“Seyirci ile bağ kurmaya çalışıyorum”
Yönetmen ve kareograf Handan Ergiydiren ile yolumuz reji ve kareografisini üstlendiği Bir Hatıra Bir Siz performansıyla kesişti.
Simge ÇERKEZOĞLU
Yönetmen ve kareograf Handan Ergiydiren ile yolumuz reji ve kareografisini üstlendiği Bir Hatıra Bir Siz performansıyla kesişti. Onu tanıyınca aslında yaptığı tüm projelere hareket eklemeyi ihmal etmediğini, mekânı hikâyelerine katarak seyirciyle biraradalık duygusu yakalamaya çalıştığını fark ettim. Böylece oyunu izlemekten öte, yaşama şansına sahip oluyordunuz. Kendisi bu durumu “tiyatronun tiyatrosuzlaştırılması” olarak tarif ediyor ortaya tamamen ekranlara gömülmüş seyirciyi yerinden kaldıran ne oluyor sorusunu sorduran performanslar çıkıyor.
“Endüstri tasarımı sahneye koyduğum gösteriler için çok fikir verdi”
Ankara’da doğup büyüyen Handan Ergiydiren, her ne kadar üniversite eğitimi için Orta Doğu Teknik Üniversitesi Endüstri Tasarımı bölümünü tercih etse de meslek seçiminde ve kariyerinde tamamen sanata yönelmeyi tercih etti.
“Aslında çocuklukta baleye ilgim vardı. Yetişkin olunca devam etmek tabii mümkün olmadı. Üniversitede 1986 yılında dansa başladım. ODTÜ çağdaş dans topluluğu olarak üç yıl çalışmalarımız devam etti. yaz tatillerinde İngiltere’de yaz okullarına gittim. Kareografi hazırlıyordum. Daha sonra kendi topluluğumu kurmak istedim. Bale Modern Ankara ismiyle yedi yıl .alıştık, gösteriler yaptık. O yıllarda Ankara’da inanılmaz seyirci potansiyeli vardı. Bu arada ben Hacettepe Üniversitesi’nde tiyatro bölümünde yüksek lisans yaptım. Fakat bana yetmedi. İngiltere’de Trinity Laban Konservatuarı’ndan aldığım bursla ikinci yüksek lisansımı tamamladım. Türkiye’ye Hacettepe’de çalışmak üzere geri döndüm. Aslında endüstri tasarımı bana sahneye koyduğum gösterileri tasarlama anlamında çok fikir verdi. Sadece sahneye koyduğum hareketleri biraraya getiren bir kareograf gibi değil de; komstüm, mekan, dekor anlamında beni çok besledi. Konservatuar mezunlarından farkım bu oldu.Endüstriyel tasarım eğitiminde hep daha iyi nasıl olunur fikri vardır, özgünlük önemlidir. ”
“Neden kalıplaşmış sahne sanatlarını oynamak için çaba gösteriyoruz ?”
Doktora için Dil Tarih ve Tiyatro bölümünde eleştiri dramaturji alanında eğitim alan Doğan, bu alanın dramaturjiden farkını bizim için anlatıyor.
“Bu alan eleştiri kuramları ve dramaturjiyi kapsıyor. Yapılan işlere felsefi açıdan bakarak onları yorumlayıp eleştirmek diyebiliriz. Dramaturji tak başına herhangi bir metnin performansa dönüşmesi sürecindeki fikri altyapı. Sevim Burak metinleri ile Jacques Derrida doktora yıllarımda tanışma şansım oldu. Onlardan hayalet kavramı üzerine çok metinler yakaladım. Bu kavram bana da sahnede dans, teatral olarak ne yapmak istediğimi, özünde kendimi anlamamı sağladı. Zihni altyapımı kurdu. Hayalet kavramında şöyle bir şey var; bir şeyler tekrar edebilir ama hiçbir zaman öncesini gerçekleştirmek mümkün değildir. O zaman dedim ki neden her gece kalıplı sahne sanatları işleri yapıp aynılarını oynamak için çaba gösteriyoruz. Aslında bunu yapamıyoruz. O zaman bazı alanlarda serbestlik olmalı. Mekan olabilir, performerin ana yapıyı bozmadan yapabileceği değişiklikler olabilir... Böylece her tekrarda bir şeylerin yoldan sapması benim felsefi alt yapımı oluşturmuş oldu. ”
“Sevim Burak kendi yaşamını anlatmak için yazardı”
Yazar Sevim Burak ile tanışmam aslıda Handan Ergiydiren, ve onun reji ve koreografisini üstlendiğ Bir Hatıra Bir Siz isimli anlatı performansıyla gerçek oldu. ARKHE himayesinde gerçekleştirilen Elektirik Manifest çerçevesinde sahneye taşınan performans her bağlamda hayli etkileyiciydi.
“Sevim Burakl kendi zamanında çok fark edilmemiş bir yazar, hala da öyle. Bazı insanlar var sanatını çaresizce kendini durduramadan yapar. Van Gogh gibi. Elinde değildir. Başka türlü yaşayamaz. Sevim Burak’da öyle bir yazardı. Sadece içindekini boşaltan deği, hepsini tasarlayan kompozisyona oturtan çok titiz sürekli yaptığı şeyi kurcalayan bir yazar. Kendini, yaşamını, geçmişini anlamak için yazan bir yazardı. Kırılmış bir fincanı adeta yazarken kitaplarına serpiştiriyor. Okuyucunun onları biraraya getirmesini arzuluyor ama onları biraraya getirirken doğal olarak arada boşluklar kalıyor. Pürüssüz olmuyor. Bu okuduğunuz bir metinden sizin ne anladığınızdır. Böylece okuyanın aktif okuma yapmasını sağlıyor. Performatif okuyuculuk budur.”
“Ben her zaman hikaye anlatmaktan yanayım”
Bir Hatıra Bir Siz performansını biraz daha deşmek istiyorum. Konuştuklarımız ve Sevim Burak metinleriyla tanışmam sonrasında, bir başka gözle yeniden izlemek istediğimi de itiraf ediyorum.
“Özel bir çalışma oldu. Ben ilk baştan beri oyunda müzik olsun ama bu müzik oyun içinde bir kişi gibi olsun istedim. Böylece İnal Bilsel da oyuna dahil ettim. Çok kültürlü, çok ülkeli sanatçı. Özel bir müzisyen. Sahenye de çok yakıştığını düşünüyorum, açık fikirliydi. Bunun yanında öyle bir oyuncu aradım ki evine misafir ettiği insanlarla sohbet edermiş gibi oyunculuk ortaya koyan, izleyicilerin gözlerine bakıp, zamanı ve anıları paylaşan, çok dışlak enerjiyle değil de halini izleyicilere sirayet ettirmeye çalışan bir oyuncu istedim. Güneş Kozal da bu bağlamda çok iyi oldu. Çok iyi klasik tiyatro eğitiminden geçti. Bunun kırılması da hiç kolay değildir. Ben her zaman hikaye anlatmaktan yanayım. Yaptığım danslar bile sadece kareografik iş değil, sadece göz zevki için yapmıyorum. Seyirci ile her zaman bağ kurmaya çalışıyorum. Orada olmalarına değen, burada ne oluyor, bana bir şeyler oldu dedirtmek istiyorum. Bu bağlamda da farklı mekanlarda izleyici ile buluşmaya çalışıyorum. Lefkoşa bunun için çok elverişli, güzel. Eski binalar, alanlar, anısı yaşanmışlığı olan mimari yapılar. Umarım bu oyunu farklı mecralarda yeniden oynama şansına sahip oluruz.”