon getirip eşyalarının çoğunu almış... Şilteleri ve mutfaktaki eşyaların çoğunu aldıydı... O nedenle bu eve göçmen olarak 1974’ün Ekim ayında gelip de yerleştirildiğimizde, ev boştu... Evde neredeyse hiçbir şey yoktu... Bu adam kamyonla eşyalarını taşımaya çalışırken askerler onu görmüş ve ateş açmışlar ve yaralanmış – bu yüzden ayağı aksıyordu... Bu eve bir kere geldi, sonra oğlu geldi kızarkadaşıyla birlikte... Bir defa da eşi geldi... Bizim de gidip kendilerini ziyaret etmemizi söylediler ve geçmişte bunu denediğimizde, yurtdışında olduklarını söylediler, hasılı onlarla buluşamadık. Belki de ateş açılıp da yaralandığı için adam bizi görmek istemediler, bilmem...”
2016'da dönemin Kayıplar Komitesi yetkilisi Kallis'in arkasında görülen alanı, bir okurumuz Kalkanlı'da olası bir gömü yeri olarak bize göstermişti...
Evde eşya olmadığı için bölgenin Türkiyeli komutanı ya da subayı, köylülerinden birisiyle birlikte onlara bir gün şilte ve yorgan getirmiş, böylece yatabilecekleri bir yer olacakmış...
Komutan ya da subay kadının eşiyle ve köylüsüyle bahçede durarak bitişik evin dışındaki sığınakta bazı Kıbrıslırumlar’ın saklandığını, onları bulduklarını, öldürdüklerini ve ilerideki “o noktaya” gömdüklerini anlatmış. Gömü yaptıkları yeri de işaret etmiş. Orada bir toprak yığını olduğunu hatırlıyor kadın...
Demek ki okurumuzun sözünü ettiği “çukur yer”, aslında sığınak idi – bu sığınağın çinkoyla örtülüp üstüne de toprak atılmış olduğunu öğreniyoruz yaşlı hanımdan...
1963-64’teki iki toplumlu çatışmalar ardından bazı köylerde Kıbrıslırumlar, kendi evlerinin dışına ya da avlularına sığınaklar kazmışlardı – Türk uçaklarının köylerini bombardıman etmesinden korkuyorlardı... Sotiris Savva adlı Kıbrıslırum arkadaşımızın sosyal medya sayfasında insanların kendi kazdığı bu tür sığınakların resimlerini gördüğümü hatırlıyorum...
Yani şimdi hikaye daha bir netleşmiş durumda: Bazı Kıbrıslırumlar, sığınakta saklanmaktaydı, Türk askerleri bunları bulup öldürmüş ve bu alanda bir yere gömmüşler gibi duruyor öykü...
Acaba bu yaşlı kadın bize sözkonusu olası gömü yerini gösterebilir mi? “Evet” diyor ve yerinden kalkıyor, bu olası gömü yerini bize göstermek üzere...
Çok güzel bir bahçeden geçiyoruz – bir tavuk kümesi ve çok sayıda nar ağacı var, narlar yüklü ve kırmızı renkli... Bunlar mayhoş narlarmış... Sonra da babutsaları görüyoruz – babutsalar, bir çit gibi büyümüş... Komşunun eşi babutsa yeyip kalanları buraya atıyormuş, attığı atıklar kökleşmiş ve iki ev arasında bir çit gibi büyümüş babutsalar...
Okurum bize bu alanda küçücük bir kerpiç ev olduğunu, dışarıda da küçük bir tuvalet olduğunu, yıllar önce bunların yıktırıldığını aktarıyor ve bize hem küçük evden, hem de tuvaletten kalan kalıntıları gösteriyor...
Babutsaların bittiği noktada iki toprak yığını dikkat çekiyor... Kadın bize Türkiyeli komutanın bu toprak yığınını işaret ederek buraya bazı Kıbrıslırumlar’ı gömdüklerini söylediğini anlatıyor. Kadın bize buraya bir şiro getirerek bir çukur açıp gömdüklerini de söylüyor... Bunu da komutan anlatmış kendilerine... Sözkonusu komutan (ya da subay) kadının bir köylüsüyle çok ahbap olduğu için kendilerine o şilteleri ve yorganları getirdiklerini aktarıyor...
Okurum bildiği kadarıyla 1974 savaşında Zodya’da hiç çatışma olmadığını hatırlatıyor bize ve öldürülen Kıbrıslırumlar’ın sivil insanlar olmuş olabileceğinden kuşkulandığını ifade ediyor...
