Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Sevgilim !..

A+A-

 

<< … Güneşli bir ormana dalar gibi dalmak gözlerine .... sende ben imkansızlığı seviyorum / fakat asla umutsuzluğu değil….>>
En güzel aşk şiirlerini, Piraye için yazmıştı, dünya şairi Nazım Hikmet!..

***

İki evliliğinin ardından çalmıştı aşk kapısını, Piraye'ye uzanan yolda!..
Ama Piraye evliydi!..
Kızıl saçlı, yeşil gözlü kadınla aşkı 20 yıl sürdü mavi gözlü devin, 13 yılı hapiste… Evlendiklerinde, 33 yaşındaydı Nazım Hikmet!..
O yıllarda yazılan şiirlerden biriydi, <<En güzel deniz henüz gidilmemiş olandır... Ve sana söylemek istediğim en güzel söz / Henüz söylememiş olduğum sözdür>> diye...

***

Bu aşk sürdü sürmesine de, bir gün kendisini ziyarete gelen dayısının kızı Münever'e aşık oldu bu kez, kendisinden 16 yaş küçük…
Ve Münevver de evliydi…
Piraye'ye "henüz söylenmemiş”  son sözünü" söylemesine gerek yoktu artık...
Yeni aşk, Nazım'ın gözlerinde, yine şiirler yazıyordu zaten!..

***
Yıllar yılı süren hapisliğin ardından 1951'de hem 'özgürlüğü' yaşıyordu Nazım, hem de boşanıyordu Piraye'den…
Yeni aşkına kavuşuyordu…
Oysa çok uzun sürmeyecekti, Münevver'le olan ilişkisi de…
Çünkü aynı yılın Haziran ayında 'askere çağrılan' Nazım, eşi Münevver'i ve kundaktaki bebeğini bırakarak, Bulgaristan'a kaçacaktı.
49 yaşındaydı…

***
1952 yazında Pekin'de, ilk kalp ağrısını yaşadı, 'aşka dair' olmayan!..
Üstüne bir "kalp ağrısı" daha vurdu!..
Bu kez doktoru Galya, yani Galina Kolosnikova düştü Nazım'ın kalbine…
Oysa İstanbul'daki eşine ve oğluna, hasret mektupları yazdığı, "…Kimi insan ezbere sayar yıldızların adını, ben hasretlerin" dediği günlerdi…
"On altısından seksenine tüm kadınlar gibi o da bana vuruldu" diyordu, kendi ifadesiyle…

***

Galina ile süren 7 yıllık bir birliktelik sonrası  aşk bu kez Vera'yla çaldı kapıyı!..
Ve Vera'nın peşine düşerken, yanına, Galina'yı da alıyordu üstelik...
Ve, Vera da evliydi!..
18 Kasım 1960 yılında Vera Turyakova ile evlendi, Nazım Hikmet.
58 yaşındaydı.
Bu yeni aşkı üç yıl sürdü, bu kez 'ölüm' durdurdu, kalbindeki sızıyı…
"Geceleyin ateşler içerisinde uyanarak ağzını musluğa dayayıp su içer gibi" sevdikleri, 'cenazesi'nde buluştu...

[kaynak, Can Dündar’ın NAZIM belgeseli ve Yüzyılın Aşkları kitabı]

Bu yazı toplam 1980 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar