SEVİNMEK
Otlara uzanıp, usul usul şekil değiştiren bulutları izledim... Arkadaşım: “Burası sana neyi anımsatıyor?” deyince “Bir masal ormanını” diye yanıtladım fazla düşünmeden… Doğa kadar insanı iyileştiren bir şey yok. Yattığım yerd
Otlara uzanıp, usul usul şekil değiştiren bulutları izledim... Arkadaşım: “Burası sana neyi anımsatıyor?” deyince “Bir masal ormanını” diye yanıtladım fazla düşünmeden… Doğa kadar insanı iyileştiren bir şey yok. Yattığım yerden güneş yüzümü okşuyor. Kıbrıs’ta Ocak ayında böyle bir gün olabiliyor işte! Bir süre önce keşfetmiş arkadaşım bu cennet köşesini… Pazar sabahı aradı “Seni şahane bir yere götürmek istiyorum” diye…
Park yürüyüşlerime yeniden başlamalıyım diye düşündüm o gün… Ama erken uyanıp geç kalktım yataktan hafta boyunca... Kafam arı kovanı gibiydi... Binbir kaygı, binbir türlü telaşla geçmek zorunda mı günler? Hep birşeylere yetişememin iç burukluğuyla...
Çocukluğumun bazı anlarını anımsattı bana geçen Pazar... Peristerona’daki bahçelerimizi, şırıl şırıl akan derecikleri, otları ve çiçekleri, bütün kederleri dağıtan müziğini doğanın...
Sonra herşey mahvediliyor birgün... Savaşla, şiddetle, kar hırsıyla...
En çok yazamamak üzüyor beni bu dünyada... İçimdeki sesler karmakarışık son sıralar... Bir melodiye dönüşecekler yakında biliyorum... Geçenlerde bu tıkanmanın nedenlerini sorguladım ve şimdi paylaşmak istemediğim bir şeyi saptadım dehşet içinde... Bunu saptamış olmak bile iyi geliyor insana... Bununla yüzleşeceğim, oturup gözyaşları dökeceğim ve aşacağım biliyorum... İçimde uyuyan şiirler yeniden uyanacak... Eminim bundan...
Bozulmamış bir doğa ve bozulmamış insanlar kadar beni mutlu eden başka birşey yok diye düşündüm az önce... Bunlar kolay bulunmuyor artık biliyorum. Yine de küçük bir cennet parçasının, yeryüzünde yolunu yitirmiş bir meleğin birden karşına çıkması iyi geliyor...
Küçük şeylerle mutlu olabildiğim zamanları seviyorum... Çocuksu birşey bu... Bazen yitirdiğim birşey... Hayatın beni büyütüp bunu elimden almasına izin vermemeliyim diyorum kendime... İçimin ta derinlerine arayıp buluyorum o çocuğu zaman zaman... Kimi zamansa dünyanın çamurunda boğulup gidiyorum...
Çaresi yok! Elimizden kayıp gidiyor bazı şeyler... Son anda kaçırılıp ardından bakılan gemilerle dolu hayat... Pekâlâ, olabilecekken olamayanlar içini burkuyor insanın... Gitmemesi de mümkünken gidenlerin ardından bakakalıyorsun öyle mahzun…
Büyük itirazlarım oldu her zaman dünyaya… Bazen canımı bile tehlikeye atmama neden olan itirazlardı bunlar… Son sıralar, bu hayata katkım ne olabilir diye düşünürken ilişkilere, insanlık durumlarına dair yazmaktan daha fazla becerebileceğim başka bir şey gelmiyor aklıma… Katıldığım bazı toplantılarda bile bunu görür oldum artık… Her insan kendi gövdesi içinde yapayalnız… Bazı buluşma anları var sadece. Büyük idealler için çalıştıklarını düşünenlerin bile kendi kişisel ajandaları var… Geçmişe bakarken ürperiyorum bazen… O zamanlar fark etmediklerimi, üstünde düşünmediklerimi görebiliyorum… O zor günlerdeki kendime bazen kızsam da anlayabiliyorum bazı şeyleri…
Rüzgârda savrulan bir yaprak olduğum zamanlar vardı. İçimin çok da almadığı mecburiyetler… Çaresizlik anları… Hayat ne zormuş; nasıl da başarmışım diye kendimi avuttuğum bile oluyor bunları düşününce…
Sessiz ve derinde olma özlemi taşıdığım bir gün bu aslında… Bu yazı da daha çok içime doğru bakıyor bu yüzden… Sevdiğim bir yalnızlık duygusu bu… Boşluğu tırmalamayan, usul usul uçuşan bir yalnızlık… Hafta sonu otlara uzanıp seyrettiğim bulutlar gibi hafif ve değişken…
Katlanamadığımız yalnızlık zamanları vardır. Kendimizle bile dostluk kuramadığımızdan katlanılmazdır belki de o zamanlar… Dağılmış olduğumuzdan, gergin ve karanlık bir boşlukta savrulduğumuzdan… Dışardaki dünyanın, günlük kaygıların içimize doğru karanlığını yaydığı günlerdir biraz da bunlar… Her zaman olabilecek sorunlardır belki söz konusu olan ama gücümüz kalmamıştır onlara…
Tatlı bir iç yalnızlığım var benim, bu günler… Birden birisi bir taş atsa bile içimde harelenen sular diniyor hemencecik… Zihnimde bir bulanıklık olsa da dayanabiliyorum buna… Her türlü sorunu çözebilirim gibi bir his dolanıyor içimde… Birden yıkılabilirim bunu biliyorum… Yine de şu an iyiyim işte… Az şey mi bu?
Her zaman olmasa bile çoğu zaman bizim elimizde iyi olabilmek… Hayat ne kadar zor olursa olsun yapabileceğimiz bir şeyler vardır çoğu durumda…
Ben bu yazıyı bitirirken yağmur yağıyor… Siz onu okuduğunuzda güneş açmış olacak belki… Belki bir yerlerde kar yağıyor olacak. Belki üzgün, belki huzurlu olacaksınız. Yine de bir sözle, bir yazıyla insanın insanla buluşması mümkün... Bugün, sadece bunun için olsun sevinin derim.