Bu evlerde kimlerin oturmuş olduğunu, Zodya’dan kaç “kayıp” insan bulunduğunu bulmamız gerek – Kayıplar Komitesi’nin genç araştırma görevlisi Onur Yarkın, olası gömü yerinin koordinatlarını alıyor...
Okurumuza ve komşularına teşekkür edip oradan ayrılıyoruz ve Kapudi yani şimdiki adıyla Kalkanlı’ya gidiyoruz – burada bize yıllar önce çeşitli olası gömü yerleri göstermiş olan bir diğer okurumuzla buluşmaya gidiyoruz... Bazı çam ağaçlarının altında beş Kıbrıslırum’un gömülmüş olduğu yönündeki söylentilerle ilgili olarak bize olası bir gömü yeri göstermişti okurumuz 2016’da... Bize göstermiş olduğu yerin tam olarak olası gömü yeri olup olmadığından emin değildi, yurtdışından gelecek bir akrabasına sorup teyit edecekti olası gömü yerinin burası olup olmadığını... Bölgede olduğumuz için Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üye Ofisi Araştırmalar Koordinatörü Okan Oktay, onu ziyaret ederek bunu teyid etmemizi istiyor. Okurumu arıyorum ve her zaman olduğu gibi bizi evinde, güzel bahçesinde karşılıyor gülümseyerek... Akrabasından bize doğru yeri göstermiş olduğunu öğrendiğini anlatıyor ve Okan Oktay da bu teyidi aldığı için mutlu oluyor. Şimdi artık bu dosyayı finalize edip daha ileri araştırmalara geçebilir diye düşünüyor... Kalkanlı’daki okurumun bize göstermiş olduğu başka olası gömü yerleri hakkında neler yapmış olduklarını aktarıyor Okan Oktay... Okurumun harika eşi bize kahve ikram ediyor ve bahçelerinden çok güzel incirler sunuyor... Bu yaz meyvası bize doğanın hiçbir karşılık beklemeksizin nasıl da hep bize birşeyler sunduğunu hatırlatıyor... Bu incirler bize eski Kıbrıs evlerinde hiçbir karşılık beklemeksizin birşeyler sunmanın bir gelenek olduğunu hatırlatıyor... Evlerin kapıları ve pencereleri açık, Akdeniz’den gelen küçük esintiler odalarda serbestçe dolaşıyor ve gülümsetiyor insanı – bunlar kalpleri temiz insanlar, parmağının arkasına saklanmayan, içinizde kuşku ve soru işareti yaratmayan güzel insanlar... Bunlar orijinal Kıbrıslılar, kelimenin gerçek anlamıyla bu adayı herkes için her zaman iyileştirmeye çalışan insanlar...
Zodya’da okurumun komşusu olan kadın da böylesi bir insandı... Doğrudan doğruya konuşan, parmağının arkasına saklanmayan bir insan... Annem de bu kuşak Kıbrıslılar’dandı, doğru düzgün konuşuyor, doğru düzgün yaşıyor, yalana ve kandırmaya başvurmuyor, ellerinde olan herşeyi paylaşıyordu çünkü biliyordu ki eğer paylkaşırsanız, daha fazlası size geri gelecektir – paylaşmanın sizi azaltmadığını, tam tersine çoğalttığını bilen bir kuşaktı bu insanlar...
Kalkanlı’daki okuruma da teşekkür ederek Lefkoşa’ya geri dönüyoruz... Ben oturup Zodya (Bostancı) ve Kapudi’deki (Kalkanlı) araştırmalarımızın tüm detaylarını içeren bir elektronik posta hazırlıyorum Kayıplar Komitesi’nin Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum üyelerine ve ekiplerine – böylece bu araştırmamız ve ilk bulgularımız kayda geçebilir ve her iki taraf da bilgilendirilmiş olur... Kayıplar Komitesi’nden Okan Oktay’a ve Onur Yarkın’a da benimle birlikte Zodya ve Kalkanlı’ya gelerek okurlarımla ve şahitlerle buluştukları için çok teşekkür ediyorum...
Umarım ki bu olası gömü yerleri hakkında daha ayrıntılı bilgilere de ulaşabiliriz...
Zodya'da Kayıplar Komitesi yetkilisi Okan Oktay'la birlikte araştırmada...