1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. “Sevgili Kutlu Adalı…”
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

“Sevgili Kutlu Adalı…”

A+A-

Leyla Kıralp

(7 Ocak 2017’de Melandra House’da Leyla Kıralp bir anma toplantısı düzenliyor… Bu anma toplantısında üçü Kıbrıslıtürk, üçü de Kıbrıslırum olmak üzere şimdi hayatta olmayan altı barışsever Kıbrıslı anılacak… Bu altı isim arasında gazetemiz yazarlarından, evinin önünde 1996’da öldürülmüş olan Kutlu Adalı da var… Leyla Kıralp’tan Kutlu Adalı’yla ilgili hatıralarını gazetemiz için kaleme almasını istedik ve o da bizi kırmayarak Adalı’ya ilişkin hatıralarını bizim için yazdı… Leyla Kıralp’a çok teşekkür ediyoruz…)

O yıllarda kamu görevlisi olarak çalışıyordum. Buna rağmen, şimdi olduğu gibi o yıllarda da mevcut düzene muhalif biriydim. CTP’nin ve TKP’nin mevcut düzene karşı cesurca muhalefet yaptıkları yıllardı. Ortam ve Yenidüzen de bu partilerin seslerini duyurdukları gazetelerdi.

Rahmetli babam Ortam gazetesine aboneydi, biz de Yenidüzen’e. Evimize zor koşullarda ulaşan bu gazeteleri okumak bize heyecan veriyor, muhalif gücümüze güç katıyordu.

Babam Ortam gazetesini eline aldıktan sonra bütün gazeteye göz atar, sonra da köşe yazılarını ya bana ya da kardeşim Yıldırım’a okuturdu. Kutlu Adalı’nın yazdığı köşeyi katlayarak bana uzatırdı. Annem de işini gücünü bırakır yazıyı dinlemeye gelirdi. Babamın bu yazıları bana üst üste, bir kaç kez okuttuğunu hatırlıyorum.
Kimdi bu Kutlu Adalı? Onu tanımıyorduk ama Ortam gazetesi ile evimize konuk oluyor, yazdığı yazılarla bizi kendisine gıpta ettiriyordu. Bir gün çalıştığım iş yerinde arkadaşlarıma sordum: “Kutlu Adalı kimdir? Tanıyan var mı?”. Arkadaşlar da tanımıyordu. Onlar da yazılarını okuyordu ve onu sadece yazılarından tanıyorlardı. Daha sonra arkadaşımın biri bana şunları söyledi: “Kutlu Adalı bir kamu görevlisidir. Muhaceret Dairesi’nde çalışıyor. Telefonu da şudur”.

O numarayı aradım. Kutlu Adalı ile görüşmek istediğimi söyledim. Randevu aldım ve Kutlu Adalı ile görüşmek için Lefkoşa’ya Muhaceret Dairesi’ne gittim. Randevum olduğunu söyledim ve Kutlu Adalı’nın odasına girdim. Mütevazı bir oda ve aydınlık bir yüz ile karşıladı. Kim olduğumu anlattım. Sohbet ettik. Masasının üzerinde duran şekerlikten bana şeker ikram etti. Ben de o yıllarda Mağusa’da yayınlanan Kıbrıs Postası gazetesinde sevgili Şener Levent’in sayesinde küçük küçük yazılar yazıyordum. Kutlu Adalı o yazılarıma denk gelmiş ve okumuştu. Kamu görevlisi olduğum halde muhalif yazılar yazabilmem onu mutlu etmişti. Mesai saati bitiminde, “gideceğin yere seni bırakabilirim” demiş ve beni Çağlayan’a kardeşimin evine götürmüştü.
Bir sonraki karşılaşmamızda bana yazdığı kitabı armağan etti. Kitap ciltli değildi. Mustafa rahmetli Redif Hoca’ya götürüp ciltlettirdi. O kitap, tıpkı ismi gibi bir DAĞARCIK olarak kütüphanemizin başköşesinde duruyor. Dağarcık’ta Kutlu Adalı anılarını yazdı. Her cümlesinde bizim Kıbrıslıların yararlanabileceği çok değerli mesajlar vardır.

Daha sonra bizi çocuğunun düğününe davet etti. Lefkoşa Mücahitler Gazinosu’na gittik. Yine her zamanki gibi mütevazı idi.  Getirdiğimiz hediye için defalarca teşekkür edip “gerek yoktu” deyip durdu.
Kutlu Adalı Ortam gazetesinden sonra Yenidüzen’de yazmaya başladı. Yazılarını düzenli olarak okuyorduk.

Yazılarında Barış vardı. Kıbrıs’ın yeniden bütünleşmesi vardı. Kıbrıs halkının dostluğu vardı.
Bir seçim dönemi eşi İlkay Adalı ile Mağusa’daki evimize geldiler. Şevki o zaman küçük bir çocuktu. Salonun ortasına bir çarşaf sermiştim ve Şevki o çarşafın üzerinde oynuyordu. Kutlu Adalı da yanına oturdu ve Şevki ile birlikte oynamaya başladı. CTP’yi konuşmuştuk. CTP’nin geleceğin umudu olduğunu... Onlar Lefkoşa’da oy vermişlerdi. Biz de daha sonra Mağusa’da evimize yakın okulda, oyumuzu CTP için kullanmıştık.

Kutlu Adalı ile çok sık görüşemiyorduk. Fakat telefonda konuşuyorduk. Güncel konular konuşmalarımızın ana başlığıydı. Yenidüzen’de çıkan en son yazısını hatırlıyorum. “Kadının Karnından Sıpayı, Sırtından Sopayı Eksik Etme” başlıklı bir yazıydı. Yazıyı okudum. Yazı için onu arayacaktım fakat buna fırsatım olmadı. Ertesi sabah radyoda “meçhul kişiler” tarafından öldürüldüğünü işittik. Ailece şok olduk, üzüldük.

İçimde küllenmeye yüz tutan bir öfke yeniden kıvılcım saçmaya, yeniden alevlenmeye başladı. 74’de yaşanan katliamların öfkesi idi bu. Ama bu kez bu öfke Kutlu Adalı’nın katillerineydi. Ve bu katiller Rum değildi, EOKA B mensubu değildi. Türk’tüler.

Sevgili Kutlu Adalı, senin sayende ben Kıbrıs’ın barışı için çok şey öğrendim. Ve öğrendiklerimi dilim döndüğünce, kalemim yazdığınca anlatmaya çalışıyorum. Seni çok özlediğimizi bilmeni istiyoruz. 
(LEYLA KIRALP – ARALIK 2016)

PAZARTESİ DEVAM EDECEK

Bu yazı toplam 2916 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar