Sevgiyle örülmüş yeşil bir hırka...
27 Aralık 1963 tarihinde Larnaka’da bazı Kıbrıslırumlar tarafından yoldan alınarak öldürülen ve sonra da “kayıp” edilen Mustafa Mulla Hüseyin’den geride kalanlar, dün düzenlenen devlet töreniyle Mağusa’da Canbulat Şehitliği’nde toğrağa verildi... Trulli’de bir Kıbrıslırum “kayıp” yakınının yaşlı bir Kıbrıslırum’dan yerini öğrenerek Kayıplar Komitesi yetkililerine geçen sene göstermiş olduğu kuyuda bulunan dört “kayıp”tan biri olan Mustafa Mulla Hüseyin, DNA testleriyle kimliklendirildi ve dün düzenlenen cenaze töreni ardından ailesi, sevdikleri ve devlet yetkilileri tarafından Canbulat Şehitliği’nde toprağa verildi... Törene Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üyesi Hakkı Müftüzade, Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üye Asistanı Arkeolog Demet Karşılı, Kayıplar Komitesi’nden arkeolog ve antropologlar ve Psikolog Sülün Asafhan da katıldı...
Trulli’de maden aramak üzere açılmış bir kuyuda geçen sene Kayıplar Komitesi’nin yürüttüğü kazılarda ondan geride kalanlar bulunduğu zaman Mustafa Mulla Hüseyin’in üstünde eşi Habibe Altunel’in yılbaşı için ona ördüğü hırka vardı... Sevgiyle örülmüş yeşil renkli bir hırkaydı bu...
Mustafa Mulla Hüseyin nur içinde yatsın... Artık bir mezarı var ve toruncukları da, akrabaları da, onu Canbulat Şehitliği’nde ziyaret edebilecek... Onu, Dohni katliamında öldürülmüş olan Terazili (Zigili) Kıbrıslıtürk “kayıplar”ın bulunduğu bölüme defnettik bugün (1 Aralık 2023)...
YILBAŞINI BEKLEMEDEN GİYMİŞ...
27 Aralık 1963’te Larnaka’ya Orhan Kahya’nın Piskobu ve Leymosun’daki benzin istasyonları için tankerle mazot almaya gittiği zaman, üstünde eşinin ve baldızlarının işlediği yepizyeni, yeşil hırkası varmış... Yılbaşı için örülmüş bir hırkaymış bu... Ama o yılbaşını beklemeden, hırkasını giymek istemiş, bittiğini duyunca... O hırkayla öldürülmüş, o hırkayla atılmış kuyuya... Ve öldürülmesinin üstünden geçen 59 sene sonra Kayıplar Komitesi Trulli’deki kuyuda kazıya başladığında, üstünde o hırkayla bulunmuş Mustafa Mulla Hüseyin’in kalıntıları... Ve “kayıp” edilmesinden tam 60 sene sonra, bu hırka da, Mustafa Mulla Hüseyin’in kalıntıları da ailesine geri dönmüş, küçük bir tabut ve tahta bir kutu içerisinde...
BİR ÇİFT AYAKKABI, BİR KOLAN, BİR ÇİFT ÇORAP, BİR HIRKA...
O hırkayla kuyudan çıkarılmış Kayıplar Komitesi’nin kazı ekibinde çalışan arkeologlarımız tarafından – bu arkeologlardan biri de Hasan Doğan... O da cenaze törenine geliyor, kuyudan kalıntılarını çıkarmış olduğu Mustafa Mulla Hüseyin’e bu son veda törenine katılıyor... Kuyudan çıkan kalıntıları alıp Kayıplar Komitesi Laboratuvarında inceleyen Antropoloji Laboratuvarı Koordinatörü antropolog İstenç Engin de, Koordinatör Yardımcısı antropolog Emine Çetinsel de cenaze törenine katılıyor... Bu hırka Kayıplar Komitesi laboratuvarından buraya gelmiş bugün, tahta bir kutu içinde... Kuyuda bulunan Mustafa Mulla Hüseyin’in üstünde ne varsa, bir tahta kutuya konmuş, kilitlenmiş: Bir çift ayakkabı, bir kolan, bir çift çorap ve yeşil bir hırka... Bir de beşe yirmi kala durmuş olan kol saati...
SEVGİYLE ÖRÜLMÜŞ YEŞİL BİR HIRKA...
