1. YAZARLAR

  2. Fatma Azgın

  3. Sevgül Uludağ ile Ömür Boyu Arkadaşlık
Fatma Azgın

Fatma Azgın

Sevgül Uludağ ile Ömür Boyu Arkadaşlık

A+A-

            

Sevgül’ün Nobel Barış Ödülüne aday gösterilmesi yaşamımım en önemli müjdelerinden oldu. Telefonuma mesaj gelir gelmez onu aradım. Tebrik ettim. Çoktan hak etmiştin dedim. Yıllardır onu izliyorum. Kendini barış ve gazeteciliğe adamış bir insandır. Hatta ona “Bu acılara nasıl dayanırsın” diye hep sormuştum. Çünkü çok hassas kolayca ağlayan, herkesle empati yapan bir karakteri vardır. Dayandı ve özel telefonlar vererek ve bilgi veren Türk Rum insanların kimliklerini açıklamayarak kayıp şahıslar konusunda bilgi toplamaya çalıştı ve başardı. Her gün yeni bilgiler gelmeye başladı. Kayıplar Komitesini haberdar edip kayıpların gömü yerinden çıkarılmasını sağladı. Ona “Kahraman” ismi takmıştım.

Ben onun “Fatma abla” arkadaşıyım..Koleji bitirdiği zamanlarda Eczane açmıştım. Gazeteciliğe başlamıştı sanırım. Eczaneme sürekli gelmeye başladı. Zaman içinde çok sıkı arkadaş olduk. Çok duyarlı, sol görüşlü, çok kitap okuyan geniş kültüre sahip bir genç kızdı. Bazan sıkıldığı, çözüm aradığı konularda bana güvendiği için akıl danışırdı. Bir gün ona “olanlara sinirlenme, üzülme, ruhunu pamuklara sar bozma” demişim..Hep söyler..

Geçmişte, evimde kadın arkadaşlarımı yemeğe davet eder sohbet ederdik. Sonraları ben 1940’lı yılların “Kadın Şairleri”ne yönlenmiştim. Onlara AKM de şiir geceleri düzenlerdim. Sevgül Kıbrıs Postasında çalışıyordu. 1980’lerde yeni kadın grupları oluşturduk. Hanımeli Kadın Dergisi çıkarmaya başladık. Neşe Yaşın da Kıbrıs’a geri dönmüştü. Üçlü olmuştuk. Hanımeli Dergisinin 1.sayısında kadın grubuyla “Feminizim” konusunda ihtilafa düştük. Derginin 2.sayısını Ben, Neşe ve Sevgül çıkarmaya başladık. Baktık dergi çıkarmak çok pahalı oluyor. Devam edemedik..Ben 1989 da Yenidüzen’de CTP’ye “Kadın Kotası” gelmesi için mücadele makaleleri yazmaya başladım. Sevgül ve Neşe hep yanımdaydı.1990 da CTP kongresinde tüzüğe partinin her kademesinde kadınlara %10 kadın kotası önerim kabul edildi. Yollar yavaş yavaş açılıyordu.

1991 de ABD’den gelen Conflict Resulution uzmanı rahmetlik Dr.Louise Diamond beni bulmuş ve Kıbrıs uyuşmazlığı konusunda iki toplumlu grup oluşturmak, work-shoplar düzenlemek için liste oluşturmamı istemişti. “Kadınların eşit katılımını sağla” demeyi unutmamıştı. Zaten böyle yapacaktım. Yıllarca Sevgül’ün de katıldığı iki toplumlu toplantılarımıza elbette Sevgül de katılırdı. Ledra Palas Oteli salonu toplantı yerimiz olmuştu. ABD’de ve Brüksel’de toplantılara çağrılırdık. Sevgül ile en unutulmaz anılarımızdan birisi de 1995’te Beijin(Pekin) Çin’de BM’nin düzenlediği toplantıda, Conflict Resolution Grubu olarak 5 Kıbrıslıtürk ve 5 Kıbrıslırum kadının katılıp çalışmalarını bir panelde sunmasıydı. Sevgül ile oda arkadaşlığı yaptık. İlk kaldığımız oteli beğenmeyince organizatör kadınlar bizi  başka otele aktarmıştı. 2.Otelde Sevgül kahve makinesi ile kahve yapmaya çalışırken bütün elektrikler gitti. Uyarıldık. Kahvaltılarda ve öğlen yemeğinde hiç alışık olmadığımız yemekler vardı. Sevgül ağlamaya başladı. Organizasyondan bir kadın gelip “niye ağlıyorsunuz” diye sorunca Sevgül “Bizi Rum arkadaşlarımızdan ayırdınız, onların kaldığı otele gitmek istiyoruz” dedi. Bu şekilde 3.Otelimizde grubumuzla buluştuk. NGO’ları Beijin’in dışında bir köye yerleştirmişlerdi.

Bütün bu sıkıntıları atlaktıktan sonra bir gün başkente gittik. Swiss Hotel vardı. Orada Sevgül ile güzel yemekler tatlılar yedik.”Ohh be” dedik. İpek alışverişi yaptık.     

                                           ********

Sevgül, Conflict Resoution eğitiminde gördüğümüz (Facing the History) “Tarihle yüzleşme” öğretisini Kıbrıs savaşlarının en acı ve insanlık dışı öldürülmüş ve kaybedilmiş toplumların bireylerini bulmaya başladı. İki toplumun da birbirlerine yaptığı kötülükleri ortaya dökerek ve bir daha yaşanmaması gerektiğini akıllara sokarak yıllardır kayıp insanların hikayesini yazıyor ve toplumların tarih içinde yapılan kötülüklerle yüzleşmesini istiyor.

Bıkmadan usanmadan, acılar çekerek bu acı hikayeleri yazıp toplumların tarihle yüzleşmesini öngörüyor. Yalanların ortaya çıkarılıp iki toplumun da birbirlerini acımasızca katletmesi ve saklamasının insanlık dışı olduğunu herkese öğretiyor. Sevgül, Nobel Barış Ödülüne çoktan layık olmuştur. Kazanacağına inanıyorum. Çünkü Juri üyeleri Sevgülün çalışmalarından çok etkilenecektir. Tabii Sevgül ödülü aldıktan sonra henüz bulunmamış başka kayıp şahısları bulmak için Barış Gazeteciliğine devam edecektir. Yolun açık olsun Sevgül! Ödülü bin kez hak ediyorsun.

 

Bu yazı toplam 8916 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar