Gazeteci Selim Sayarı geçtiğimiz gün başlarından geçen olayı sosyal medya hesabından anlattı.
Sayarı, “bizim başkan milimetrik dokunuşlarla kullanılan o küçücük joystick'e Playstation'da Mortal Kombat oynar gibi aban, devasa gemiyi iskele tarafından suya yatır geminin bir yanı suya dalsın diğer yanı havalansın” ifadelerini kullandı.
Açıklama şöyle:
Caner Gönyeli tatbikatında başımızdan geçen bir olayı sizinle paylaşmak istiyorum; gazeteciler arasında günün konusuydu önce çok korktuk meseleyi çözünce de çok eğlendik.
Sabah erken Mağusa limanından ayrıldık. TCSG Yaşam arama kurtarma gemisi harika, deniz olağanüstü sakin, hava çok güzel büyük bir keyifle ve konforlu biçimde uluslararası sulara doğru seyrediyoruz... Gemi sallanmıyor bile sanki tatbikatta değil adeta gezideyiz; derken çok sert bir manevra oldu gemi sol tarafa doğru yattı hem öyle bir yattı ki; üst güvertede tripod üzerindeki kameralar devrildi kameramanlar yere düştü eşyalarımız sağa sola savruldu. Denizcilerden biri "herhalde suda radarda görülmeyen bir cisim vardı ona çarpmamak için böyle sert bir manevra yapmak zorunda kaldık" dedi. Mantıklı geldi korktuk ama "olabilir bunlar" dedik. Fakat gazeteci milleti rahat duramaz, hepimizin kafasına takıldı... "Ne oldu da geminin iskele tarafını denize teğet yatıracak kadar böylesine ani ve sert bir manevra oldu?" Sorunun yanıtını bulmakta gecikmedik... Bizim meclis başkanı ve cumhurbaşkanı vekili süper modern Yaşam gemisinin kumanda bölümünde brifing alırken dümen olmadığını farkediyor. Gemi komutanı ve seyir subayları 88 metre uzunluğunda, 12 metre genişliğinde denizin 5 metre derinliğinde seyreden 1700 tonluk devasa geminin küçük bir joystick'le tamamen elektronik bir sistemle kumanda edildiğini anlatıyorlar... Sen bizim başkan milimetrik dokunuşlarla kullanılan o küçücük joystick'e Playstation'da Mortal Kombat oynar gibi aban, devasa gemiyi iskele tarafından suya yatır geminin bir yanı suya dalsın diğer yanı havalansın! Gemi komutanı ve subaylar anında müdahale etmese dümen (joystick) başkanda kalsa tatbikat senaryosu gereği denizde kurtarılmayı bekleyen figüranlar yerine gerçekten denize düşen gazetecileri Akdeniz'den toplayacaklardı.