Mustafa Mulla Hüseyin’in sevgili eşi Habibe Hanım 85 yaşında ve gözleri çok az görüyor... Eşinin cenaze törenine katılamayınca, Kayıplar Komitesi yetkilileri büyük bir incelik göstererek cenaze töreni sona erdikten sonra onu Mutluyaka’daki evinde ziyaret ederek başsağlığı dileklerini sunuyorlar. Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üyesi Hakkı Müftüzade, Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üye Asistanı Arkeolog Demet Karşılı ve Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üye Ofisi’nin Psikoloğu Sülün Asafhan, Habibe Hanım’ı ziyaret ederek onunla bir süre sohbet ediyorlar...
KUTU AÇILIP İÇİNDEKİLER ÇIKARILIYOR...
Kayıplar Komitesi Psikoloğu Sülün Asafhan’ın aileye teslim ettiği kilitli tahta kutu içerisindeki bu hırkayı, Mustafa Mulla Hüseyin’in sevgili oğlu Salih Altunel çıkarıyor... Kutuda, Mustafa Mulla Hüseyin’in kalıntıları bulunduğu zaman üstünde olanlar var: Bir kol saati, saat beşe yirmi kala durmuş, çorapçıkları, onlar da yeşil renkte – naylon içerdikleri için bozulmayıp olduğu gibi kalmışlar... Ayakkabıları – siyah renkli ayakkabılar bunlar... Kolanı...
Yeşil hırkanın omuz başlarından başlayan birer örgü deseni var...
Hırkanın ipliğinde herhalde sentetik bir madde vardı ki, eriyip yok olmamış kuyuda geçen 60 sene boyunca... Çünkü genelde pamuklular eriyip yok oluyor ancak naylon içerikli giysiler, pek fazla bozulmadan olduğu gibi kalıyor...
“GETİRİN GEYEYİM...”
Habibe Hanım’a bu hırkanın hikayesini soruyoruz, o da bize anlatıyor yeşil renkli, eşi için 60 sene önce, Aralık 1963’te işlemiş olduğu bu hırkayı...
Bu hırkayı, kızkardeşleri Remziye ve Atiye’yle birlikte örmüşler, kimisi önünü, kimisi kolunu işlemiş, Habibe Hanım da arkasını işlemiş.
Aslında hırkayı eşi Mustafa Mulla Hüseyin yılbaşında giysin diye işlemişler ancak Mustafa Mulla Hüseyin, bir hafta olmadan işlenip bitirilen bu hırkayı hemen giymek istemiş...
“Getirin geyeyim” demiş, “yıkarsınız bana da gene geyerim yılbaşında” demiş ve hırkayı giyip gitmiş...
Eşi için örmüş olduğu bu hırka ancak 60 yıl sonra gerçekleştirilen Kayıplar Komitesi’nin kazıları ve kimliklendirme süreci ardından, tahta bir kutu içerisinde geri gelmiş Habibe Hanım’a ve oğlucuğu Salih Altunel’e...
Habibe Hanım bu hırkayı şöyle anlatıyor bize:
“Ben ördüm arkayı, gızgardaşım da önünü... Obir gızgardaşım da golunu... Obiri da obir golunu... Yani birer parça aldık. Birkaç gün içinde, yılbaşına gadar bitirdik kendini, bir hafta olmadan. Dedik gendine ‘Bırak da geyen yılbaşında’ ama o, “Getir geyeyim” dedi Remziye’ye, “yıkarsınız bana da gene geyerim yılbaşında...” Remziye gızgardaşımdır. Öteki gızgardaşımın adı da Atiye, o şimdi rahatsızdır, hastaneye gider da ilaç verirler kendine... Ahmet, İsmet ve Ali diye erkek gardaşlarımız da varıdı, Ali rahmetlik oldu... Babamın adı Hasan, annemin adı Pembe... Babam İngiliz üslerinde işlerdi. Üslere aldılar genni, beğendiler genni, bahçeci... Sonra emekli çıktı, alırdı emekliciğini...”
“Eşinizle nasıl tanıştıydınız?” diye soruyoruz Habibe Hanım’a, o da şöyle anlatıyor:
“Leymosun’da Babayiğit varıdı, eşiminan aynı yerde işlerlerdi beraber. Halamın oğluyla evliydi Babayiğit’in gızı...” Babayiğit sayesinde tanışmışlar... Sonra Mutluyaka’da (Muttayaga) düğün yapıp evlenmişler. Muttayaga’dan Polemidya’ya gelin gitmiş Habibe Hanım...
