1. YAZARLAR

  2. İbrahim Özejder

  3. Şeyh Nazim merakını gidermek
İbrahim Özejder

İbrahim Özejder

Şeyh Nazim merakını gidermek

A+A-

Şeyh Nazım’ın ölümü ve cenaze töreni, Kıbrıs’ta ona yönelik büyük ilgiyi ortaya çıkardı. Yenidüzen, toplumun ilgi düzeyine uygun olarak 8 Mayıs tarihli sayısında, Şeyh Nazım’a 5 sayfa ayırdı. Gazetede cenazeyle ilgili bilgiler verildi, kısa bir özgeçmiş ve bol fotograf yayınlandı,  Cenk Mutluyakalı, Tayfun Çağra ve Mert Özdağ köşelerinde Şeyh’ten bahsettiler. Toplumun ilgi ve merakına uygun başarılı bir gazetecilik örneği.

Şeyh Nazım’ın ezanı ve yeni sorular
Gözden kaçan bazı eksikliker tarihi bilgilerin doğru algılanmasını zorlaştırabilir. Gazetenin 5. sayfasında yer alan “Şeyh Nazım kimdir?” başlılklı özgeçmiş yazısı birçok soruyu yanıtlıyor ama yeni sorulara da yolaçıyor. Yazı şu cümlelerle tamamlanıyor:

“…Ezanın Arapça lafzı ile okunmasının yasak olduğu dönemde Kıbrıs'a geri geldiği ilk gün şerefeye çıkıp ezanı Arapça lafzı ile okduğu için bir hafta hapis yattı. Serbest bırakılınca Lefkoşa'nın en büyük camii Selimiye'nin şerefesine çıkıp tekrar Arapça lafız ile ezan okudu ve bunun üzerine kendisine dava açıldı. Davayı beklerken Lefkoşa'nın köylerini gezip Arapça lafız ile ezan okumaya devam etti. Hakkında 114 dava aynı zaman diliminde açıldi ve 100 yılı aşan süre mahkumiyeti gündeme geldi. Davaların okunma gününe yakın, Adnan Menderes döneminde,TBMM'nin ezanın Arapça lafız ile okunmasını serbest bırakması üzere hakkındaki davalar düştü.”

Yukarıdaki özgeçmişin yarattığı yeni sorular:

1. Şeyh Nazım Kıbrıs’a hangi tarihte döndü?
2. Türkiye’nin yasal bir tasarrufu olan “Arapça ezan yasağı”, İngiliz sömürgesi Kıbrıs’ta nasıl uygulandı?

Gazetelerin, ansiklopediler gibi bütün soruları yanıtlaması mümkün degil, Ancak yayın içeriklerinin yeni sorular yaratmaması için editörler daha dikkatli olmalıdır. Sözkonusu özgeçmiş TAK’tan alınmış. TAK’ın ise yazıyı internet ansiklopedisi Vikipepedi’dan elde ettiği anlaşılıyor. Vikipedia, çok ünlü olmasına rağmen, gazeteciler açısından, tek başına güvenilecek bir kaynak değil.
Gerek TAK gerekse Yenidüzen editörleri, dünyanın en ünlü Kıbrıslısı için kaynaklar konusunda daha dikkatli olmalıydı.

--------------------------------------------------------------------------------

Yağış hayatı felç mi etti bereket mi getirdi?

Yenidüzen 9 Mayıs Cuma günü “Aşırı yağış hayatı felç etti” başlığıyla bir haber yayınladı. Ertan Namıkkemaloğlu haberi sosyal medyada şu sözlerle eleştirdi:

“BASIN BUNU DUYURURKEN AMACI NE??? SENEDE BİR YAĞMUR YAĞIYOR HEP ŞİKAYET,, GÖL, SEL, ZORLUK VS VS.. BİRGÜN BİLE KATLANAMIYORSUNUZ,,, ELBETTE GÖL DE OLACAK SEL DE OLACAK,, HAVADAN PAMUK ŞEKERİ YAĞMADIĞINA GÖRE,,VAY ALLAHIM VAY..”

Son derece yerinde bir saptama. Konuyu tartışmaya açtığı için okurumuza teşekkür ediyoruz. Dikkatli okurumuzun saptamasından hareketle iki soru sorarak haberi değerlendirmeye çalışalım:
1. Yağışlar gerçekten hayatı felç etti mi?
2. Yağışlar başka bir işe yaramadı mı?
Gazetecilikte bazı kalıplar, bazı durumları etkili anlatmak için çokça kullanılır ve işe de yararlar. Felaket ve hayatın felç olması sıfatlarına, yağışla ilgili haber başlıklarında sıkça rastlayabiliriz. Gerçek duruma uyuyorsa bir sakınca yok. Yenidüzen muhabirleri de çok kullanıldığı için  felç sıfatına başlıkta yer vermekte sakınca görmemiş olabilirler.
Haberde yağışın yolaçtığı sorunlar şu cümlelerle aktarılıyor:

