Öncelikle şunu söyleyeyim ki “hükümeti kurma” görevi eğer elimde olsaydı, BAKANLIK vereceğim isimlerden biri olurdu, sevgili Mehmet Harmancı...
Eğer ki bu kadar samimi, açık, çalışkan ve iş bilirse...
Ve ‘kabul’ de görmüşse, partisi fark etmez, “Turizm Bakanlığı’nı sürdürmeli” derdim!..
Malum, bu ‘görev’ gazetecilere verilmiyor henüz ...
***
‘Koalisyon olasılıkları’ üzerine yazacaktım bugün.
Oysa ki, “Denizler halkındır” yazıma dair öylesine yoğun geri dönüş aldım ki...
Doğrusu, böylesi bir ilgi de beklemiyordum.
Çünkü mesele çok da yeni değil...
***
Yeni hükümet kurulana dek, önümüzdeki 15 gün, Turizm Bakanı Mehmet Harmancı’nın bu yönde adım atması için yeterli bir zamandır...
Öncelikle, denizlerin halkın olduğu hatırlatılmalıdır, tüm işletmelere...
Tek başına bunun yapılması dahi önemli bir başlangıç olur...
***
Örneğin Alsancak’ta Mare Monte plajı...
Çocukluğumuzun vazgeçilmez adresi...
Gelen şikayetlerden biri de bu yönde...
Vakıflar’a ait bu tesis kiralanmış ancak yıllardır ‘şantiye’ye dönüşmüş...
Belediye, halkın plajı kullanması için girişim yapsa da, sonuç alamamış...
YEŞİLIRMAK’ta varmış benzeri bir sorun, “plajlar parsellendi” diyor bir başka okur...
***
Meselenin bir de ‘kaçak’ boyutu var...
Gördük işte, Karşıyaka’daki iskele yıkıldı, bir çocuğumuz yaşam savaşı veriyor...
Kaymakamlık “kaçak” diyor, yapı için!..
“Kaçak” demek yetmez...
Niye denetlenmiyor buraları?
İlla ki bir çocuğun, gencin, insanın “yoğun bakıma” mı girmesi gerekiyor?
En son hangi plaj, ne zaman denetlenmiş meraktayım doğrusu...
***
Bir ‘ada’da yaşıyoruz ancak ‘denizlerimiz’ güvensiz, denetimsiz....
Ve parsellenmiş plajlarımız...
Bunu dahi başaramayacaksak, neyi başaracağız acaba...
Bu ülke ‘sahipsiz’ değilse eğer, hissetmeliyiz, birlikte...
Ya da bilmeliyiz ‘sahipsiz’ diye!..