“Birbuçuk sene Polemidya’da galdık. Sonra babam verdi bize ev köyde, Muttayaga’da... Geldik, oturduk köyde. Ne bişirirsan yerdi, musucari (mızır) değilidi... Ne bişirsen genne, yok demezdi. Bana göre kocam eyiydi, soyu sopu eyiydi...”
Eşi “kayıp” edildikten birbuçuk sene sonra kendisine maaş bağlanmış... Çok zor günler yaşamış olduğunu anlatıyor... Habibe Hanım’a ve oğlu Salih Bey’e bizi evlerinde kabul edip sorularımızı yanıtladıkları için çok teşekkür ederek Mutluyaka’daki evlerinden ayrılıyoruz...
Habibe Hanım, Mutluyaka'daki evinde sorularımızı yanıtlarken...
Mustafa Mulla Hüseyin Kayıp edildiğinde üstünde eşinin işlediği yeşil renkli bu hırka vardı...
“Kayıp” Mustafa Mulla Hüseyin toprağa verildi...
Mağusa, 1 Aralık 2023 (TAK): Kayıp Şahıslar Komitesi’nin (KŞK) çalışmalarıyla bulunan 'kayıp şehit' Mustafa Mulla Hüseyin, Mağusa’da düzenlenen devlet töreniyle toprağa verildi.
Canbulat Şehitliği’nde yer alan törene, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Başbakan Ünal Üstel, Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçisi Metin Feyzioğlu, Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanı Tümgeneral Sebahattin Kılınç, Güvenlik Kuvvetleri Komutanı Tümgeneral Osman Aytaç, Güvenlik Kuvvetleri Komutan Yardımcısı Tuğgeneral Kadir Bayraklı, Kayıplar Komitesi Kıbrıslı Türk Üyesi Hakkı Müftüzade, Şehit Aileleri ve Malul Gaziler Derneği Başkanı Gürsel Benan, şehidin ailesi, yakınları ile diğer askeri ve sivil erkan katıldı.
Canbulat Şehitliğinde ilk önce şehit Mustafa Mulla Hüseyin için cenaze namazı kılındı.
Daha sonra defnedileceği mezarın başında tabutuna sarılı KKTC ve Türk bayrakları Cumhurbaşkanı Ersin Tatar tarafından aileye teslim edildi.
Saygı duruşu ve saygı atışının ardından Mustafa Mulla Hüseyin defnedildi.
Din İşleri Başkanlığı Mağusa Bölge Sorumlusu Faruk Seçkin Mustafa Mulla Hüseyin ve tüm şehitler için Kuran-ı Kerim okudu.
1936 doğumlu evli ve iki çocuk babası Hüseyin, 27 Aralık 1963’te Larnaka’ya akaryakıt almaya gitmişi geri dönerken bazı Kıbrıslı Rumlar tarafından kaçırılarak öldürülmüştü. Kendisinden bir daha haber alınamayan Mustafa Mulla Hüseyin 'kayıp' olarak bildirilmişti.
Öte yandan Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçisi Metin Feyzioğlu şehit Mustafa Mulla Hüseyin ile ilgili paylaşımda bulunarak “İki oğlu vardı Mustafa Mulla'nın. Eşinin adı Habibe. Oğullarından Salih hayatta. Habibe ana da Allah sağlık versin hayatta. Gencecik yaşta kocasının 'kaybolması'nın acısının üzerine evlat acısını da yüklendi. Güneyde Rum tarafında Trulli, Larnaka bölgesinde Kayıp Şahıslar Komitesinin Ağustos 2022-Ocak 2023 kazıları sırasında bulunan kalıntıların, yapılan antropolojik ve genetik tetkikler sonucunda şehidimize ait olduğu 18 Ekim 2023 tarihinde saptandı. Bugün defnettik. Mulla Hüseyin artık 'kayıp' değil, bir mezarı var. Duygular karışık. Şehidimizin naaşını görmenin, EOKA katillerinin elinde neler yaşadığını düşünmenin kederi bir yanda, dua edecek bir kabre artık sahip olmasının huzuru diğer yanda. Allah Mustafa Mulla Hüseyin'e ve tüm şehitlerimize rahmet eylesin” dedi... (Yılmaz Yakar/TAK.)