“Aşırı yağış hayatı felç etti
Lefkoşa’da dün sabahın erken saatlerinde başlayan ve şiddetini öğlene doğru artıran yağmur hayatı felç etti.
…Ülkeyi hafta başından itibaren etkisi altına alan sağanak yağış, dün Lefkoşa’daki hayatı olumsuz etkiledi.
Lefkoşa’da Sanayi ve Kızılbaş bölgelerinin yanı sıra Lefkoşa Polis Müdürlüğü’nün olduğu sokak da yağmur sularına teslim oldu.
Şiddetli yağmur nedeniyle 2 araç sular altında kaldı, çalışamaz hale geldi.
Lefkoşa Türk Belediyesi(LTB) ve itfaiye ekipleri, bölgedeki suyun tahliye edilmesi için dakikalarca uğraş Verdi. Kanalizasyon kapaklarının açılması sonucu trafik tekrardan normale döndü…”

Haberin devamında yağışların süreceği belirtiliyor, zarar ziyanla ilgili başka bir bilgi yok.
Birkaç sokağın su altında kalması ve trafiğin bir süre aksaması, 2 aracın çalışamaz hale gelmesi, hayatın “felç olması” için yetmez; daha büyük çaplı sıkıntıların yaşanması gerekirdi. Zaten başlık ve ilk cümle dışında felç kelimesi tekrar kullanılmıyor,
Yani bu haberden “felç” çıkaramıyoruz; başlık haberin içeriğini yansıtmıyor. daha düşük dozajlı bir olumsuzluk ifadesi kullanılmalıydı. 

Aslında Bereket Yağdı
İkinci sorumuz yağışın yararlarıyla ilgiliydi. Yağışlı dönemle ilgili insanların ezici çoğunluğunun tepkisinin “bereket yağdı” yönünde olduğunu biliyoruz. TV kameralarına konuşanlar “Cok iyi oldu, bahçeler bayram etti, barajlar, kuyular beslenecek, ormanlar kurumayacak, toz toprak oturdu, bereket yağdı” gibi ifadeler kullandı. “Perişan olduk”, “hayat felç oldu” diyen yok.
Çünkü yağışlar, son yılların en kurak kışını yaşayan adada topluma bir moral olmuştu. Birkaç sokağın su altında kalması kimsenin umrunda değildi.
Yenidüzen FELÇ haberiyle, yağışın olumsuzluklarını ön plana çıkardı: Elbette selin zararlarını da yansıtmak gerekirdi ama iki sayfa ayrılmış bir haberde yağışın bereketini ön plana çıkarmamak hataydı. Ön plana çıkarmak bir yana ayni gün gazete sayfalarında yağışın bereketi ile ilgili başka haber veya bilgi de yer almadı.

Toplumun ruh halini yakalamak
Sayın Namıkkemaloğlu, “SENEDE BİR YAĞMUR YAĞIYOR HEP ŞİKAYET” sözleriyle gazetenin moral bozucu bir rol oynadığına da işaret ediyor.  Gazeteci gereksiz yere okuru karamsarlığa yöneltmemeli. Yenidüzen ve muhabirlerin böyle bir niyetleri olmadığını biliyoruz.  Ama yetersiz gözlem, dikkatsiz başlık, uygunsuz sıfatlar istenmeyen algılamalara yolaçabilir.

Çevre bilincine hizmet etmeli
Medyanın toplumsal duyarlılıkları ciddi şekilde etkilediğini biliyoruz. Maalesef toplum olarak çevreye duyarlığımız alt seviyelerdeyken, medya içerikleri doğayı korunması gereken biricik yuvamız değil de daha çok “tehlike, felaket, korkunç” sıfatlarıyla tanımlıyor.
Yılanların, “görüldüğü yerde öldürülmesi gereken” yaratıklar olarak yansıtılmaya devam edildiği bir basın geleneğine sahibiz.  Yağışları, daha çok felaket ve hayatı felç eden bir olgu olarak yansıtmak, anti çevreci geleneğe  hizmet eder. Yenidüzen gazetesinin yayın ilkelerinin arasında yer alan “Sürdürülebilir çevre' prensibiyle hareket edilir” maddesi, her zaman gözönünde bulundurulmalı, ayrıntılarda ete kemiğe büründürülmelidir.

Okura karşı sorumluluk
Bir yağış haberini dolandırarak, çevre sorunlarına gelmek “abartı” olarak algılanabilir. Ancak haber ve medya içeriklerinin, daha çok dolaylı olarak toplumsal algılamayı etkilediği unutulmamalıdır. Amacımız, gazetecinin toplumsal-kamusal sorumluluğunun, ince ayrıntıları  da içediğini, bir haber vesilesiyle ortaya koymaktı.

OKURA KARŞI SORMLULUK, KAVRAM VE SIFATLARI DİKKATLİ KULLANMAYI GEREKTİRİR.

Bu yazı toplam 3388 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar