1. YAZARLAR

  2. Birikim Özgür

  3. Şeytanın bacağını kırabilecek miyiz?
Birikim Özgür

Birikim Özgür

Şeytanın bacağını kırabilecek miyiz?

A+A-


Türkiye son 10 yılda kamu maliyesini düzelttiği için küresel krizden etkilenmedi. Pek çok ülke krizle boğuşurken Türkiye biz dâhil zorda olan ülkelerle tecrübelerini paylaşan bir konuma sahipti:
“Bütçe disiplinine uyun, bütçe açıklarınızı kapatın, kamu borç stokunuzu kontrol altında tutun”.
1974 sonrasında “nasıl olsa bir yerlerden bulunur ve ödenir” anlayışıyla yönettiğimiz kamumuz karaya vururken siyasi partilerimizin doğru kamu maliyesi politikaları ile dünden bugüne şekillenen ideallerine ve temel hedeflerine daha kolay ulaşabileceği iddiası daha yeni yeni filizlenmeye başladı.
Bugün eğer kendi iç dinamiklerimizle değil Türkiye ile imzalanan protokol sayesinde kamuya yapılan istihdamlar dizginlenebiliyorsa, üzerinden 10 yılı aşkın bir süre geçmiş olmasına rağmen tasfiye halindeki bankaların alacaklarının tahsilâtını hızlandıramamış, önemli sayılabilecek bir kaynağı değerlendirememişsek ve bu da protokol zoruyla gündemimize giriyorsa henüz bir arpa boyu yol kat edebildik demektir.
Yine de Türkiye ile imzalanan protokol evrensel doğrulara dayansa bile protokole Ankara’nın eklediği kimi maddeleri güle oynaya hayata geçiremediğimiz anlaşılmış olmalıdır. Kamu borcu / milli gelir oranını AB ortalamasının da altına düşürmeyi başaran Türkiye’de özelleştirmeler 2000’li yılların başlarında çok tartışılsa da 2013’te dahi 13 milyar dolarlık özelleştirme geliri sağlayan hükümet ilk beş aylık dönemde kamu bütçesinde 4,3 milyar lira fazla verdi. Biz ise “kendi programımızı yapalım” diyoruz ama kamu borç stokumuzu nasıl eritebileceğimiz noktasında hiçbir öneri geliştirmiyoruz. Bütçe disiplinine ağlaya sızlaya uymaya çalışsak da esas cesaret gerektiren noktada tıkanıyoruz. Hal bu olunca, mevcut borçlar dururken yeni borçlanma imkânımız da kalmadığından kamumuz son nefesini verecek noktaya gelmiştir. KTHY, LTB derken, sırada diğer belediyelerimiz ve KİT’lerimiz vardır.
Demokratik zeminde siyaseten radikal bir değişiklik olmadığı müddetçe mevcut hükümetin özelleştirme yapması kendini inkâr etmesi demek olacağından ya stratejik kurumlarımız özerkleştirilip düzenleme ve denetleme fonksiyonları geliştirilecek ya da fahiş zamlarla belediyelerimizin ve batmak üzere olan KİT’lerimizin yüzdürülmesi denenecektir. Unutmamak gerekir ki bütünlüklü bir vizyon ve projelendirmeden yoksun bir biçimde özel sektörün girdi maliyetlerini artırma ve yaşamı pahalılaştırma yoluna gitmek ekonomimizi durma noktasına getirebilir.
Güçlü bir hükümetin belli KİT’lerimizi ve tüm piyasalarımızı hızla rasyonelleştirip kamu maliyemizi farklı bir raya oturtması mümkündür. Lakin önce TOMA sonra İlahiyat Koleji ve en genelde Türkiye ile ilişkilerde istikrarı ve güveni zedeleyici eylemler herkesin gözleri önünde yaşanmıştır. Gelişen teknoloji ve özgürlük ortamında doğal karşılanabilecek eylemleri aşabilecek yegâne güç CTP’nin örgütlü gücüdür. Ancak son zamanlarda kişisel beklenti veya hassasiyetler örgütsel hedeflerin önüne de geçebilmektedir. Bu durumu birilerinin keyifle izlemekte olduğu ve durumdan siyaseten nemalandığı da aşikârdır. O birileri, kamu maliyesini nasıl düzeltebileceğimiz hususunda sessizliğini korumaktadır çünkü reformların gerçekleştirilemediği irrasyonel koşullar en çok O’nun 2015 hesaplarına hizmet etmektedir.
Işıklar içinde yatsın Özker Hoca bazen “benden yana mısın domuzdan yana mısın?” diye sorup sohbetlerimizin seyrini değiştirirdi. Fıkra şöyle:
Adamın biri arkadaşına sormuş, “yalnız bir dağın başında bir domuza rastlasan ne yaparsın?”. Arkadaşı, “tüfeğimle onu öldürürüm” diye cevap vermiş. “Ya tüfeğin yoksa?” deyince, “kafasına taş vururum” demiş. “Taş da bulamazsan ne yaparsın?” deyince, “bıçakla öldürürüm” demiş. “Ya bıçağın da yoksa” deyince adam artık dayanamamış, “Be arkadaş söyle, benden yana mısın yoksa domuzdan yana mı?”.
Velhasıl, hükümetin şeytanın bacağını kırıp kıramayacağı “benden yana mısın domuzdan yana mısın?” sorusuna vereceğimiz bütünlüklü cevaba bağlıdır ve zaman hızla ilerlemektedir.

Bu yazı toplam 1902 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar