1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. ‘SES’sizlik
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

‘SES’sizlik

A+A-

 

Bir gencimiz sosyal medya üzerinden örgütlenmişti (!)
TC Büyükelçiliği önüne gidilecek…
“Benzin bitti” diyerek, “kontak” kapatılacaktı.
Böylece binlerce araç orada yığılacak, dikkatler de
o dönem için Kıbrıs’ın kuzeyine yönelik ‘dayatmalar’a çevrilecekti…
Sosyal medyadaki ‘etkinlik’ duyurularında bir de ‘katılım’ seçeneği var…
Yüzlerce insan ‘varız’ dedi!
Öyle görünüyordu ki, gençler, Meclis’in önünde tam bir ‘kaos’ yaratacak, ‘eylem’ amacına ulaşacaktı.

***

Meclis’in önüne gitti, dostumuz.
Daha önceden ‘anlaşılan’ saate, tam zamanında…
Kontak kapattı…
Aracından indi...
Trafik ‘tıkır tıkır’ akıyordu…
Polis geldi, aldı, götürdü…
Birkaç arkadaşı dışında, başka da kimsecikler yoktu (!)

***

Ülker Fahri’yi okurken aklıma geldi bu…
“Askerlik Yasası nedeniyle, Meclis önünde yapılması planlanan ‘Seslerini Duyurma Eylemi’ne sadece 5-10 kişi katıldı” diyor, şu soruyu da sitemle belleğimize iliştiriyordu:
“Demek ki...
Ya Askerlik diye bir sorunları yok. Ya da kendi sorunlarına sahip çıkmayan bir gençlik var.
Hangisi acaba?”

***

Son bir haftadır ‘grev’le eğitim yapan okulun velileri eylem yaptı önceki gün…
Eylemde ‘5-10’ veli dahi
yoktu !..

***

İnançsızlık var, ‘eylem’le sonuç alınacağına dair...
Bir de başka yönü var tabii, meselenin...
Eylemler ‘sıradanlaşıyor’.
Heyecan yaratmıyor.
Dahası ‘samimiyet’ duygusu uyandırmıyor.
Çünkü genelde toplumsal talepler ya da geleceğe dair dönüşümler yerine ‘zümresel’ çıkarlar sürülüyor öne...
‘Empati’ azalıyor.
“Gemisini kurtaran kaptan” anlayışı eylemlerde dahi perçinlenirken, ‘tekrar’ arttıkça, yurdun dört bir yanındaki ‘grev var’ yaftalarını kanıksıyor gözler.
“Yapısal” sorunları içeriğiyle konuşmak yerine, son 20 senedir durmadan tekrarlanan ‘sloganlar’ altına gizlenmiş ‘zümreye özel’ talepler sırıtıyor…
Çok farklı ‘sınıflar’ ortak bir mücadele dili bulamıyor, dayanışamıyor, ‘taleplerini’ benzeştiremiyor.
Ve ‘bağıranlar’dan çok ‘susanlar’ ayrışıyor giderek...

***

İşte bu haller eylemlere olan inancı azaltırken, gerçekten hakkını arayan insanların çığlığını da silikleştiriyor ne yazık…
‘Özel ödenekler’ ya da ‘imtiyazlar’ deryasında yüzen kamu maliyemizin gerçekleri yüksek sesle konuşuldukça, ‘örgütsüz’ dar gelirliler daha bir ‘yutkunuyor’ giderek…
Mikrofona yakınların yaşadığı hayat, sahip olduğu varlıklar, çalışma koşullarındaki ayrıcalıklar daha bir batıyor göze…

***

Şimdi ‘sosyal medya’ üzerinden ‘dırlanan’ ancak ‘yaşamı değiştirmeyen’, sosyal adalet ve adil paylaşımı sakız gibi ‘çiğneyen’ ama ‘kendinden başkasını’ umursamayan yığınların çok daha ‘cılız’ ve ‘yalnız’ bağırtıları var meydanda…
Ve sessizlik ‘ses’i yeniyor...

Bu yazı toplam 2197 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar